Evde herkes birbirini tanımıyormuş gibi davranıyordu. Özellikle Liam.
Artık kız erkek ayrı yaşamadıkları için Lydia ve Malia evin en büyük odasi Liam'ın odasinı paylaşmaya başlamış, Theo'nun odasına geçmişti.O odayla ilgilimi bilinmez ama Liam'da artık odadan çıkmıyo, yemek yemek icin arada iniyor ve kendini salmıştı. Scott bir kere konuşmak için yanına gitmiş, odanın Theo gittiğinden beri hic değişmediğini fark etti, hic bir eşya, dolabına sıkıştırdıği tişörtü bile aynı duruyordu, odayı hiç havalandırmadığı belliydi. Odası hâla sigara kokuyor diye düşünüyordu ki bu geceye kadar.
Scott salon camında dışarıyı izliyordu. Saat neredeyse 4'e yakındı, kalp atış seslerinden biraz uzaklaşmak adına enckısıkta kulaklıkla şarkı dinliyordu. Camdan bakmaya devam ederken yukarıdan siyah küllerin döküldüğünü fark etti. Üst kat Liam'ın odasıydı, kulaklığı hızla çıkarıp yukarıya odanin kapısının oraya gitti.
Liam'ın hızlı hızlı toparlandiğını duydu, kapıyı açtı. Liam elinde ki küllüğü dolabın arkasına koymayı başarmış, kitap okuyordu."Sigara mı, içiyorsun?" diye sordu sinirle.
"Neden sordun? Sürüdeki kişileri önemsemediğini sanıyordum." dedi gözlerini kitaptan ayırmazken. Scott ne diyiceğini bilemedi,
"Theo'nun izinden gitmeni istemiyorum, o da senin gibiydi sigarayla başladı, peki ya sonlara doğru alkolik olduğunu biliyormuydun? Lanet olası bulduğu her parayla içiyordu, sende mi öyle olmak istiyorsun?
Ergen hallerini bırak, bizde isteyerek bırakmadık orada ama çoğunluk önemli, dışarıda kendi türümüz öldürülüyor, bundan memnunmuyuz sanıyorsun. Yakınlarını kaybeden tek sen değilsin Liam, bebek gibi ağlamayı kes artık, bizde çok şey yaşıyoruz ama odamıza kapanıp kendimize zarar vermiyoruz." Scott son bir ksc günde içinde biriktirdiği her şey bir anda söyledi.Liam gözünden bir damla yaşın kitaba düştüğünü gördü, sinirle konuştu;
"Çık odamdan."Scott çıkmadı konuşmaya devam etti;
"Gidemem Liam göz göre göre sizi tek bırskıp Monroe'ye gidemem. Theo ile aranda ne var bilmi-""LANET OLSUN ÇIK DIŞARI."
Liam o kadar şiddetli bağırmıştı ki Peter'ın aşağıda uykusundan uyandığını duydu Scott."En sonunda kaybeden sen olucaksın Liam." dedi ve odadan çıktı. Kapının önünde Malia durmus Scott'a bakıyordu.
"Bir sorun mu var?"
Scott kendi betasını buk halde gördüğü için üzülmüş halde konuştu;
"Sadece biraz ko-." Bi gecede iki kere sözü kesilmişti ama bu sefer Liam'ın odasından gelen ağlama sesi ile.Scott kafasını kapıya çevirdi, elini kapı koluna yzatıyorfu ki Malia elini,
"Bunu yapmasan daha iyi, tek başına kalmaya ihtiyacı var."Scott Malia baktıktan sonra peki der gibi kafa salladı ve ikiside, aslında evde ki herkes Liam'ın gece boyu sinirle bir şeyleri devirme sesi ile uyudu.
...
Koc odada sadece Theo vardı, o da vücuduna yediği elektrik ile uyanmış, ter içinde duvarı seğrediyordu. Kaçma yolları düşünüyordu. Fazla açtı, dün gece bir gardiyan önüne tepsi ile yemek bırakmıştı, eğlence olsun diye, zaten duvara bağlıydı.
