0.5

264 16 3
                                    


Bölüm biraz geç geldi,farkındayım.Ama önemli nedenlerim var. Kuzenlerimde 7 gün kaldım ve onlarda wi-fi yoktu. 14 günün yedisini burdan sayın. Diğer 6 günün 5'i ciddi derecede olan üzintülerimden. 6. da daha hafif olan depresyonumdan. 7.'si ise ben yazarken saatin 12'yi geçmesinden. Umarım bana hak verirsiniz.

Not: Ben depresyonda olduğumu söylediğimden dolayı yazarınızın ergence triplere girdiğini düşünmeyin, cidden kötü durumdayım. İyi okumalar ^^
Multi-Yine Alev'in giydikleri sjsj
Bölüm şarkısı - Lorde - Tennis Court ( nölüme pek uymasa da spr bi şarkı )

Yazar|TwoWomen

Arkasından bakmakla yetindim. Deniz mavisi gözlerini ilk defa bu kadar karanlık görmüştüm. Onu bu karanlığa getiren de bendim, aydınlığa getirecek olan da. İki karanlık bir aydınlık olacak mı onu da zaman gösterecekti.

Yıkık düşüncelerimi toplayıp kendime gelmenin zamanı gelmişti. Ayaklarımı yer çekimine meydan okurmuşçasına adımlarla hareket ettirdim. Sınıfın önüne geldiğimde kapı aralıktı. Uygar ve Sahra'nın orada olduğunu gördüm. Sahra öfke kusan gözlerle Uygar'a bakıyor, bir yandan da içindeki nefreti hareketleriyle akıtmaya çalışıyordu. Benim hakkımda konuştuklarından zerre şüphem yoktu.

Başlarda Uygar'ın olanları hemen Sahra'ya yetiştirmesine sinir olsam da içini dökmeliydi bir kere. Ama o döktüklerini toplayacak olan bendim. Cam kırıklarını toplayacak olan bendim. Toplarken benim kalbime batacaktı parçaları. Yanacaktım, kül olacaktım, küllerimden çıkan dumandan yine ben zararlı çıkacaktım. Bu sefer oyunun sonunu ben belirleyeceğim. Ruhunun masumluğuna yenik düşmeyecek ruhum. Bu hissettiğim duygu aşk değilse ki değil ki değil, sadece bir hoşlantı. Ve bu hoşlantıyı ortadan kaldıracağım.

Yüzünü inceliyordum da, bakışları birçok anlam içeriyordu. Bu kadar anlamın içinde beynim anlamsızlığı seçiyordu. Birkaç gün içinde o mavi gözlerin tutsağı olmuştum. Buna son vermemim zamanı gelmişti. Kapıyı geldiğim anlaşılabilecek şekilde açtım. "Sen" dedim Uygar'a bakarak "Sen birkaç gün içinde ne hayaller kurdun, kafanda neler canlandırdın bilmiyorum ama bu hoşlantıdan öte bir şey değil. Bunu sen de biliyorsun. Bunun için beni suçlamanın bir anlamı yok! " Gözlerinde volkanlar patlıyordu "Hepiniz aynısınız" diye homurdandı ve sınıftan dışarı çıktı. Bu tepkiyi beklemiyordum. Gözlerindeki volkanın lavlarını bana atmıştı. Ben de istiyordum böyle olmasını ve doğru olan da buydu zaten.

Sahra'nın bakışları beynimdeki yanlış yapıyorsun düşüncesini savunur gibiydi. "Böyle olacağını biliyordum" dedi ve ekledi " Uygar'a söyledim uzak dur bu kızdan dedim ama nafile."

"Kardeşinin bana karşı hissettiklerini illa benim de hissetmem mi gerek ?! " , diye çıkıştım. " Kardeşim yeni yeni kendine gelmişken tekrar bu hale sokman gerekmiyordu ! Siz ve sizin gibiler , hepinizden nefret ediyorum ." , dedi sert bir şekilde. Siz ve bizim gibiler derken ne demek istemişti. Ya da Uygar'ın hepiniz aynısınız demesi... Tam nedenini soracakken sınıfa Erva girdi ben de sırama oturdum. Sırama oturmamla birlikte zil çaldı. Sınıf dolarken gözlerim Uygar'ı aş arıyordu. Biraz sonra Uygar da geldi. Sınıf diğer günlerin akdine sessizdi. Bu sessizlik öğretmrnin sınıfa girmesiylr bozuldu. Uygar bir anda hocanın yanına gitti. Sessizce bir şeyler söyleyip tekrar sıraya oturdu. Hoca bize doğru baktı. Daha sonra da sınıfa doğru döndü ve "Grup ödevinde bir değişiklik yapıyoruz. Uygar Sahra'yla grup olacak. Erva da Alev ile. Tabi Alev de isterse.. "dedi. Yüzüne bakmak istedim Uygar'ın ama bana bakmıyordu bile. "Olur hocam" dememle birlikte derse geçtik. Sıkıcı bir edebiyat dersi... Dersin bitiminde çantamı aldım. Daha son derse gelmemiştik ama bu kadar olay yeterdi bugün için. Neyse ki annem ve babam evde değildi. Eğer evde olsalardı disiplin suçundan dolayı iyi bir azar işitecektim. Okuldan çıktıktan sonra biri bana seslendi "Alev !". Bu Erva olmalıydı. "Efendim Erva ? " diye seslendim. Seslenmemle birlikte yanıma geldi. "İşin yoksa parti için elbise bakalım. " dedi. Patiden haberim yoktu. Herhalde ben gelmeden önce karar verilmiş bir şeydi. "Ne partisi ? Ben bu haldeyken...", diye söylendim. Erva merak içinde bana bakarak "Ne varmış halinde ?", diye sordu. "Sonra anlatırım.", demekle yetindim. " Sonra pişman olursun bak, hem Uygar ile birlikte giderdiniz.", dedi. "Uygar ile birlikte gitmek isteyeceğimi de nerden çıkardın ? " dedim. "Bilmem dedi imâlı bir şekilde. Sadece derste bakışmalarınız, heyecandan birbirinizle konuşamamanız bana öyle düşündürttü.
Cevap veremedim belki de verebilecek bir cevabım olmadığındandır. "Hadi alışverişe!"dedim. Yol boyunca sürekli Barış'tan bahsetti,sinir olmuştum ama olanları anlatamazdım, en azından şimdilik. "Sen Barış'ı seviyor musun ?"diye sordum. Cevabı pek umrumda değildi ama sorma gereği duydum. Erva'yı öksürük tutmuştu aniden. "Saçmalama ben onu sevmiyorum" dedi heyecanla. Onu "Tamam, sakin ol. Sana inanıyorum.", diyerek onayladım.

Aslında parti fikri hoşuma gitmeye başlamıştı. "Hadi mağzaya" diyerek içeri girdik.Pek modadan anlamam. Erva'nın söylediklerinden de hiçbir şey anlamamıştım. Gösterdiği elbiseler hakkındaki tek düşüncem, güzel olmadıklarıydı. Askıları karıştırırken siyah bir elbise dikkatimi çekmişti ama yine de alıp almamak konusunda kararsızdım. Hem yeni başlamıştık alışverişe. 2.kez Erva'nın çığlığıyla irkildim.Kafamı Erva'ya doğru döndürdüğümde Barış'ın mağzadan içeriye girdiğini gördüm. Tam saklanmak için kabine girecektim ki Erva bana seslendi. Yanlarına gittim. "Senin burada ne işin var Barış? O kadar yer varken tesadüf bu ki buraya geldin ?" dedim. Erva lafa atladı " Neden öyle diyorsun ben internette paylaştım buraya geldiğimizi.Orada görmüştür herhalde." Bir Barış'ın buraya gelmediği kalmıştı. Barış zafer kazanmış gibi sinsi bir gülüşle bana bakıyordu. Erva ise dikkati kendime çekmeye çalışarak "Alev anlatmıyor. Sizin aranızda ne geçti ?"dedi. Barış soğukkanlı bir şekilde " Biz....Alevle......" Söyleyemezdi herhalde. Söylememeliydi. " Alev ile biz öp-" ...

~KURAL~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin