Hayat tuzaklarla doluydu, hayat adaletsizliklerle, mutsuz kişilerle, berbat şeylerle doluydu. Ancak iyi yanından da bakarsak mutlulukla, gülümsemeyle, huzurla ve sevgiyle de doluydu. Kimi zaman insan bu iki seçenekten birilerini üst üste, ara sıra ya da her zaman yaşayabilirdi. Çünkü hayat inişli çıkışlı bir oyundu. Yaptığımız seçimler bizi bir sonuca ulaştırmak için peşinden sürüklerken geçeceğiniz yol boş olmayabilir. Kötü veya iyi şeyler yaşayabilirdik. Ve hayat sürprizlerle de doluydu.. Mucizelere inanır mısınız? Ya da tesadüflere? Hayat işte buydu. Inanıp yürüdüğünüz bu yolda inancınıza güvenerek haraket edebilirsiniz. Ya da bunlara inanmayıp kendinizi dinleyerek de hareket edebilirsiniz. Bu tamamen sizin seçiminiz.
Ve bu olay Jimine kalsaydı inanmayı seçerdi. Çünkü inanıp ya da inanmayarak yürüdüğünüz yollarda bazı engeller olacaksa birisini seçtiğinizde ne değişecekti ki? Tecrübeniz olurdu, bakış açılarınız olurdu. Eğer gökyüzüne bakıyorsanız siz sadece yıldız, ay, bulut görebiliyorsanız, başkası baktığında özgürlüğü, hayallerini, gökyüzünün rengini görebilirdi. Işte bunlar farklılıktır.
Jimin de farklıydı. O güzeldi, özeldi. Hep iyi bir insan olmaya çalışıyordu. Ve iyi insan olmaya çalışırken başka bir gerçeklikle yüzleşmişti. Dünyanın sadece insanlara ait olmadığını fark etmişti tekrardan. Birçok canlıyı içinde bulunduran, deli gibi güneşin etrafında, yörüngesinde dönen dünyada başka varlıklar da vardı. Bunlara vampirler de dahildi artık...Günler öncesi fark ettiği varlıklar. Jimin buna şaşırmaya devam ediyordu ancak etkisi az oluyordu..
"Birkaç kat daha boya Jimin. Bu şekilde düzgün boyanmaz."
Jimin yanında çitleri boyayan Taehyunga baktı. Bir yandan boyuyor bir yandan da Jimini kontrol ediyordu. Beraber kendi evlerinin çitlerini boyuyordu. Taehyung ve yoongi de gelmişti. Babası ise merkeze gitmesi gerektiğini söylemişti.
"Öyle yapacağım." Jimin boyamaya devam ederken yüzüne gelen boyayla şaşırdı. Arkadaşları gülünce gözlerini açtı. Yüzündeki ıslaklığa dokundu. Eline baktığında mavi boya olduğunu gördü.
"Yoongi! Ne yapıyorsun? Yüzüm boya oldu!" Jimin kendi kovasına fırçayı soktu ve boyayı Yoongiye doğru silkeledi. Şimdi gülme sırası ondaydı. Güzel kahkahası tüm etrafta yankılanıyordu.
"Neden gülüyorsun Taehyung? Komik mi?" Yoongi gülen arkadaşına baktığında Jimin ile kafalarını sallamış ve fırçalarını ona doğru sallamaya başlamışlardı. Taehyung ise şaşkın şekilde onlardan uzağa kaçıyordu.
"Yapmayın! Bu haksızlık. Ben size atmadım bile. Jimin uyurken yüzünü karalayacağım senin."
Taehyung bahçede kaçarken arkadaşları peşindeydi. Tae sonunda dik şekilde durmuş ifadesiz yüzünü onlara dikmişti. Jimin fırçayı yüzüne doğru salladığında yere oturmuştu.
"Üstümü silmeyeceğim. Değiştirmeyeceğim. Böyle kalacağım. "
"Hasta mı olmak istiyorsun? "
"Böylece gece kurtlar kapar seni. Mutsuz son!"
Jimin güldü yine. Gelen araba sesiyle girişe baktılar. Babası gelmişti. Arabayı park edip elinde poşetlerle indi.
"Şu halinize de bakın! Çabuk değiştirin. Ben devam ederim. "
"Aman tanrım yemek! Teşekkürler!"
Taehyung hızlıca yerden bir çocuk gibi kalkmış ve eve girmişti.
" Hani oturacaktın sen! Yalancı. Bekle beni." Yoongi de ona bağırırken Jimin in babasına dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not today /Jikook Kookmin
Short StoryJimin gece yarısı evine dönerken duyduğu acılı inlemeyi duyduğunda, korkudan olduğu yerde durmuş gitmeyi istiyordu. Ancak ayakları ve merakı onu ormanın içine, acı dolu sese götürmüştü. Jeon un yanına... #jikook 3🌟 Teşekkür ederim 🥺🥺 #ji...