Şeytan Obruğu.

582 35 76
                                    

Sawbones, Blueneck

Kitaba başladığınız tarihi bu pasaja yorum olarak bırakır mısınız?

🧷

"Kendimizden kurtulamadığımız zaman, kendimizi yiyip bitirmenin tadını çıkarırız."

Emil Michel Cioran.

ŞEYTAN OBRUĞU

Etraf buram buram zehir kokuyordu ve gecenin koynuna giren şeytan işlenen her günah için küçük kızın ismini zikrediyordu.

Yetim bir bebeğin berrak zihni, kötülüğün seyrekleştiği bu yerlerde amansız bir acıya kurban ediliyordu ve kurban edilen her zihin, intikamını geleceğin topraklarına gömüyordu.

Güneş batmak üzereydi. Karanlık, sinsi bir yılan gibi yeryüzüne sinerken hava soğuktu ve küçük kızın cılız bedeni ölümün sıcak ellerine tutunarak ruhunu bu soğuk havadan korumaya çalışıyordu. Evlerinin geniş verandasından vuran loş beyaz ışık, gözlerini kısmasına sebep oldu ve güçlükle ayakta duran iradesi, cılız adımlarını bir kez daha ileri taşıdı.

Hızla yağan iri kar taneleri, zihnine mıhlanan düşünceleri bir bıçak gibi paramparça ederken ciğerlerinden yükselen iniltiler, sessizliğin soğuk benliğine sert bir darbe indiyordu.

Soluğuna kaçan nefesleri yaşadığı bu travmanın gerçekliğini yüzüne vurur gibi canını yakıyordu.

Ürkek adımları, zihninin ördüğü duvarları hızla geride bırakırken ileriye mıhlanan bakışlarını kaçırmamaya çalışıyordu. Bahçenin soğuk toprağı gökyüzünden dökülen tanelerle dolmuş, etraf bir anda bembeyaz kesilmişti ve küçük kız, büyük evlerinin geniş bahçesindeydi.

Gecenin etekleri kanayan ruhunu bir perde gibi örterken yorgun gözleri bahçede dolandı. Uzun saçları ıslanarak omuzlarına dökülmüştü. Yavaşlayan nefesleri, soğuktan titreyen bedenine ayak uydurur gibi düzensizleşiyor ve hissettiği yorgunluk direncini kırıyordu.

Büyük evlerinin sağ cephesinden yükselen müzik sesleri, kısık bir tını halinde kulaklarının içine doluyor lakin zihni bu duruma en ufak bir tepki veremiyordu.

Üzerindeki elbiseyi ıslatan kar taneleri omuzlarına dökülen saçlarına tünemiş, kızaran burnu acı verir olmuştu. Attığı iri adımlar uzun zaman önce kesilmişti ancak soğuk bedenine dört bir yandan saldırırken güçsüz adımlarını bir kez daha ileri taşıdı. Korkuyla kavrulan ruhu pençelerini boğazına geçirmişti ve kaskatı kesilen bedeni nefes dâhi alamıyordu.

Titreyen elleri, koyu bir yangının ortasına düşerek çıkışa giden tüm yolları kapayan zihnine dolanıyor ve dudakları gördüklerinin gerçekliği karşısında lâl kesiliyordu.

Adımları ilerlemeyi durdurmuştu, daha fazla ilerleyemeyeceğini biliyordu ve bu durum kendisini dehşete düşürüyordu.

Bu defa art ardına gürleyen gökyüzüyle irkildi üşüyen bedeni. Kar yağarken göğün gürlemesi, nadir görülen bir doğa olayı olsa da bu geceyi tekinsiz kılan unsurlardan en atlanılamaz olanıydı. Bahçedeki sessizliği paramparça eden bu sesler, küçük kızın kulaklarını doldurmaktan öteye gidemiyordu.

ŞEYTAN OBRUĞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin