"Dediğim gibi, Jungwoo'nun bana birçok faydası dokunmuştu. Fakat nedense onun yanındayken kendimi yetersiz hissediyordum.
Beni mutlu ediyordu, hiç olmadığım kadar hem de. Ama ben ona sadece yük oluyordum.
Geçen senenin aksine derslerime asılıp notlarımı düzeltmeliydim mesela. Fakat Jungwoo'dan başka hiçbir şey çekmiyordu dikkatimi. Tüm gün onu izleyesim geliyor, gözleri gözlerimde elleri ellerimde olsun istiyordum. Ah, fena abayı yakmışım değil mi?
Her neyse, derslerim diyordum. Onlarda bile yardım etmişti bana! Tutturmuştu "Sana ders anlatacağım!" diye. Ben de hayır diyememiştim tabii. Sonuçta bana ders anlatması demek, onu daha çok görmek demekti.
Biz birlikte daha çok vakit geçirirken bir süre sonra fark ettim ki gerçekten de ona yük olmaktan başka bir işe yaramıyormuşum. Ben de en azından onun hoşuna gidebilecek bir şeyler yapmak, ona bütün bu yardımlarının karşılığını vermek istemiştim.
Fakat yapamamıştım. Sebebi ise Jungwoo'nun bana karşı örmüş olduğu gizli duvarlardı."