Not: arkadaşlar ben Jungkook un geldiği yeri isviçre yerine isveç yazmışım anlamayan olursa diye bir de eğer Isveç kelimesi görürseniz uyarırsanız çok sevirim 💗🤩 ben bulamadım da
Iyi okumaalar ♡♡
"Yoongi ne demek haberi yok! Nasıl oluyorda bulamıyorlar! Tanrım, çıldıracağım."
Taehyung ağlamaklı sesiyle saçlarını ellerinin arasından geçirdi. Odada ki tüm gerginlik herkesi geriyordu.
"Sakin ol Taehyung. Jimini bulacağız. Telaş yapma. Bu kasabadan en fazla nereye gitmiş olabilir ki?"
Namjoon hyung konuştuğunda Taehyung durdu. O hala korkuyordu. Korkmakta haklıydı. En yakın arkadaşı kaybolmuştu.
"Hyung madem bu kasabada neden iki gündür onu arıyoruz? Lanet bir bisiklet bıraktı geriye. Başka hiçbir şey yok!"
"Annesi bunu öğrenmemeli. Eğer öğrenirse bir daha buraya göndermez... Hepsi benim suçum. Ona mesaj atmamalıydım."
Babası üzgünce konuşmuştu. O gece, Jimin in kaybolduğu gece Jimini yarım saat kadar beklemişti ancak gelmeyince Yoongi'nin ev telefonunu aramıştı. Yola çıktığını söyleyince kapatmıştı. Ancak eve gelen giden olmamıştı. Polisi aramış ve haber vermişti. Gece kaybolduğu için polis ekipleri şüphelenmiş aramaya başlamışlardı.
"Eğer onun başına bir şey gelirse asla dayanamam. Bir yerden çıkmalı! Lütfen Jimin gel."
Yoongi de en az odada bulunan herkes kadar üzgündü. Jimini böyle kaybetmek istemiyordu. Bir nevi kavgalı ayrılmışlardı. Turtayı yediği için pişmandı. Kendine söz verdi Yoongi. Eğer Jimin geri gelirse ona bir tepsi turta alacaktı pastaneden.
Odada ki Namjoon ve diğer iki polis evi incelerken bir yandan da odadakilere soru soruyorlardı. Ifadeleri için. Son zamanlarda artan şüpheli ölümlerden birisinin jimine ait olması onların tahminleri arasındaydı ve bunu istemiyorlardı. Çünkü kasaba emniyetinin otoritesi söz konusuydu. Ve bir de Namjoon un kardeşi derecede olan birisinin kaybolması çok kötü olmuştu.
"Tanrım lütfen Jimin i koru. Onu kötülükten ve ölümden uzak tut. O daha çok genç. "
Taehyung sessiz yakarışının ardından birleşmiş ellerini yüzüne kapattı. Geceden beri yorgun düşmüştü..
*
Jeon malikanesi oldukça görkemli ve sarayı andıran bir evdi. Gri duvarları tırmanan sarmaşıklar, etraftaki ağaçlar ve büyük gümüş kapı çevrelemişti evi. Içinde ise binlerce belki yüzlerce yıldır bulunan birçok nesne vardı. Koltuklar, tablolar, aynalar, dikiş makinesi, estetik duran kapı ve duvarlar. Küçük bir gezintiye çıksaydık eğer 50 lerden itibaren 90 lara kadar bütün tarihi yansıtan nesneler görebilirdik. Bu sıkı ve karanlık duvarlar her duyguyu yaşamıştı. Mutluluğu, hüznü, sevinci.... belki kimsenin duymadığı sırları, tılsımları duymuştur da...
Ve şuan büyük gerginliği de hissediyordu duvarlardı.
"Bu yaptığın tamamen delilik Jeon."
"Ölebilirdim."
"Ölmemek için bunu yapman umrumda değil zaten. Ölmemek için kullandığın insanı buraya getirmen delilik."
"Bu çocuk hayatımı kurtardı hyung. Ölmesine nasıl göz yumarım?"
"Her zaman olduğun gibi acımasız bir şerefsiz olmalıydın."
"Borçlu kalmayı sevmediğimi biliyorsun Seokjin hyung. Ve borcumu ödemem için yaşaması gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not today /Jikook Kookmin
NouvellesJimin gece yarısı evine dönerken duyduğu acılı inlemeyi duyduğunda, korkudan olduğu yerde durmuş gitmeyi istiyordu. Ancak ayakları ve merakı onu ormanın içine, acı dolu sese götürmüştü. Jeon un yanına... #jikook 3🌟 Teşekkür ederim 🥺🥺 #ji...