#9#

306 26 9
                                    

Merhabaa. Tekrardan biz. Biliyoruz, biraz geciktirdik. Fakat çok yoğun günler geçirdik. Umarım karneleriniz güzel gelmiştir. *Paragraf arası yorum atmayı unutmayın.*

Hatırlamanız için ;

"Alo, nasıl gidiyor?"

"İdare eder. Sen?"

"Güzel. Hatta çok güzel."

"Evleneceğin kızı mı buldun?"

"Imm, hayır. Birtakım borçlardan kurtuldum. Bir de evet. Yani tam olarak sayılmasa da, ya bulmuş gibiyim işte."

"Nasıl karar verdin peki buna?"

"Sanane."

"Bir konuşmamızın içine de batırma."

"Çok devrik, saçma cümleler kuruyorsun. Salak mısın?"

"Sanane."

"Oldu."

"Ya, sana güvenebilir miyim?"

"Hayır, güvenemezsin. Tanımadığın kişilere nasıl güvenebilirsin ki?"

"Asıl tanıdığım kişilere güvenemem. Tanıdığım kişilere güvenmiyorum."

Cevap vermedim. Zaten böyle bir düşünce haznesi olan birine nasıl cevap verebilirdim ki?

"Söylüyorum.." sesi biraz kötü gelmişti. Sanırım söyleyecekleri ciddiydi.

İkinci cümlesinde ağlamaya başlamıştı bile.

"Benim.. Benim yardıma ihtiyacım var anlıyor musun?"

Hayır, anlamıyorum.

"Benim başım dertte..."

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
-Yeni Bölüm-

''Anlat?''

''Anlatamam, içim yanıyor anlıyor musun? Yapabilecek birşeyim yokken, yapmaya çalışmak, sanki olacakmış gibi davranmak... Tüm bunlar içerisinde en kötüsü de ne biliyor musun? Bunları isteyipte birisine anlatamamak.''

Duraksadı. Sesi çaresiz gibiydi. Konuştuğum kişi her kimse, söylediklerine bakılırsa başı gerçekten dertteydi. Fakat o anlatmadığı sürece, yardımım dokunamazdı. Anlatması için yalvarmak yerine bağırmaya başladım.

''Peki burada benim rolüm ne? Anlatmayacağım diyorsun! Benim burada, benden istediğin rolüm ne!?''

Uzun bir süre cevap gelmedi telefondan. Bekledim, söyleyeceği cevabı bekledim.

''Sadece..'' tekrardan duraksadı. Ses tonu yine çaresizdi. Boğazını temizlediğine dair ses geldi telefonundan. ''Sadece seni aradığımda bana düzgün cevap ver ve hep beni dinle. Sana ihtiyacım olacak çünkü.''

''Tamam.''

****************************************************************************************************

Son iki tur daha. Hadi, hadi... Terden sırıksıklam olmuş alnımı, Özgür'ün bana vermiş olduğu havlu ile kuruluyorum. Beyaz olan havlu, şimdiden sararmaya başlamıştı bile. Bugün günlerden Pazar ve biz ormana koşuya çıkmış bulunmaktayız. Ben uzun zamandır koşu yapmadığım için vücudum hemen iflas etmişti. Yolda sürekli duraksıyor, nefesimi düzeltmeye çalışıyordum. Ormanda bulunan tümsekler, çukurlar, zeminin kaygan olması koşmamı daha da zorlaştırıyordu tabi. Özgür ise benim yürümekte bile zorlandığım yolu, otobanda koşar gibi koşuyordu. Daha fazla koşamayacağımı anladığımda, dayanamayıp kendimi yere attım. Artık bırakın iki tur atmayı, şuradan şuraya yürüyesim gelmiyordu. Özgür'e seslendim hemen.

Telefon ÖlümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin