Geceleri gördüğüm kabuslarla mücadele ederken gündüzleri okuluma gidiyor, gündelik yaşamımı devam ettirmeye çalışıyordum. İstanbul'da üniversiteye gittiğim için ailemin yanından ayrılmak zorunda kalmamıştım. Ve bu beni çok mutlu ediyordu. Geceleri gördüğüm kabuslara rağmen beni teselli eden tek şey ailemin yanında kalmamdı. Onlar beni anlıyorlar ve rahatlatıyorlardı. En azından onların varlığı bana güç verdiği için herşeyle daha kolay başedebiliyordum.
Bir süre herşey aynı şekilde gitti. Bu kabusların kendi bilinç altımın bir oyunu olduğuna ve kendimi bu düşüncelerden uzaklaştırırsam herseyin düzelecegine inandırmak üzereydim, ta ki bir gece o olay olana kadar...
O gece çok yorgun bir şekilde yatağıma yattım. Kabus görmek görmemek hiçbirşey umrumda değildi. Sadece uyumak istiyordum.
Sonunda derin bir uykuya daldım. Uyandığımda yine yatağımda hareketsiz duruyordum. İki el aynı şekilde sırtımdan kavramış ve beni hareketsiz bırakmıştı. Onun o soğuk nefesi parmak uçlarıma kadar donmama sebep oluyordu. O an nasıl cesaret ettiğimi hâlâ bilemesemde "Bırak beni yeter artık." dedim. Vücudumu o anda hızlıca hareket ettirip o siyah silüetin karşısına geçtim. Korkudan ellerim titriyor ve soluk alıp vermekte zorlanıyordum. Yüzü belli olmayan bu karanlık kişi tam karşımda hareketsiz bir şekilde duruyordu. Belki o zaman odamdan gitseydim hayatım daha farklı olurdu.Bir süre ne kadar korksamda karşımdaki kişiyi görmeye çalıştım. Ömrüm boyunca uykularımda benimle uğraşan bu kişiyi odamda bırakıp gitmem imkansızdı. Son bir kez cesaretimi toplayıp "Kimsin sen?" dedim. İşte tam o anda biraz öne doğru gelip yüksek bir erkek sesiyle "El-Marid El-Mazerun" dedi. Ömrüm boyunca unutamayacağım o sesi ve o sözleri duyduktan sonra uykudan uyandım. Bu sefer tam karşımda beliren sey bir örümcek değildi, onun ta kendisiydi. Siyah kapşonunun altında yüzü bembeyaz bir erkek karşımda duruyor ve gözlerimin içine kapkara gözleriyle bakıyordu. Açıkçası iliklerime kadar korksam da kabuslarımdaki bu gizemli kişinin bir insan silüetinde olması beni biraz olsun rahatlatmıştı. Kendime gelmeliydim ve birşeyler yapmalıydım. O an yatağımın yanında hazır ettiğim el aynamı kullanmak aklıma geldi. Aynamı alıp onun yüzüne dogru tuttuğumda aniden irkilerek ortadan kayboldu. Neden kendi yüzünü aynada görmekten bu kadar rahatsız oluyordu ve neden o varken örümcek ortadan kayboluyordu? En önemlisi o neydi ve benden ne istiyordu? Aklımdan kabuslarımdaki adamı ve yaşadıklarımı bir türlü çıkaramıyordum. Neyseki o gece unutmamak için siyahlı adamın söylediği "El-Marid El-Mazerun" sözlerini bir kağıda yazmıştım.
Annemle babama benim için çok endişelendikleri için birsey söylememeye karar verdim. Onların tek cocuklarıydım ve zaten gördüğüm kabuslardan dolayı çok üzülüyorlardı. Bildiğim tek şey onları karıştırmadan bunu kendi kendime halletmeliydim.
Bu olaydan sonra kısa bir süre hiçbir kabus görmedim. Örümcek ve siyahlı adam sanki hayatımda hiç var olmamış gibiydiler. Bu bana gereksiz bir özgüven vermişti. Bir süre hicbirsey olmamış gibi davrandım ve uykusuz gecelerimin acısını çıkarırcasına dinlendim. Tabiki yavaş yavaş o sözleri araştırmaya başlamıştım. Bir gün internette o yazıyı araştırırken El-Marid kelimesinin anlamını buldum. Marid kabilesinin bir cin kabilesi olduğunu ve bu cinlerin en güçlü cin kabilesi olduğunu yazan birçok yazı gördüm. Maridlerin en soylu ve en acımasız cinler olduğu ve hem insan hem de hayvan silüetinde insanlara gözükebildikleri yazıyordu. Yani geceleri beni korkutan şey bir cindi. Hem de en soylu ve en tehlikeli cin kabilesindendi. Yine de tam olarak ne olduğunu bilmediğim sözlerini araştırmak için bu işlerden anlayan bir hocaya danışmam gerekiyordu. Okuduklarımdan dolayı büyük bir korku içinde bu işlerle uğraşan bizim çevremizde adı duyulmuş bir hoca olan Cihan hocaya gitmeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Aşk Cinin Aşkı
TerrorBir cinin insana aşık olmasıyla başlayan korkunç olaylar gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilerek yazılmıştır.