Düşüncesi Monroe ve elinde bir kaç ilaç olan bir adamın ayak sesleri ile bölündü."Günaydın Theo, yemeğini yememişsin?" dedi 32 sırıtarak Monroe.
"Hiç sorma, halbu ki kurt gibi açım." dedi ona karşı gelerek.
Monroe başka bir adamın getirdiği sandalyeye oturdu ve elinde ilaç olan adamı seyretmeye başladı.
"Gecen nasıl geçti?"
"Mükemmeldi, lavaboya gitmem gerek o kadar."
"Yo yo merak etme, çekinmene gerek yok, çünkü tuvalete gitmiyceksin. Bilmiyorum içinde tut, ya da yap beni ilgilendirmez. "
Theo eğdiği kafasını hauretle kaldırdı. Ciddi değil dimi diye düşündü. Yüzü gayet ciddiydi.
"Siktir." diye fısıldadı kendi kendine. Adam elinde ki eşyaları masaya koydu, bir iğneyi ilaç ile doldurdu ve Theo'nun yanına geldi. Theo hareket etmeye kaçmaya çalıştı fakat iğne boğazına saplandığı gibi adam zaten uzaklaştı.
Iğne hâla boğazında dururken odam 8 parmağını yavaş yavaş kapatmaya başladı Theo'nun gözlerinin önünde.
Her sanite vücudunun daha fazla uyuştuğunu hissediyordu. 8 parmak bittiginde adam iğneyi almak içjn elini uzattı, ama Theo kafasını kaldırıcak gücü kendinde bulamadı."Nasıl bir duygu yavru köpek?"
Theo konuşmak istedi, fakat ağzı hareket ettiremiycek kadar gevşekti, salyasının çenesine oradan boğazına aktığını hissetti.
Adam elinde garip bir makas ile Theo'nun tişörtünü kesti.
Ve Monroe'ye dönüp konuştu;
"Bu 1.seviye bir kurtboğan, deneylerimiz onu öldürmez, kanına değil derisine işliycez."Monroe kafa salladı ve ufak bir neşterine Theo'nun göğsünde çizik açtığını izledi.
Theo iyleşmemek ne kadar garip diye düşündü. Adam elinde ki kulak pamuğunu sıvıya batırdı ve yaranın üstüne sürdü.Theo keskin bir acı hisseti, sanki o yarığı biri elleri ile tutmuşta iki farklı tarafa çekip yırtmaya çalışır gibiydi.
Konuşmak istedi fakat sesi çıkmıyordu. Göz yaşları ve salyasının durmadan aktığının farkında bile değildi.Parmakları hissizliğe rağmen kasılıyo demiri sıkmaya çalışıyordu. Hissizlik kısa sürdü belki 4 dakika.
Theo bela okuyordu, hissizliğin azalması ile acı dahada artmıştı.Alnından terler gözlerine kaçıyor, karin kasları arada kasılıyordu. Bütün odada hızlı nefes verişleri duyuluyordu.
Monroe Theo'ya yaklaştı, Theo'nun şu an titreyen bir deri parçasına benzediğini düşündü. Mornoe elinin arkasını Theo'nun önce çenesine sonda omzuna sürttü. En sonunda uzun tırnaklarından birini kesiğe batırdı. Theo'nun insan yarı kurt karışımı bağrışı odayı kopladığinda Theo Monroe'ye ulaşabildiği kadar saldırmayı denedi.
Monroe hızla arkaya kaçtı. Bunu gören gardiyanlardan biri hemen geldi. Monroe'nin iyi olup olmadığını sordu. Sonrasında bir kaç gardiyan gelip Theo nun başında beklemiş biri ise yüzünü yumruklamıştı.
Burnunun kırıldığını hisseti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
168 Hour
Fanfiction6.sezon senaryosunu değiştirdim. Sürüden biri Monroe'nin eline geçer.