Promaja/@caglanur-

87 17 28
                                    

Nerede kaldı bu denis?! Diyenleriniz varsa aranızda, galiba şöyle ufak bir açıklamaya girişmem yerinde olur.

Sizin bu Denis'iniz, okurları heyecanla eleştiri yolu gözlerken birkaç gününe mâl olan İsaac Newton'un n-cisim problemini açıklayan yabancı bir makaleyi çevirmek için kendimi paralıyordu. Çevirdi de kerata. Ama değişen ne? Galiba bunu tartışabiliriz.

Denis bu tür gecikmeler için okurlarının affına sığınıyor ve hemen eleştiriye geçiyor.

caglanur-' a ait, karakter tanıtımı ve giriş haricinde 10 bölümlük, fantastik katagorisinde nur topu gibi bir çalışma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

caglanur-' a ait, karakter tanıtımı ve giriş haricinde 10 bölümlük, fantastik katagorisinde nur topu gibi bir çalışma.

Ekşisiyle tatlısıyla eleştirmekten zevk alacağım gibi duruyor. Pozitif bir şeylerle başlamak ve daha bölümün en başında ne yazarın, ne de sizin suratınızı asmamak adına kurgu ve konuyu uzun uzun değerlendirerek başlıyorum.

Kurgu hakikatten çok sağlam duruyor. Duruyor diyorum çünkü kitap genel anlamda biraz yavaş akıyor. Yani henüz konu ve gidişat hakkında o kadar geniş bir bakış edinebilmiş değilim. Ama bu kötü bir şey de değil. Önümde detaylı ve ilmek ilmek işlenmeye başlanmış bir seneryo olduğu aşikâr. Böyle büyük çaplı kurgular da -farkındayım ki- bir çırpıda yazılmıyorlar. Buna rağmen ilk bölümden itibaren merak duygusunu okuyucu iliklerine kadar hissedebiliyor, henüz tanıdığı Minerva'nın hayatına ise bir çırpıda adapte olabiliyor. Eh, hal böyleyken ne mutlu yazara!

Kurgudan kısaca bahsetmek istiyorum çünkü geçen bir/iki sefer her ne kadar dikkatle spoiler içine alsam da kurgudan finale kadar olayı özetlediğim bölümü hunharca okuduğunuzun farkındayım. Böyle bir seneryoyu harcamak istemediğimden olayı olabildiğince genel hatlarıyla şöyle bir anlatıp geçeceğim. Yok, ben tamamen süpriz olsun istiyorum, okuyacağım bunu diyorsanız da bir sonraki paragrafı atlayıverin.

Kitap baş karakterimizin rüyasıyla başlıyor. Rüyasındaki ses ona itaat etmesini istiyor, aksi taktirde ölümle tehdit ediyor. Minerva'dan bir malikaneye gitmesini istiyor. Orada annesinin yakın arkadaşı ve Minerva'nın ebesi Firuze ile tanışıyorlar. Bilinçaltını ele geçiren ses, annesinin ona bıraktığı doğum günü notu, falcının söyledikleri falan derken ortalık yavaş yavaş karışıyor kısaca. Minerva, her geçen dakika annesinin ve geçmişin esrarını çözmeye biraz daha yaklaşıyor.

Epey özgün, klişelikten de olabildiğince uzak. Kurgusu insanı sarıyor ama bu güzel kurgunun bile kurtaramayacağı öyle kusurları var ki!

Hazır olun, denis çirkinleşiyor.

Kitabı geçekten çok zor okuduğumu itiraf edeceğim. Okumayı zorlaştıran tüm etkenleri toplayıp kitaba tıkıştırmışsın sanki.

İlk ve belki de en rahatsız edicisi yerli yersiz virgüller. Okurken resmen kriz geçiriyordum. Şöyle birkaç örnek vermem gerekirse de;

Sadece başlangıçta altı tane gereksi virgül kullanımı var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sadece başlangıçta altı tane gereksi virgül kullanımı var. Virgüller okurken yarım nefes alıp biraz duraksamak içindir. Okurken ikide bir yanlış virgül yüzünden duraksadım ve resmen feleğim şaştı, cümleyi unuttum. Düzeltmek bir de virgülü görmemiş gibi yapıp baştan okumak zorunda kaldım ve bu da okumayı çok çok zorlaştırdı. Birkaç virgül yüzünden akıcılıktan olmuşsun kısaca. Değdi mi, hı?

Şimdi şu cümleyi kendi kendine sesli bir şekilde oku

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şimdi şu cümleyi kendi kendine sesli bir şekilde oku. Virgülde de biraz duraksa. Hoş olmuyor, değil mi? Onu, çal. Onu çal. Git ve onu çal. Söylerken duraksanılan bir şey değil. Bir çırpıda söylüyorsun. Bunun sıralı cümlesine bilmem özneden sonra kullanılanına girmiyor, basit bir örnekle işi açıklamaya çalışıp konuyu burada kapatıyorum.

İkinci bir mevzu ise kalın font. Kıç kadar telefondan bir şeyler okumak zaten ölüm gibi bir şeyken nasıl bir çile anlatamam. Hele o uuuuuupppuzuun bölümleri de işin içine ekleyince. Evet, bölümler de aşırı uzun. 1000 kelime olunca kes gitsin. Varsın kısa kısa 70 bölüm olsun, ne çıkar?

Diğer üçüncü bir sorun; aşırı detaylı anlatım. İlk bölüme girerken betimlemele şahane, dedim. Tasfirler, metaforlar havada uçuşuyordu ve o rüya atmosferiyle de müthiş uyumluydu. Ama devamı o kadar güzel gelişmedi. Bölümlerin çoğunda karkaterin duş alıp giyinmesi, elini yüzünü yıkaması gibi rutin işlerini satır satır anlatıyor süslüyor da süslüyorsun. Gerçekten bu kadarına gerek var mı? İlle de Elif Şafak gibi koskoca padişahın domates doğrayışına kadar uzun uzun anlatalım, zavallı okuyucuyu o derya deniz tasfirlerde boğalım mı? Bu mudur?

Merak ettiğimiz bir ton konu var oysa. Minerva'nın cebinden sigarasını çıkarıp yaktığını birkaç cümlede de anlatırsın, basit bir eylem bu. Ama neredeyse altı yedi cümle harcamışsın bunun için. Kimse Minerva'nın nasıl sigara içtiğini merak etmiyor. O eve bakarken ne hissettiğini merak ediyor, planının ne olduğunu, ne düşündüğünü... Bunlara da yer vermişsin tabii ama fiziksel tasfirlere göre çok daha az. Galiba bölümler de bu yüzden uuupuzun.

Promaja'nın anlamına baktım; doğal his gibi bir şeymiş pek anlayamadım. Ama galiba uygun. Yani en azından güzel duruyor slxjlejd

Kapak hakkında ise hiç iç açıcı düşüncelerim yok maalesef. Basbayağı olmamış bu.

Giriş ve karkater tanıtımı kısımları...  Bu ikisinden nefret ettiğimi nasıl anlatabilirim? Tarif edemiyorum ya da üşeniyorum sanırım. Şap diye konuya damlayın kardeşim. O kadar zor olamaz.

Saat 02. Yarın erken kalkmam lazım. Kendi bacağıma sıkıyorum:)

-denis

Kitap eleştirileri with denisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin