-Sehun bundan sonra bu oda senin. Düzenlemesi için Baek'e bıraktım umarım beğenmişsindir. Değiştirmek istediğin bi şey olursa bana gel.
Mavilerle kaplı odaya baktım. Güzeldi... Siyahlarla kaplı olan odamdan daha güzeldi. Gülümseyerek odaya boş bakan adama çevirdim gözlerimi... Bu kadar güzelken bu kadar boş gözlere sahip olmak onun yakalandığı bi lanet olmalıydı.
-Çok beğendim moruk teşekkürler.
-Yanındaki oda bana ait evlat.
Arkasını dönmüş çıkıcakken duraksadı.
-Ayrıca 2 ay boyunca benimlesin Sehun. Baek sevgilisiyle tatile gidicek ve Shun seni bana emanet etti.
-Başından savdı desene sen şuna.
Söylediğim şeyle moruğun yüzündeki gülümseme yerini öfkeye bıraktı. Güzel kaşları çatılmış. Sinirden çenesi kasılmıştı ama bu kadar sinirlenicek ne söylediğimi de bilmiyordum.
-M-moruk?
-Shun öyle biri değil seni aptal! Kendi baban hakkında bu şekilde konuşma.
O kadar soğuk çıkmıştıki bu kelimeler ağzından ne diyiceğimi şaşırmıştım. Haklıydı belki kendince ama o adamı babam olarak kabul edemiyordum ! Etmezdim de!
-Bunu sana sorucak değilim moruk! Yanında kalıcam diye bana müdahale edemezsin.
Sesimin yükselmesiyle Luhan hyung odadan çıkmıştı. Şimdi biz ilk kavgamızı yaşamıştık. Ahh ama bu o lanet adam yüzünden olmasaydı bunun evli çiftler gibi hissettirdiğini söyleyebilirdim. Peh öyle bi adam değilmiş de! Sen çok biliyosun sanki !
Kendimi yatağa atıp içimdeki boktan duygudan kurtulmaya çalıştım. Ona bağırdığım için suçlu hissediyordum ama ... Kapı aralandığında Luhan hyungun elinde tuttuğu beyaz şeyle içeri girdiğini gördüm. Beni mi dövücekti?
-Ben dışarı çıkıyorum evlat. Numaram burda yazıo.
Elindeki kağıdı öne doğru uzatıp almamı bekledi. Kağıdı alıp dışarı çıkmasını izledim. Pencereden evin önü gözüküyordu. Elindeki beyaz şeyi açıp yürümeye başladı. Ona bağırmamalıydım. Neden bu şekilde tepki göstermiştiki? Ah bu iki ay oldukça zor geçicek.
Odada oturmaktan sıkıldığım için evi gezmeye başladım. Tabiki onun odasını falan karışıtrmıycaktım dersem yalan olur. Eski odama benziyordu. Siyahlarla bezenmiş odadaki tek beyaz şey çalışma masasıydı. Çekmecelerindeki siyah defteri aldım. Oldukça eskiye benziyordu.
Defterin ilk sayfasında Luhan hyung ve babamın resimleri vardı. Ah Tanrım tarihe bakılırsa 16 17 yaşlarında falan olmalıydılar. Şimdi siyah olan saçlarının aksine o zamanlar saçları sarıymış ve hala aynı görünüyor belki çok daha şirin. Resmin altındaki yazı canımı yakmıştı. Tepkisinin sebebi şimdi anlaşılıyordu ama bu çok saçma.... Aradan yıllar geçmesine rağmen.
*Shun ah umarım senin için atan kalbimin farkına varabilirsin.
Yani Luhan hyung babama aşıktı ha? Ah Tanrım benimle dalga mı geçiyorsun? Sinirden titreyen ellerimle sayfayı çevirdim. Güzel el yazısıyla karalanmış bazı şeyler vardı.*Shun ah sen o kızı öptüğünde ben paramparça oldum. Canım acıdı hemde çok fazla... Oysa ben hep ilk öpücüğünün benimle olmasını istemiştim. Ne kadar ağladığımı hatırlamıyorum bile ama o kızı öpmenden daha çok acıttı canımı söylediğin sözler. Gözlerime baka baka ona aşık olduğunu söyledin. Eun Ji güzeldi... Eun Ji herkesin istiyceği bi kızdı lanet olası bi kız!
Bunun ne kadar acıttığını bilemezsin Luhan hyung. Belki babam o lanet olası kadına aşıktı ama sen... Eun Ji annem... Hyung onların düğünündeyken canın çok yandı değil mi? Sabaha kadar bu yatağında oturup gözyaşlarını çaresizce döktün...
Dağılmış mürekkebin üstünde parmağımı gezdirdim. Diğer sayfaya geçmeden defterin son sayfasını açtım. Anne ve babamın düğün gününde yanlarında burukça gülümseyen moruk... Gözlerinin dolu dolu olduğunu ben burdan görebiliyordum hyung benim aptal babam bunu farkedemedi mi?
*Shun ah bugün seni tamamen kaybettim. Onun kolları arasında hiç olmadığın kadar mutluydun. Böyle gülümsemek istediğin tek kişi olmak istedim. Beni sev istedim. Onu değil beni... Ama sen bu kadar mutluyken bana sadece gülümsemek düşerdi öyle değil mi? Hoşçakal ilk aşkım... Senin aşkını bi kenara atamasam da her zaman en yakın arkadaşın olucağıma söz veriyorum... Lütfen beni bu duyguları beslediğim için affet ve onunla mutlu ol.
Onlar hiç bir zaman mutlu olamamıştı moruk. Babam seni göremiycek kadar kördü. Lanet olsun! Bu kadar acı çekmeyi haketmiyordun ki sen!
-Hyung.
Sessizce mırıldandığımda yere çarpan metalin sesiyle irkildim. Şimdi karşımda boş boş bana bakıyordun. Beni görmüyordun ama dolan gözlerin her şeyi anladığını gösteriyordu.
-Sehun b-ben yani o defter...
-Hayır moruk ağlama!
Gözyaşların yanaklarından usulca süzülürken seni kollarımın arasına almaktan başka bi şey yapamadım hyung. Sen hıçkırıkların arasında daha da küçülürken ben sadece snei kollarım arasında sakinleştirmeye çalıştım. Elimden başka hiçbir şey gelmemişti...
Sen kollarımda uyuyakaldığında tek yapabildiğim seni yatağına yatırıp sana daha sıkı sarılmak olmuştu. İzin ver moruk izin ver ki acıyan kalbini iyileştirebiliyim...
Uuuu evet bu ficimi neden sevmiyorsunuz ve beni üzüyorsunuz? Hı söyleyin bana neysem kkk yorum istiyorum ah her zamanki gibi kuzucuklar öpüldünüz beni ve hikayemi sevin ^^