Arkamı döndüğümde mavi gözlerin beni incelediğini fark ettim.Kendinden emin ve rahat bir duruşu vardı.Ellerini siyah ceketinin cebine sokmuş ifadesiz bir şekilde yüzüme bakıyordu.Sorduğu soru havada kalmış gibiydi.Hepimiz şömine ateşinin ince çıtırtılarıyla büyük bir sessizliğe boğulmuştuk.Vural Bey nihayet bu sessizliği bozdu.
"Rüzgar Azam la tanış.Bundan sonra burada kalacak derken mimikleri oynamamıştı bile.Sanki Rüzgar ve babası arasında gözle görülebilir bir gerginlik vardı.Sessizlik artıp ortam daha çok gerilirken Rüzgar konuşmaya başladı.
"İyi" dedi düz bir sesle."Odama çıkıyorum.Bu arada akşam yemeğine gelmeyeceğim..Aç değilim."dedi aynı ses tonu ile.Baba ve oğul gibi değilde iki iş adamı gibi konuşuyorlardı.Mekanik ve ifadesiz..
Ertesi gün
Bu evdekiler bir şeyleri yetiştirmeye çalışır gibi sürekli hareket halindeydiler.
Durmak veya işi askıya almak yoktu.Sadece çalışmak çalışmak ve çalışmak vardı.Sanki her şeyin kusursuz ve düzenli olması gerekiyordu.Bunların hepsinin Vural Bey in kişiliğinden kaynaklandığını düşünüyordum.Evinden de anlaşıldığı üzere kendisi mükemmeliyetçi ,aşırı titiz ve disiplinli bir adamdı.Çalışanlarının ve evinin de böyle olmasını istediği için onları bu disiplinle eğitmişti.Bir süre daha insanları izledikten sonra evin içinde hiçbirşey yapmadan mahcup bir şekilde oturmaktansa dışarı çıkmak daha cazip gelmeye başladı.Büyük beyaz merdivenlerden inerken kusurlu ve küçük evimin rahatlığını özlemiştim.Dışarıya çıktığımda ise bahçenin büyüleyici güzelliği ile karşılaştım.Derin ve rahat bir nefes alırken menekşe ve kardelenlerin ferahlatıcı kokularını içime çektim .Yavaş adımlarla ilerken sıralı çiçeklerin arasından geçiyordum.Dayanamayıp küçük bir çocuğun başını okşar gibi şefkatle çiçekleri okşadım.Birden dingince sallanan gelinciği okşadığım an aklıma geldi.Elimi ateşe değmiş gibi hızla çiçekten çektim.Kafamdaki anıyı atarak ilerlemeye devam ettim.Rengarenk çiçekler sanki bu bahçenin en önemli sahipleri gibi her yeri kaplamıştı.Duvarları sarıp sarmalamış yeşil sarmaşıklar ise bahçeye egzotik bir görüntü yaratıyordu.Bir tarafta ise sadece meyve ağaçları ve çalılar vardı.Çalıların altındaki zarif ve mor sümbüller ise güneş ışığında yeşilliklerin arasında dikkat çeken parıltılar gibi durup oraya ayrı bir renk katıyorlardı.Bir süre daha ilerledikten sonra ayağımın altında bir kağıt parçası hissettim.Kağıdı yerden aldıktan sonra okumaya başladım.Bahçenin tam ortasına gel.Talimatı uyguladığımda okumaya devam ettim.İpuçlarının beni nereye götüreceğini merak ediyordum.Nergis çiçeklerinin kokusunu takip et.Koku duyum oldukça hassastı.O yüzden rüzgarın getirdiği nergis çiçeği kokusunu hemen algıladım.Birkaç tane daha talimatı uyguladıktan sonra adımlarım beni bir yere getirdi
Geldiğim yer çok güzel ya da ilginç değildi.Dikkat çeken tek tarafı oldukça sakin ve huzur verici bir yer olmasıydı.Aynı zamanda bahçenin en kuytu köşelerinde kalmış gizemli bir yer gibi duruyordu.Etrafı çalılarla ve birkaç tane çam ağacı ile kaplıydı.Etrafımı incelemeye devam ettiğinde 2 tane salıncak fark ettim.Ayaklarım gerçekten acımaya başlamıştı.Artık ayakta duracak halim kalmamıştı.Oturmak için salıncaklara doğru ilerlemeye başladım.Bir salıncağa oturacağım sırada çalılıkların arkasından bir ses duydum.
"Oraya oturma."Tanıdık sesten dolayı irkilip geriye bir adım attım.
"Yanlış anlama o salıncak kırık" dedi düz bir sesle.Kırık olmayan diğer salıncağa yavaş bir şekilde oturdum.Aramızda uzun bir sessizlik oluştuğunda ayaklarımı toprak zemine sürtüp hafifçe sallanmaya başladım.Toprak kokusu iyi hissettiriyordu.Ama oluşan anlamsız sessizlik biraz gergin hissettiriyordu."Babamı nerden tanıyorsun?"dedi.Bu soruyu biraz kaba bulsam da cevaplamaya karar verdim."Ben babanı değil baban beni tanıyor.Baban babamla yakın arkadaşmış.O yüzden ailem öldükten 3 ay sonra bana yardım etmeye çalıştı.Başlarda yardım teklifini reddetsem de evim yanınca yardım teklifini kabul etmek zorunda kaldım.Geçici süreliğine tabi" dedim.Ailem öldükten sonra derken gözlerim dolar gibi olsada kendimi son anda engelledim.
O sırada çalılıkların arasından küçük bir kız sesi duydum.Küçük kız çalılıklardan çıktıktan sonra sevimli bir şekilde gülümsedi.Solgun beyaz bir teni vardı.Beline kadar uzanan parlak kahverengi saçları bukle bukleydi.Sanki her an hastalanacak gibi kırılgan duruyordu.5-6 yaşlarında duruyordu.Ama yüzünde biraz bilmiş bir ifade vardı.Beni fark edip yanıma gelmeye başladı.Yanıma geldiğinde küçük ellerinden birini saçlarıma geçirdi."Saçlarının rengi ne kadar güzel.Sanki sulu boyadaki sarı ve kahverengi renkleri karıştırılmış gibi çok güzel.Peki bu rengin adı ne?" diye sordu sevimlice."Kumral" dedim sevimli kıza dönerek."Peki senin adın ne? "
"Duru peki senin?"Gerçekten adı gibi duru ve saf bir güzelliğe sahipti."Azam"dedim."Adın çok ilginç" dedi bilmiş bir ifadeyle."Bizim sınıftaki bir kızın adı da Azam ama o çok çirkin sen ise güzelsin".dedi."Sen 1. sınıfa mı gidiyorsun?" dedim biraz şaşırarak.Yaşına göre küçük duruyordu."Evet 1.sınıfa gidiyorum. 7 yaşındayım dedi parmaklarıyla 7 yi göstererek.Gözlerim istemsiz olarak Rüzgara kaydığında bizi izlediğini fark ettim.Duru ellerini çırparak "Hadi salıncakta sallanalım" dedi."Tabi" dedim salıncaktan inerek."Binde sallayayım"
"Hayır.Ben senin kucağında oturucam abim bizi sallayacak"dedi.Rüzgar hiçbirşey demiyordu.Rüzgar ın istemediğini düşünerek"Sen otursan da ben sallasam abine zahmet olmasın şimdi"dedim."Ama Azam ben senle sallanmak istiyorummm" dedi m leri uzatarak."Tamam cadı hadi kucağına yerleş sallıyım sizi "dedi Rüzgar.Yavaş bir şekilde salıncağa oturdum.Duru yüzünü kaplayan ışıl ışıl bir gülümsemeyle bana baktıktan sonra kucağıma yerleşti.Ve Rüzgar bizi sallamaya başladı.Salıncağın hızı gittikçe artarken kendimi çok özgür hissederek derin bir nefes aldım.Rüzgar yüzüme çarparken çiçeklerin kokuları burnuma doluyordu.Duru da benim gibi halinden memnun görünüyordu.Rüzgar daha çok yüzüme çarparken küçük elin elimi kavradığını hissettim.Ve güven vermek istercesine elini sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
أدب نسائيKüllerinden doğan bir aşk.... Ailesinin bir patlamada alevlerin içinde yok oluşunu izleyen bir kız, Annesinin ölümüyle kalbine buzdan duvarlar örmüş bir genç. İkisi de ateş kadar zıt ve bir o kadar benzer birbirine. İntikama hapsolan ruhları ateşten...