7. Bölüm

80 3 0
                                    

"Koray ölürse intikamı nasıl devam ettirecektim?"

Arabayı sürmeye devam ederken aynı zamanda da kendi kendime sinir krizleri geçiriyordum. Necati denen herif ve oo herifin oğlu Doruk ne kadar tehlikeliydi oysa. Bunun farkına varamayacak kadar aptaldım, aptaldık. 

Koray benim yüzümden ölürse kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim. Sonsuza kadar bir vicdan azabıyla yaşayacağım... Ya da... Sonsuzu erken getirip kendimi de öldüreceğim. 

Necati'nin bana verdiği adrese hızlı bir şekilde giderken korkmuyorum desem yalan söylemiş olurdum. Ölmekten korkmuyorum, Koray'ın ölmesinden korkuyorum. Peki neden Koray'ın ölmesinden korkuyorum? Sevgi mi bu, aşk mı? Hayır, bu farklı bir şey. Henüz tanıştığım bir adama neden bu ilgi? Sorunun cevabını bilmiyordum ve bu beni daha tedirgin bir hale sokuyordu. Benim sevdiğim adam, her ne kadar beni terketmiş olsa da Poyraz'dı. Birden sesli düşünmeye başladım arabanın içinde karanlık bir orman yolundan geçerken.

"Belki Poyraz'da ölmüştür."

"Hayır" dedim sonra kendi kendime. "Ölseydi haber alırdım."

Ben düşünmeye devam ederken birden karşıma bir ev çıktı. Böylesine uçsuz bucaksız bir ormanın içinde kocaman bir villa... Demek çok zenginlerdi. İlk başta arabadan inmeye çekinsemde saatime baktığımda 15 dakikam vardı. Ve istemeye istemeye arabadan indim. Bir planım yoktu. Bu durumda da olamazdı. Elime silahımı alarak yavaş adımlarla yürüdüm. En sonunda o lüks evin kapısına geldiğimde iri bir adam çıktı karşıma. Güvenlik için buradaydı sanırım. Silahımı hızlıca belime yerleştirdim.

"Kim için geldin?" dedi kaba bir sesle. Baştan aşağı simsiyahtı.

"Necati." dedim ürkmüş fakat sanki cesaretli bir kızmış gibi görünerek "Necati için geldim." 

"Burdan" derken kapının diğer tarafını gösterdi, aynı zamanda da bir tebessüm kapladı suratını, "Necati Bey'i eğlendirmeye bak." 

Ne dediğini anlamamıştım ve bu yüzden gülmesine katılamadım. Şuan sadece Koray'ı düşünüyordum.

O iri yapılı tamamen simsiyah adamın gösterdiği kapıdan geçtiğim an, birbirine benzeyen iki güvenlikle daha karşılaştım. Burada insan olarak sadece güvenlik mi vardı?

"Bizi takip et." dedi içlerinden biri. O da simsiyah giyinmişti. Gecenin karanlığında yüzlerini incelemek bana çok zordu. Zaten yüzlerine dikkatlice bakma fikri iyi bir fikirmiş gibi gelmiyordu.

"Koray'ı görmek istiyorum." dedim gayet emin bir şekilde. "Necati'yi değil."

Birbirlerine ciddi bir şekilde bakıp beni duymazlıktan geldiler. O zaman anlamıştım ki direnmenin pek bir anlamı yoktu.

Evin içine girdiğimiz an sanki bir saraydaymışız gibi hissettim kendimi. Hayır, sarayda değil, saray yanında sönük kalır.

Üst kata çıktığımızda birden o iki koruma da duraksadı. Sessizce bir şeyler konuşurken biri çoktan gitmişti bile. 

"Odaya girip Necati Bey'i bekle, birazdan burada olur." dedi ve gitti o korkunç adam. Cevap verme gereği duymadım ve o da diğerisi gibi hızla uzaklaştı.

Yanlızdım, odaya girip girmeme konusunda tereddütteyim. Elimi cebime götürdüm ve telefona baktım. 23:02. Geç kalmamıştım, iki dakika boyunca korumalarla uğraşmıştım, evde bulunuyordum oysa ki. Aşağıdan bir adamın ayak sesini duyduğumda birden cesaretimi toplayıp odanın kapısını açtım. İçeriye girdiğim an şaşkınlıktan bir karış açılan ağzım büyümüş gözlerimle dans ediyordu. Bir ofis gibi beklediğim oda bir yatak odası çıkmıştı. Bir yatak, bir dolap lükslük içerisinde boğuluyordu adeta. Odada bir yatak odası için gerekli olan tüm mobilyalar vardı. Fakat ben bir anlaşma için masa ve sandalye gerekli olduğunu düşünüyordum, yatak değil. O an tüylerim ürperdi, bir şeyleri yavaş yavaş kavramaya çalışıp korkmaya başlarken birden odaya Necati sandığım adamın girmesiyle bedenimi ona döndürdüm.

SİYAHIMSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin