"Esrarengiz Rüya"
İyi okumalar!
Uzakta bir evin ışıkları yanıyordu. Devasa boyutta bir yapıydı. Sayamayacağım kadar penceresi, onlarca belki de yüzlerce ışık saçan lambası vardı. Adımlarım zihnimin emrine itaatsizlik ederek beni o yapıya sürüklüyordu. Yere çömelmek, bu güçten kurtulmak istedim. Denedim ama başarılı olamadım. Kendi bedenimle yaptığım boğuşma yapının önüne gelmem ile son buldu.
Yapının büyüklüğüne tezat kapısı o kadar küçüktü ki. Bu kısa boyuma rağmen eğilerek geçmem gerekirdi. Birkaç basamaktan oluşan merdiveni çıkarak engin kapıya ulaştığım da bir güç beni durdu. Sanki bir şeyi ardımda bırakmışım gibi yarım hissettim kendimi. Kalbim endişe ile kavruldu. Yanlış bir şey yapmış gibi hissediyordum. Kafamı geriye atarak çevreye baktım. Sanki bir çöldeydim, öyle bir boşluk vardı her yerde. Görebildiğim kadar kimse yoktu. Hislerim ise tam tersini savunuyordu. Dalgınca yolu izlediğim vakit duyduğum melodik ses beni kendime getirdi.
"Tek misin?" Konuşan bir varlık yoktu şu an karşımda. Etraf sessizlik yemindeymiş gibi çıt çıkmıyordu. Sesin kaynağını bulmaya çalışırcasına etraf da gezdiğim gözlerimi. Çevrede görünen hiç kimse yoktu.
Sorduğu soru ile nereye saklandığı bilmediğim sesimi bulup konuşmaya çalıştım. "E-evet." Kekeleyerek sarf ettiğim kelime havaya karıştı ve yok oldu. Duyulduğunu düşünmüyordum ki aynı ses tekrar konuştu.
"Ruh eşin olmadan içeri girmek istediğine emin misin?" Sorduğu soru aslında yanlıştı. Ben buraya girmek istiyor muydum? Cevaplar ve olaylar benden bağımsız gelişiyordu. Beynimin sadece düşünme yetisini kullanabiliyor diğer mekanizmalar ise benim dışımda gelişiyordu. Korku tüm bedenimi sarmıştı.
"Ruh eşi mi? Ben tek başıma girmek istiyorum." Yine hükmüm dışı konuşmuştum. Nasıl bir şeyin içinde olduğunu anlamazken korku artık tüm bedenimdeydi.
"Umarım gerçek yaşamın için geç kalmazsın." Kısa bir sessizlik sonrası devam etti. "İçeri geçebilirsin."
Aldığım onay ile adımlarım alçak kapıdan içeri girerken arkamda acı bir haykırış duydum. Dönüp baktığımda bir erkek siluet görür gibi oldum. Koşuyor, sanki bir şeye yetişmeye çalışıyordu. İlgi ve neden duyduğumu bilmediğim pişmanlık ile silueti izlediğim sıra da kapı kapandı ve ben karanlığa büründüm.
Oysa yapının dikkatimi çekme sebebi, ışıl ışıl olmasıydı.
Tüm ışıklar söndü. Karanlıkta bir başıma öylece kaldım.
*
Yayımlama tarihi: 22/01/2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANILGI
عاطفيةHer masal da bir prens bir de prenses vardır. Prens, prensesi kötülerin elinden kurtarır, onu düştüğü yerden kaldırırdı. Ve masal sonsuza kadar mutlu biterdi. Papatya'nın masalı başlamıştı. Kötülerin elinde, üzüntü çukuruna düşmüştü fakat onu kurta...