Merhaba,
|•TANITIM•|
N.K.
"Kim bu,beni ayağına kadar çağıran?" Dedim, yanımda benimle birlikte ilerleyen Sevda'ya.Şu anda bu her kimse aslında ona teşekkür etmem gerekiyordu, sabahtan beridir aralıksız çalışıyordum ve ayakta durmaktan artık dizlerim tutmaz olmuştu.
Sevda, omuz silkti.
"Bilmiyorum, Nilay. Bana sadece senin adını verip çağırmamı emretti,gelen kişi. Ki, aslına bakarsan adamı ben de ilk defa görüyorum." Konuyu fazla kurcalamadım. Muhtemelen, mutfaktan çıkan yemeği beğenmeyen bir müşteri ile az sonra sözlü bir kavgaya girecektim. Kendimi ise yol boyunca bunun için hazırladım. Şu sıralar pek iyi olduğum sayılmazdı,son yaşananlar hayliyle beni epey yormuştu.
368 nolu kapının önüne geldiğimde, gözlerim yanımdaki kadına döndü.
"Sen git,ben de içerideki adamla biraz kavga edip geleceğim."
"Bol şans, buradakilerin şımarıklığı hiç bitmez,"dedi, benimle aynı düşündüğünü duymak beni güldürmüştü.
Ona cevap vermedim,o da bunu beklemedi zaten, arkasını dönüp sakin adımlarla koridorda ilerledi. Daha sonra ise bedeni görüş açımdan kayboldu.
Gözlerimi açık kahverengi kapıya çevirip derin bir soluğu ciğerime hapsettim. Kafam boş bir sandal gibiydi, kocaman okyanusta yalnızdı. Yalnızdım. Buna mecbur bırakılmıştım.
Elimin tekini yumruk haline getirdim,iki kez açık kahverengi kapıya vurdum. Bir süre açılmasını bekledim,bir dakika sonra ise kapı içeriden açıldı.
"Buyrun,"dedi, tanımadığım bir adam. Siyah bir takım elbise giymişti, boyu hafif kısaydı. Sarışın bir adamdı.
Türk olmasına karşın şaşkınlık sardı yüzümü. Tamam, belki Türk yemekleri yapıyordum ancak buraya gelen müşterilerin çoğu İtalyan veyahut İngiliz olurdu. İtalya'ya tatile gelen zengin birkaç Türk gelmişti ama onlarda çok nadirdi.
"Merhaba,"diyerek içeriye bir adım attım. Adam nedense tanıdık gelmişti, bilemiyorum belki de bir yanılgıydı.
Ben içerdeye adım atar atmaz tam karşımda tamamen camdan olan duvarın önünde bir adımın geniş sırtı ile karşılaştım. Siyah, bedenini sıkıca saran bir gömlek ve aynı renkte kumaş bir pantolonu vardı üzerinde.
Bu bedenden yayılan çekime kapıldım. Bu çekimi tanıyordum,hem de fazlasıyla. Üç aydır her sabahım, her gecem,her anımdı. O, benim belki de her şeyimdi.
"Dışarı çık, Turhan," dedi, kulaklarıma bir şiirin en güzel kısmı gelen sesiyle. Sesine bile hasret kalmıştım. Ona hasrettim.
Ben daha ne olduğunu anlamadan kapı hem kapandı,hem de kilit sesi kulaklarımı doldurdu. Siktir! Ne?!
Ellerimin titrediğini hissettim,aynı zamanda boğazımda düğüm oluştu.
Arkası bana dönük olan Esat omzunun üzerinden bana baktı ilk önce. Siyah gözlerinden gelen karanlığı hapsettim, gözlerime.
"Nil Kara,"dedi,adımı nadide bir şeymiş gibi telaffuz etti. İsmimi en çok onun ağzından duyunca severdim.
İsmimi söyleyip tüm bedenini bana çevirdiği an avuç içlerimi iki yanıma bastırdım.
"Ben,"dedim, şaşkınlıktan sıyrılmayı başararak. "Ben gitmek istiyorum, hemen, şimdi."
Arkamı döndüm, buradan gitmek istedim. Ama bir anlığına kilitlenen kapıyı unutmuştum.
Arkam ona dönükken ayak seslerini işittim. Bana doğru geliyordu. Kalbim korkudan feryat eder gibi hızla çarpmaya başladı.
"Eve geliyorum," derken, ensemde onun ferah nefesini hissettim. Bir yaz esintisi gibi esti, nefesi. "Bir de bakıyorum ki, evlenmek üzere olduğum kadın yüzüğü atmış,evi terk etmiş."
Anılar aktı zihnime. Evden gidişim, ağlayışım,sayhalarım... Gitmek istedim, ondan gitmek istiyordum. Benden gidemeyeceğini bile bile ben ondan gittim.
"Eve geldiğimde,ev bomboştu," Arkamda onun varlığını bildiğim sürece mantıklı düşünemezdim. Karnımda var olan sızı, büyüdü. Tüm bedenimi uyuşturucu gibi tesiri altına aldı.
Ben yandım.
Çünkü, arkamdaki adamın nefesi ateşimi harlıyordu."Neden, Nil?" Açık olan omzumda dudaklarının sıcaklığı ile titredi vücudum. Eş zamanlı olarak da belime sarılan ve bedenimi bedenine hasretle yasladı. Tüm uzuvları bedenimdeki yerini aldı. "Gitmenin nedeni ne?"
"Lütfen,ben gitmek istiyorum." Bir kez daha kapıyı boş bir çabayla açmayı denedim, olmadı.
"Gideceksin,Nil,"Bir kez daha öptü omzumu. Bunun üzerine onun siyah gözlerine tutundu gözlerim. Gözlerinde hasret vardı, arzu vardı ama bunları bastıran bir duygu vardı ki,ben onunla yandım. Öfkeydi. Bana öfkeliydi. Bu duyguyu bekliyordum,onu da aynı şekilde ama buna rağmen onları gözlerinde görmek beni bir yaprak gibi savurmuştu.
"Beraber gideceğiz, sen ve ben tekrar evimize gideceğiz. Lakin ben,beni ardında bırakıp gitmenin bedelini senden alacağım, güzel Nil'im. Öfkem dindiği zaman ,arzumla ve sevgimle savaşmak zorunda kalmadığım an senin parmağına tekrar o yüzüğü takacağım."
🌿
Sosyal medya,
Twitter: Nurkiymetkaya
Instagram: Nk_wattpad
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYHA +18
Roman d'amourYetişkin içerik mevcuttur! Boynumdaki dudaklarını çekmeden,"Özledim,"diye konuştu,naif bir ses tonuyla. Sesi, özlemini satırlara dökecek kadar hisli çıkmıştı. Belimdeki eli,tenime sürterek üzerime sarılı hâlde duran kısa havlunun kenarına çıktığınd...