Köşke geldiğimden beri Sinem ile 2 kere telefondan konuşmuştum.Sinem'in teyzesinde kaldığını biliyordum.Beni birkaç kere teyzesigilde kalmam için ikna etmeye çalışmıştı;ama kabul etmemiştim.Çünkü o zamanlar köşkte kalmaya karar vermiştim.Sinem'i özlüyordum.Gerçekten özlüyordum.İkimiz de buluşmak istiyorduk;ama bir türlü fırsat bulamıyorduk.Sonunda bugün buluşmak için anlaştık.Özenmeden üzerime bir şeyler geçirdikten sonra dışarı çıktım.Gördüğüm ilk taksiyi çevirip gideceğim yeri söyledim.Buluşacağımız yer sakin bir çay bahçesiydi.Sabahları pek kimse olmazdı.Böylece rahat rahat oturabilir ve konuşabilirdik.Çay bahçesine geldiğimde masalardan birine oturmak yerine büyük (birkaç kişinin oturabileceği)minder kılıflı salıncaklara oturup Sinem' i beklemeye başladım.5-6 dakika sonra rüzgar esmeye başladı.Esen rüzgar saçlarımı dağıtırken parmaklarımla saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırmaya çalışıyordum.O sırada birisinin omzuma elini koyduğumu hissediparkama döndüm.Arkama döndüğümde Sinem her zamanki gibi gülümseyerek bana sarıldı.Onu karşımda görünce ne kadar özlediğimi hatırlayıp ben de ona sıkıca sarıldım.Sarılma ve özlem giderme faslı bittikten sonra ikimiz de salıncağa oturduk.Soracağı birçok şey olduğunu biliyordum.Kısa cevaplar verip geçiştirecektim.
Sorduklarına ve beni neşelendirmek için anlattıklarına kısa cevaplar vermemin ya da tepkisiz kalmamın hoşuna gitmediği belliydi.Bendeki bu donukluk ve ruhsuzluk onu rahatsız ediyordu.Şu ana kadar bu durumumla ilgili hiç bir yorumda bulunmamıştı.Çünkü hep eski halime döneceğime inanmıştı;ama zaman geçtikçe eski halime dönemeyeceğimi yavaş yavaş anlamaya başlamıştı.Açılan yaranın ruhumun derinliklerine nasıl işlediğini de.Dudaklarını araladığında yüzündeki gülümseme silinmişti. "Bak Azam sen güçlü bir kızsın."Ben böyle düşünmüyordum.
"Artık biraz olsun kendine gelmen gerek.Hayattan kopup kendini insanlardan soyutlaman seni sadece boşluğa itiyor.Yaşadıkların ne kadar zor olursa olsun kendini hayata ve hayatın getirdiklerine kapama.Yanlış anlama.Sana gül eğlen ya da aileni kalbinden sil demiyorum.Öyle bir şey yapman mümkün değil zaten;ama büründüğün bu ruhsuzluk kılıfı hem seni hem de çevrendekileri incitiyor.En çok da seni."
Huzursuz bir şekilde son kelimeleri mırıldandı.
"Azam çok değiştin.Tanımadığım soğuk bir insana dönüşüyorsun.Eski A zam'ı kaybettiğimi düşünüyorum artık."
Bir an kalbimin parçalara ayrıldığını zannettim.Son dedikleri çok ağrıma gitmişti.İçimi kasıp kavuran acının beni değiştirdiğinin farkındaydım;ama en yakın arkadaşımın benden soğumuş gibi artık beni tanıyamadığını söylemesi beni incitmişti.
"Artık böyleyim.O ailesi ölmeden önceki Azam'ı görmek istiyorsan eski fotoğraflarıma bakabilirsin.Bu halime alışıp alışmamak da sana kalmış "dedim soğuk bir sesle.Sanki bu ses benden değil de yabancı birisinden çıkmıştı.Oldukça soğuktu.Sinem sanki incindiğimi anlamış gibi yüzüne üzgün bir ifade yerleşti.Ve elimi tuttu.
"Azam bitanem ben onu demek istemedim. Sen hep benim tanıdığım Azamsın.Sıcacık bir kalbe sahip olan arkadaşımsın" derken buz tutmuş kalbimden utandım.
"Sen iyileşene yaraların kabuk bağlayana kadar yanında kalacağım.Hatırlıyor musun her acı çektiğimde sen benim yanımdaydın.Ve böyle elimi tutuyordun." derken bir anı beynime hücum etti.Hamile annesinin ölümünden sonra sarsılan;ama hala yüzündeki gülümsemeyi kaybetmeyen bir Sinem.İçi bu kadar yanarken dışarıdan nasıl bu kadar sakin ve güler yüzlü göründüğünü bir türlü anlayamıyordum.Evindeki kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.Annesi ve doğmamış kardeşi öleli sadece 7 gün olmuştu.Yatağının üzerinde otururken sessizce yanına oturdum.Çok kırılgan duruyordu.Gülümsüyordu ve sessizce parmaklarıyla oynuyordu. "İyi misin?"dedim fısıltıyı andıran bir sese tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitKüllerinden doğan bir aşk.... Ailesinin bir patlamada alevlerin içinde yok oluşunu izleyen bir kız, Annesinin ölümüyle kalbine buzdan duvarlar örmüş bir genç. İkisi de ateş kadar zıt ve bir o kadar benzer birbirine. İntikama hapsolan ruhları ateşten...