Bu sefer arayı epey açtım, istekler birikirse mümkünatı yok yetiştiremem diye korkup hemen kitabı okumaya koyuldum. Sadece 10 bölüm okuyabildim ama sıkıldığım ya da katlanamadığım için değil bu sefer, yanlış anlama. Sadece diğerlerini bekletmek istemedim ve 10 bölüm bile belli başlı birkaç fikir edinmeme yetti de arttı bile.
Kapak gayet hoş ama daha farklı bir font kullanılabilirdi sanki. Tanıtım kısmı kitap hakkında bir ön okuma yapmamızı sağlıyor, bu da güzel. En güzeli de gözüme hiç yazım yanlışı çarpmaması. Bölüm uzunluğu yerinde, paragraf aralarında ya da uzunluklarında gülünç bir kopukluk ya da dip dibe cümleler yok. Fiziksel olarak fıstık gibi. Özenle yazılmış, düzeltilmiş, hele hele de analtım bozuklukları olmaması için ekstra çaba gösterilmiş... eh, bir çalışmayı okunabilir yapan şeylerin yarısı tamamdır demektir.
Gel gelelim anlatıma. Aslına bakarsan anlatım kısmında da öyle göze gelen hataların yok. Ana karakterimizin gelişen olaylar karşısında nasıl düşündüğüne, neler hissetriğine epey yer vermişsin. Yurda girer girmez Doğa ve Asya'nın dış görünüşlerini aklımızda rahatça canlandırabildik. Efsun ve ekürisinin gıcıklıklarını hissedebildik. (İlk bölümlerde bir atışma sahnesi vardı bunla ilgili. Orada burası lise mi aaaqq oldum biraz. Ama bu iki anti karakterin gelecek rolü için gerekli bir sahne olabileceğinden özellikle dikkatle okudum oraları.) Karakterlerin kişisel özelliklerine hafiften bir değinmen de iyiydi. Doğa bana biraz kavgacı, deli dolu biri gibi geldi. Asya da yerine göre biraz yıkık. Ama açıkçası bu iki karakteri daha iyi tanımak isterdim. Yüz ifadeleri, jest ve mimikleri, ana karakter onların kişilikleri hakkında ne düşünüyor, nasıl insanlar olduklarını tahmin ediyor? Bunu daha çok okumak, koca seneryonun sadece esas kız üzerinden gitmemesini isterdim.
Betimlemelerde de eksikliklerin vardı. Şöyle ille de uçuk kaçık benzetmeler, söz sanatları bekleyemem belki ama en azından basit, kısa, sık sık geçen mekan/karakter tanımlamaları olmalıydı.
Gelelim kurguya... Tanıtım kısmı, eh dedim. Bir kız var, hayallerinin peşinden tee izmir'de okumaya gidiyor. Anne babası karşı. Peki, yurduna yerleşti. Ooo ne güzel, işte arkadaşlar ediniyor. Hatta potansiyel düşmanları bile olabilir. Derslere girip çıkıyor ve şu ana kadar her şey çok sıradan, galiba bundan sonra gelişecek her şey diye bekliyorum. Veee patt tuvaletteki cinayet olayı. Heh diyorum işte şimdi oluyor. İlginçleşiyor, sıradan olmaktan sıyrılıyor.(Bu arada kız o kadar bağırdı, güvenlik geldi. Doğa ve Asya"nın daha sonradan neden hiçbir şeyden haberleri olmadı? Oradaydılar, bir gariplik olmadı mı? O tuvaletin önüne yığınla insan gelmesi, noluyo' burda demesi gerekmiyor mu?) Ama Kuzey'in o okulda oluşu, yetmezmiş gibi o klişe sahneler, okuldaki kızların ona hayran oluşu falan... olmadı be. Şimdi bu ikisi üstünden yürüyecek her şey. Bu da şahsen kanlı bıçaklı dehşetli sahneler bekleyen denis'i harab eder.
Demem o ki, özgünlük konusunda övebileceğim, tebrik edeceğim pek bir şey yok. Daha farklı konular ele almayı deneyebilirsin. Kurgunun ve yan karakterlerin üzerine daha çok düşmeli, betimlemelerini arttırmalısın. Benden bu kadar.
-denis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap eleştirileri with denis
Não FicçãoALIMLAR DURDU. İSTEKTE BULUNMAYIN. Gururunuzu okşamayacağım. Eleştireceğim.