it's actually more like hell

454 44 123
                                    

"O adamın seni aldattığını duyduğumda çok üzüldüm." Hans ellerini sarı saçların arasında gezdirirken konuştu. "Ben seni asla aldatmayacağım, sevgilim."

Genç kadın gözyaşlarını sessizce ellerinin arkasına sildi. Daha önce kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti.

"Sana ilk ne zaman aşık oldum, biliyor musun?" Dedi genç adam kolları arasındaki kadının yüzünü göremeyeceğini bilse de ona doğru eğilirken. "İki yıl önce, okulun bahçesinde oturuyordun ve yalnızdın. O kadar güzeldin ki gözlerimi senden alamadım. O gece rüyama geldin, sevgilim. Beni yalnız bırakmayacağını o gece anlamıştım. Daha sonra seni okuldan eve dönerken takip ettim ve evinin yolunu öğrendim. Her sabah, sevgilim. Her sabah birlikte yürüdük. Sen beni fark etmedin ama bunun için seni suçlamıyorum. Sonunda seninle tanışma cesaretini kendimde buldum ve yanına oturdum. O kadar mutluydum ki-"

Genç adamın sözünü kesen hıçkırıklar saniyeler içerisinde çığlıklara dönüştü. "Bırak beni!"

"Alışacaksın, sevgilim."

Yaklaşık bir saat kadar sonra Hans okula gitmek için evden ayrılmıştı. Chloe sakinleşti ve düşünmeye başladı. Kapı çelikten yapıldığı için kırılması imkansızdı. Dört odalı geniş evde ise başka bir kapı yoktu. Her odayı ağır adımlarla saatlerce inceledi. Eşyalar eski ve sıradandı. Hiçbir özel eşya yoktu. Dördüncü odanın ise kapısı kilitliydi. Üzerinde anahtar olmaması Hans'ın özel eşyalarının o odada olduğunu işaret ediyordu. Chloe guruldamakta olan karnına tahammül edemeden mutfağa girdi.

Normal şartlarda guruldayan bir karın Chloe'yi tatmin ederdi ancak şartlar hiçte normal sayılmazdı. Hiçliğin ortasına inşa edilen bir evde kapana kısılmıştı ve önceki gece yüzlerce pencereden göründüğü kadarıyla yanan tek ışık onların dairesinin ışığıydı. Tüm gece gözüne uyku girmemiş, kendisini sarmalayan kollar ile birlikte huzursuz bir gece geçirmişti.

Mutfak bakımsız ve pisti. Evin herhangi bir kısmından farksızdı. Kurabiye kutusunu açarak içinden aldığı fındıklı kurabiyeyi ağzına attı. Yapacak daha iyi bir şeyi olmadığından tüm zamanını kilitli olan kapının anahtarını bulmak için harcamıştı ancak bulamamıştı.

Kendini salondaki geniş deri koltuğa hızla bıraktığında koltuk birkaç metre geriye savrulmuş ve altındaki parke boşluğunu gözler önüne sermişti.

Chloe dizlerinin üzerinde eğilerek boşluktaki kutuyu çıkardı. İçini açtığında ise bunun bir müzik kutusu olduğunu gördü. Küçük müzik kutusunun ahşap kenarlıklarında kazılı olan yazıyı fark etmesi kısa sürmüştü.

Mit Liebe von seinem Vater zum kleinen Hans/ Braunschweig, 1994

Chloe müzik kutusunu incelemeye devam etti ve altına yapıştırılmış anahtarı buldu.

Hızla kilitli odaya ilerledi ve anahtarı deliğe soktu. Dudaklarından dualar dökülürken anahtarın çevrilmesi onu mutlu etmişti. Mutlu olabileceği tek şeyin bu olması ise onu yeniden üzmeye yetmişti.

Gözlerinde biriken yaşların yanaklarına süzülme sebebi ise anahtarın kapının kilidinde çıkardığı sesti. Üzücü olan ise sesin dış kapıdan gelmesi olmuştu.

Chloe korku ile titremeye başlayan ellerini kilitli kapıdan çekerek koşar adımlarla salona gitti. Koltuğu parkenin üzerine geri iterek üzerine oturdu. Anahtarın hala elinde olmasıyla Hans'ın koridordaki adım sesleri kalp atışlarını dışarıdan bile fark edilecek şekilde hızlandırmıştı.

"Hayatım," Dedi genç adam salona girerken, gülümsüyordu. Elindeki çiçek buketini Chloe'ye uzattığında Chloe de gülümseye çalışarak yerinden kalktı. "Senin için."

Fuckgirl ⚜️ Alex TurnerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin