Herkese merhaba!
MENFER çok ama çok uzun zamandır yazmayı beklediğim bir kurgu. Son zamanlarda da düşünebildiğim tek şey. Hep bir vakti olduğuna inandım ve bazı şeyleri yazabilmek için benim biraz daha büyümem gerekiyordu. İki yıldır bu ilk bölümü kaç kere yazıp sildim bilmiyorum, bir şeyler hep eksik kalıyordu ama aylar önce tekrar yazmaya başladığımda ve bu sefer eksik hissettirmediğinde, yeterince büyümüş olduğumu anladım. Nihayet ilk bölümle karşınızdayım. Umarım seversiniz. Umarım yolu açık olur. Umarım altından kalkabilirim. Çünkü çok severek yazacağım.
Şimdiden keyifli okumalar. Oy vermeyi ama en önemlisi yorum yapmayı unutmayın. Düşüncelerinizi çok merak ediyorum.
#Serhat Durmuş- La CâlinAcı değiştirir.
Acı sana kim olacağını öğretir.
Ve acı maske takmaz.
En gerçek yüzün, en büyük acında saklıdır.Sigara içerken uyuyamadığım dokuzuncu gece. Ya da belki on dokuz. Yirmi de olabilir, hatta belki yirmi bir de. Aslında o geceden sonra hiç uyumamış da olabilirim, bilmiyorum.
Sadece, bulutlar bu gece çok fazla. Parmaklık gibi dizilmişler. Gökyüzü bir kafes.
Sanki ölsem, ruhum Tanrı'ya ulaşamaz. Bulutlara hapsolur. Sanki ölemem, sanki sadece yok olurum. Hiç var olmamış gibi, nefes almamışım gibi.
Parmaklarımın arasında gevşekçe duran sigarayı dudaklarıma götürürken gözlerim karşımdaki derin karanlığa saklanmış İstanbul manzarasını seyrediyordu. Gördüğüm pek çok şeyden daha güzeldi. Ya da belki bir otelin yedinci katından öylece bu şehre bakmak, onu her şeyden daha gösterişli kılıyordu.
Bir şeye ne kadar uzaktan bakarsan o kadar az görürsün kusurları. Ve gerçekleri. En çok gerçekleri.
Dalgalara yaklaşıp kıyıya vuran kederi görmedikçe, her şey çok güzeldi. Sokaklarına karışmazsan eğer, acısını görmezden gelirsen öyle güzeldi ki izlemesi. Yürümezsen içinde, gerçeklere dokunmazsan dünyanın en güzel şehriydi.
O dalgalara yaklaşmakla kalmadım, içine daldım. Sokaklarında öyle çok dolaştım ki kayboldum. Dokunup bırakmadım, onlara kendimden bir parça bıraktım. Ve şimdi öyle çirkin ki her şey, öyle dayanılmaz ve ıstırap dolu... Boğuluyorum.
Gözlerimi kaldırıp gökyüzüne baktım; parmaklarımın arasındaki ölümden bir nefes daha çektim, duman yavaşça dudaklarımdan sızdı ve içerde çalan telefonu duyduğumda boşluğa doğru bir süre daha öylece baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MENFER
Teen Fiction"Adı hiç duyulmamış o adalet, kan gölüne düşen nettis gururu. Sen, seni var eden nefretin içinde boğulurken menferin içinden çıkıp gelecek; ıssız vadilerin beklenen umudu. Ama o umutta dokunmaya korktuğun doğru. Ve ne kadar kaçsan da peşinde olacak...