#ÖzgecanAslan anısına.
Resim için #sweetbear00 teşekkürler.Evren ile Alper arasını yapmak istememden dolayı, şuan ağlayan Duru'yu susturmak ile uğraşıyorduk. Arda, Özgür'ün söylediklerine inanmıştı fakat Duru, sürekli benden nefret ettiğini söyleyip duruyor. Özgür'e de "Ben sadece seni sevmiştim, sadece seni. Oysa sen bana bir şans bile vermedin. Sürekli kaçtın. Neden kaçtın, niçin kaçtın bilmiyorum." Ellerini saçlarına götürüp iyice çekmeye başladı. Kızıl saçları, rengarenk odada oldukça belli oluyordu.
Yerde kırmış olduğu dizlerini hafifçe yukarı kalkacak şekilde kaldırdı. Önce bana sonra da Özgür'e baktı.
"Benim bu kızdan farkım ne?" Oldukça sakin söylemişti bu cümlesini. Gerektiğinden fazla sakin. Sonra Özgür, o masmavi gözlerini gözlerime çevirdi. Derin bir nefes aldı ve yıkılmama sebep olacak sözleri söyledi.
"O da bir hiç, sende. Onunla sadece uyudum. Anlıyor musun? Sadece uyudum." Ve daha sonra hızlıca kıyafetlerini giyinip odadan çıkmıştı.
Kırılmıştım, evet. Bir an kendimi ezik de hissetmiştim. Aslında onunla uyudum diye sevgili olacağımı falan sanmıyordum. Sadece, sadece böyle davranmış olması gururumu kırmıştı. 'O da bir hiç, sende' Söyledikleri kafamda dönerken, bende odaya girip kıyafetlerimi değiştirdim.
Ne yapsam, nasıl davransam bilmiyordum. Odanın kapısını açınca Arda elinde fotoğraf makinası, resimlere bakıp sırıtıyordu. Kamerayı elime alıp çektiği resimlere baktım. İkimizinde elleri gözümüzde olan resim, daha sonra birkaç farklı poz ve son olarak uyanmadan önce çekilmiş resmimiz. Onun bana döndüğünü hatırlamıyordum.
Kafalarımız birbirine değmiş, onun elleri benim belimdeydi. Aynı şekilde benim ellerimde onun sırtında. Bende gülümseyerek resime baktım. Özgür fazlasıyla masum, güvenilir gözüküyordu. Yanına bende dahil olunca, ortaya çok sevimli bir şey çıkıyordu.
Hızla kapıdan koşmaya başlayıp, Arda'nın "kameramı ver!" Adlı çağrışlarına kulak asmıyordum. Bu resimi almalıydım. Ne olursa olsun almalıydım.
Kamerayı bir elimde tutup, diğer elimle de deli gibi bağrınıp, etraftaki insanları rahatsız eden telefonumu açtım.
"Efendim anne."
"Gelirken ekmek al kızım. Doruk'a da akşama bize gelmesini söyle. Yapacak şeyleri var. "
"Anne, ben dün gelmedim farkındasın değil mi?"
"Biliyorum kızım. Özgür ile uyudun. Biliyordum ben o çocuğu zaten, bazen senin odana bakıyordu."
İstemsizce öksürmeye başladım. Özgür benim odama mı bakıyordu? Yine de çaktırmamak için, başka şeylerden konuşmaya başladım.
"Anne sana kim söyledi benim Özgür ile uyuyacağımı? "
Evren olamaz, bilmiyordu çünkü. Alper de olamaz. Bartın? Hayır. Arda? Hayır o da bilmiyordu. Ben daha düşünürken annem, yine döktürdü incilerini.
"Özgür."
Özgür, anneme kızın benimle yatacak mı demişti? Cesaretine hayran kaldım yine Özgür.
"Tamam anne, ben ekmek alırım gelirken. Hadi görüşürüz." Diyerek kapatmaya çalışıyorum telefonu. Her en kadar soğukkanlı gibi görünsem de, içimde mangalda unutulan etler gibi cazırtılar geliyordu. Biraz acı fakat güzel bir his. Tıpkı sizlerin karnında uçuşan kelebekler gibi...
Ekmekleri almış, yavaş adımlarımla ve yüzümde oluşan istemsizce sırıtmaya engel koyamayarak düşünüyordum. Oldukça dalgın ve dikkatsizdim. Dikkatsizliğim sonucu bir arabanın korna sesini duymuş ve irkilmiştim. Ama arkaya dönüp, kornaya basan kişinin Özgür olduğunu görene kadar...