neyzen// deliigonull

138 29 7
                                    

deliigonull 'ün (şu an için) iki bölümlük yazısı.

Kapak gerçekten epey başarılı, ama -negatif bir şeyle başlanmaz, biliyorum ama söylemeden de geçemeyeceğim- tanıtım kısmı böyle hoş bir kitaba hiç hiç olmamış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kapak gerçekten epey başarılı, ama -negatif bir şeyle başlanmaz, biliyorum ama söylemeden de geçemeyeceğim- tanıtım kısmı böyle hoş bir kitaba hiç hiç olmamış. Yani bu kitap sayfada gezinirken karşıma çıksa, kapağı da hoşuma gitti diye şöyle bir bakayım desem (şahsen) gözüm hemen tanıtıma ilişir. Ve üşengeçlik gibi bir adetim olmasa bile, böyle uzzuuuun bir tanıtımı okumaktan çekinirim. Şöyle daha kısa, ama etkisi büyük bir şey bulsan... tadından yiyemem bunu.

Kitabında yer verdiğin şiirler var mesela, sen mi yazdın yoksa alıntı mı bilmiyorum ama çok güzeller. Onlardan ufak bir satır, ya da dize bu tanıtım problemini rahatlıkla çözer.

Anlatımın gayet güzel. Betimlemeler, benzetmeler... kitabını okurken "bunu yazan kişi vaktinde geçekten kitap okumuş." Dedirtebiliyorsun. Yeri gelmişken onlardan daha çok görmek de fena olmaz, diyeyim. Betimleme eksiğin yok ama fazlası da zarar değil hani.

Yeri gelmiş, eleştirinin sonuna yaklaşıyorken oluk oluk kanayan şu noktaya da parmak basmazsam olmayacak. İki bölüm belki de henüz bir olaya yer vermek için kısa bir zaman ama ben özellikle de ilk birkaç bölümde (özellikle bu bölümler kritiktir çünkü. Sabit okuyucu kitleni burada oluşturur yola da onlarla devam edersin.) Okuyanı içine çekecek yerler isterdim. Gül bir yerde oturup mırıldanıyor daha sonra Ruşen geliyor, konuşuyorlar iyi güzel ama her şey çok hızlı gelişmedi mi? İlk bölüm böyle geçer, peki kabulüm, ama ikinci bölümde vermen gereken ne varsa bölümün sonlarına iteklemişsin sanki.

En çok gözüme batan yerlerse ikinci bölümdeydi. Önce ders çalışıyor, ekmek almaya gidiyor sonra sıkılıp ney çalmaya başlıyor, sonra hoop arkadaşlarıyla proje konuşuyor, babası mesaj atıyor, sonra karakterin sınıfta olduğunu öğreniyoruz... yahu kafam allak bullak oldu nerede bu kız? Ne diye bir sabit durmadı sanki? Birkaç kez üst üste okudum ama mekan tam olarak neresi hiç anlamadım. Kaldı ki mekan, eğer bir roman yazılıyorsa belki de karakterler ve senaryodan bile önemlidir. Çünkü bir karakter yarattığında, bir sonraki soru onu nereye koyacağındır. Çevre o karaktere göre şekillenir ve eğer karakterin bulunduğu yer karakterle uyuşmaz ya da okuyucuya eksik anlatılırsa vay güzelim romanın haline! Bir karakter yarattım diyelim mesela ben, bir müsteşar. Tekinsiz biri, işi gereği kuşkucu, güvensiz. Onu kenar mahallelerin birinde bir meyhanede tasfir etmem yakışık alır mı? Okuyucunun gözünde bir ikilem yaratmış olurum. Karkaterim anlaşılmaz, eksik kalır. Öyküm değersizleşir. İşte mekan bu yüzden önemlidir...

İşin özü, sanki kafanda kurguyu tam oturtamamışsın ya da karar verememişsin gibi bir hava sezdim. Gelişine yazmak kimi zaman iyidir, ama bu kadarı değil.

Çok uzattım, ya da yetersiz mi kaldı ne? Bir şey daha yazacaktım sanki...unuttum. neyse. Bu kadarı kafî. Emeğine sağlık, umarım dikkate alırsın :))

-denis

Kitap eleştirileri with denisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin