1.Bölüm: "Zihin Bulvarı."

521 27 57
                                    

Miley Cyrus, Nothing Breaks Like A Heart.

"Koyunlar ömrünü kurttan korkarak geçirir. Halbuki sonunda onu yiyen çobandır."

Thomas Hobbes.

Thomas Hobbes

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1.Bölüm: "Zihin Bulvarı."

Gecenin intihara gittiğinde dili;
Ölüyorum, uzat elini.

Benliğimin rahmine düşen ilk günahın akıttığı kan gecenin üzerini örtmek ister gibi yeryüzüne dökülürken, iltihaplı ruhumun zehirli bulvarları gecenin göğsünü ihtirasla ikiye bölüyordu.

Gökyüzünün koyu ilmekleri gecenin serin sularında sönerken zihnime dolan motor sesi başımı geri çevirmeme neden oldu. Lüks, beyaz bir araba yaktığı farlarıyla karanlığı yararak binaların sıklaştığı yöne doğru yol alıyordu ve dağarcığımdan hızla uçup giden kelimeler dilimi lâl kesiyordu.

Beton zemine mıhlanan yağmur damlaları sokaktaki sessizliği keskin bir bıçakla katlediyordu. Kaburgalarıma yüklenen ağırlık bedenimi güçten düşürürken bakışlarımı sokağın başına isabetledim. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve karanlık çökeli epey uzun zaman olmuştu. Islanan saçlarımın yorucu ağırlığı sırtıma yüklenerek geceyi daha da çekilmez kılıyordu ancak ferini yitirmiş gözlerim ciğerlerime sinen bu işkenceyi görmezden geliyordu.

Ne zamandır bu tempoda koştuğumu bilmiyordum lakin göğsümü döverek tekleyen kalbim bir iğne gibi tenime batıyor, attığım her iri adımda koşumu baltalıyordu. Saç diplerimden başlayarak alnıma kadar ulaşan ter damlaları, fırtınanın yüzüme vurduğu yağmur suyuna karışmış, günahlarımın acı tadı ağzıma çalınmıştı.

Yirmi yaşında, moda tasarım okuyan bir tetikçi için fazla kasvetliydim.

Zihin duvarlarımı inleten korku benliğimin kapısına yığılmış, açtığı avuçlarını tanrının eteklerine dolamıştı. Üzerimdeki siyah askılı elbise fazladan bir deri tabakası gibi bedenimi sarmalarken, derin göğüs dekoltesi ve kalçamın hemen hizasında biten kısa yırtmacı ziyadesiyle dikkat çekiciydi. Belime sert bir ivmeyle oturarak tüm vücut hatlarımı gözler önüne seren Saint Laurent imzalı bu pahalı elbise, dolabımdaki servetin yalnızca ufak bir parçasıydı çünkü iyi bir tetikçi hiçbir zaman ucuz giyinmezdi.

Attığım geniş adımlar yüzünden kasıklarıma kadar toplanan etek kısmı neredeyse tüm baldırlarımı açıkta bırakmış, kalçamın hemen üzerine yığılan ince kumaş sırılsıklam olmuştu.

Düşüncelerim kirli, avuçlarım kanlıydı.

Tanrı'nın bizlere doğrulttuğu bıçağı alarak onunla türlü şeyler yapmak mümkündü ancak ben ve benim gibi acısı genzinde ruhlar o bıçakla bileklerimizi keser, tanrıya ihanet ederdik. Kestiğimiz bileklerimizden akan kan tek bir noktada toplanır ve cehennem için akarak yaşam çizgimizi belirlerdi.

ŞEYTAN OBRUĞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin