TEKLİF

54 1 0
                                    

Vural Aktaş ismi bana hiç tanıdık gelmiyordu.İsmi birkere daha beynimin en derin tozlanmış yerlerinde dikkatle aradım.Ama vardığım sonuç sadece bir boşluktu.Soru işaretleri kafamın içinde gitgide çoğalırken asi ve gururlu bir tarafım bana para veren insanlara karşı sinirle dolmuştu.Beyaz zarfı sinirle masaya firlattım. Ailemi kaybetmiş olabilirdim fakat bu başkasına muhtaç kalacak öksüz ve yetim bir kız olduğum anlamına gelmezdi.Hiçbir şekilde tanımadığm bu insanlar nedensizce birilerine yardim etmek istiyorlardı.Ama bu insanlar be ne düşüneceğimi belki de gururumun kırılacağını hiç önemsemeden parayı yollamışlardı.İyilik yaptığını düşünüp insanları dilenci yerine koyanlar dünyanın en kırıcı varlıkları! Kağıdı alıp sinirle numarayı çevirdim. "Vural Bey?" "Ben sekreteriyim buyrun?" "Söyleyeceklerimi bizzat Vural beyefendinize söylemek istiyorum." "Su anda meşguller hanımefendi" "Artik kaç insan ediyorsa bu Vural Beyler, söyleyin onun parasına ve yardımına ihtiyacım yok! " Telefonu hızlıca kapatıp sandalyeye oturdum.Çok mu fazla tepki göstermiştim acaba. Hayır tam da yerimde ttepki göstermiştim.Zaten sirlerim hasastı.Sadece acımla başbaşa kalmak istiyordum.Ailemi kaybetmek bana öyle büyük bir acı vermişti ki... O günden sonra gulumsedigimi tebessüm ettiğimi dahi hatırlamıyorum. Caninizdan can gitmek ne demektir bilir misiniz? Tek tek farklı parçalara ayrılıp yaşamaktır. Aslında herkese dediğimiz bu "canım" sözü kimileri için gerçekçi ve sahi bir kavram... Canını kaybetmekten karanlık bastırdığında yağmur damlalariyla üşümek gibi... Bile bile sevdiklerini kara toprağa gömmektir kaybetmek .... Yağmur yagarsa, rüzgar eserde hadsiz bir zamanda da acaba üsürler mi diye düşünmektir masumca... Masum bir çocuk gibiydimlakin simdi asla... Acı, hayattaki tüm saflığı ve temizliği alip yerine en kuytu koselerdeki hisleri uyandırıyordu. Kapı çalınca irkildim. Gelen Sinem'di. Masaya oturup somurtan suratımı görünce"Ne oldu dedi.Ne olacak herifin biri beni dilenci zannetmiş beni. "" dedim "Bu kadar ukala bir insan nasıl dilenci olur dememiş mi?" Kahkahalarla gülmeye başladı ve ben somurttum. "Ahhh, Azam bir kere gül ya sürekli gülen yüzüne evin içini dolduran kahkahalarına hasret kaldık valla." Yeni bir cümle daha kuramadan telefonumun titretmesiyle ayağa kalktım. "Alo? Azam Hanım?" "Evet?" "Vural Bey sizi köşke davet ediyor, küçük bir görüşme rica ediyor." "?" "Anlamadım?" "Sizden hicbir şey istemiyorum anladiniz mi? Rahat bırakın beni!" Nefesimi tutup sakinleşmeye çalıştım.Öfke bütün vucuduma dalga dalga yayılıyordu.Şimdi de beni ayağına kadar mı çağırıyordu. Ne için önüme daha fazla para koyup beni aşağılamak niyetiyle mi?Kendilerince iyilik yapacaklardı tabi.Tanrım! neden? Neden tüm sorunları ustume mıknatıs gibi çekiyordum? Babamın benim üniversite hayallerim için biriktiği paralarla bir ev almıştım ve yeni bir is bulana kadar biriktirdiklerimle idare edebiliyordum. Kimsenin parasına ihtiyacım yoktu. İhtiyacım olan tek şey bir aileydi ve onlar beni biçare bırakıp gitmişlerdi.Bu eve bankadaki son kuruşuna kadar yatırdığımla iyi mi yaptım kötü mu bilemiyorum. Evi alırken güneyde olmasını, aksam güneşinin almasını ve kolayca çiçeklerimi yetiştirebileceğim bir balkonu olmasına dikkat etmek üzere tüm paramı verebilecek kadar cesurca hareket etmiştim. Aslında isyanlardan sonra herşey düzene giriyordu. Sadece yeni bir is bulmak vardi ve eger vazolarima istek gelirse onları satıp para kazanabilirdim. Bir odami sırf onlar için ayırmıştır, Sinem , oturma odasından gelirken çiçek desenli vazoma çarpıp sendeledi.Ben gözlerimi endişeyle vazoya çevirdiğimde Sinem konuşmaya başladı."Bence gitmelisin." "Ne münasebet! Belki de niyetleri başkadır yani düşünsene Azam bir dertleri olmasa niye durup dururken sana para versinler ki?" "Bilmiyorum Sanem.Bilmek de istemiyorum.Ama yaptıkları doğru değil."Bak canım onların sana bu parayı verme nedenlerini öğrenmek istemiyor musun?İşte bu nedeni öğrenmek için köşke gitmen gerekiyor.Hem belki de iyi insanlardır.Seni kıracaklarını düşünmemişlerdir."Haklıydı.Gitmesem merak bir kurt gibi içimi kemirecekti.Hem gitsem kaybedeceğim hiçbirşey yoktuki.Hem merakımı giderecek hem de insanların niyetini öğrenecektim.Hazırlanmak için odama gittim.Odam küçücüktü.Ama içimde kurduğum ve büyüttüğüm hayallerim kocamandı.Herneyse güzel ve durumu yerinde bir kız gibi görünmek için beyaz kelebek desenli elbisesi giydim. Yüzüm oldukça soluktu bu yüzden hafif bir pudra sürmüştüm.Hafif bir makyaj yaptım. Ayakkabılarımı giyip bağladıktan sonra yüzsüzce tekrar aradığım sekreterden aldığım adresi çıkardım. .Dertleri neymiş öğrenmeliydim.Büyük beyaz demir kapıyı açınca önümde onu kocaman çalılarla kaplanmış, yolun makilerle çevrelediği, avlusunda heykel ve süslerin olduğu ve hemen önünde şezlongların ve bir havuzun olduğunu gördüm. Köşk öyle ihtişamliydi ki ne kadar güzel diye geçirdim içimden... Pencererindeki tüplerin guzelliginden , yüksek terasindaki çiçek ve salıncağa kadar öyle hayran kalmıştık ki önümdeki takim elbiseli adama sertçe çarptım. "Pardon" Sesi kibar ve etkileyiciydi. " Yavaş olsana biraz görmüyor musun?" "Önüme çıkan sizsiniz hanımefendi,siz çarptınız!" "Çok meraklıydım da sana çarpmaya!!" Demir kapıyı kaslı koluyla iterken kibarca birşeyler mırıldanıyordu. Demek ki hakaret etmekte kibar oluyordu bu beyefendi köşkünde. Vural Bey'in nihayet o cennetlik sesini ve yüzünü görebilmiştik. Dışarıdaki iskemleye oturdum ve beklemeye başladım. "Hoş geldin kızım." "Neden çağırdınız beni buraya?"sesim sitem doluydu.Elimdeki para dolu zarfı yavaşça masaya koydum "Konuşmak için, o paraları küstahlık olsun diye göndermedim. Sana destek olmak için." Bana neden destek oluyorsunuz?" çalılıklardan hafif limonu bir koku esti. "Çünkü ihtiyacın var.Her ay göndereceğim bu parayı sana...." " Her ay mı deyip sesli bir kahkaha attım.Siz beni ne zannediyorsunuz?Hayatımda ilk defa gördüğüm bir insandan para almayı kabul edeceği mi mi.. " Ayağa kalkmıs oturduğum masanın koselerine elimi koyup haykiriyordum.Bu yumuşak sesli adama bağırdığıma inanamadim, hırsım kaybetmişliğin verdiği yakıcı azaptandı. Sessiz ve sakince konuşmaya başladı. "Babanla is arkadaşıydı aslında iste değil balık tutarken karşılaştık. Kotu gunlerimizde borç verdik, sadik kaldık. Onu kaybedince sanki ailemmis gibi bende üzüldüm." Usulca oturdum. "Yeşil gölde mi?" sesim titrek çıkmıştı, gözlerimin dolduğunu hissettim. "Evet, orayı çok severdi. Boş zaman bulduk mu hemen göle giderdik. Şimdi Rüzgar gidelim dese de gidemiyorum, yapamıyorum. Çok özlüyorum kızım çok!" Gözlerimden sımsıcak akan yaşı gizlemek için döndüm. "Ben... Çok özür dilerim." "Bak sen de benim bir kızım sayılırsın artık, yanında bir baban var. Neye ihtiyacın olursa söyle." Zarfı önüme uzattı. "Teşekkürler ama bu asla parayı kabul edemem. Boyle tanışmak istemezdim lakin bir kusurum olduysa affedin çünkü benim bir tek babam vardı o da öldü. Ondan başkası babam olamaz. Saolun,hoşçakalın" Koşarak köşkten uzaklaşırken gözlerimi kurulamaya çalıştım. İçimden hic çıkmayan rahatsız edici bir his vardı. Ve nedense bugün de sınırlarını pek zorlamıştı.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin