Şisenin döndüğünü yerde çıkardığı sesten anlayabiliyordu Luhan. Neden bu kadar anlamsız geliyordu diğerlerinden çıkan sesler. Bir grup veletten korkmasına ne gerek vardı? Sehun yanındaydı değil mi?
-Luhan hyung doğruluk mu cesaret mi? Ah bu arada sen cesaret için pek bir şey yapamıycağından istediğin kadar doğruluk diyebilirsin.
Kainin alayla dolu sesi kulaklarını doldurmuştu büyük olanın. Pek bir şey yapamamak... Haklıydı kör bir adam ne için cesaret gösterebilirdiki?
-Haklısın Kai. Doğruluk?
-Hangi cinsten hoşlanıyorsun?
Gelen soruyla derin bi nefes aldı Luhan. Neden bi an görünmez eller boğazını sıkıyor gibi hissetmişti. Sonra Luhan kendi düşüncesine güldü. Görünmez eller sanki görebilirmiş gibi...
-Erkeklerden.
Bir kere olsun dürüst olmak istedi yaşlı adam. Kimse tarafından yargılanmam dercesine ama neden Sehunun çıtı çıkmıyordu. Kai onu aşaladığında elini bile tutmamıştı ya da en ufak bir hareket bile yapmamıştı ben burdayım demek için.
-Uh hyung cidden kör ve eşcinsel olmak.
Kyungsoo kıkırdadığında Luhan zorla gülümsedi. Sehun dedi içinden. Sana güvenmem yanlıştı değil mi? Burda benim yanımda olduğunu düşünmek.
-Hyung erkeklerden hoşlanmak sence de iğrenç değil mi?
Kafasını eğip sessiz kalmayı tercih etti 45 yaşındaki kör adam. Çıtı dahi çıkmamıştı. Gülüş sesleri hafiften arttığında o seslerin içinde sanki Sehunun yumuşak kıkırtısını duymuştu. İlk defa karanlık onu bu kadar korkutuyordu.
Biliyordu yanlıştı.
Biliyordu hastalıklıydı.
Biliyordu günahtı.
Biliyordu iğrençti.
Biliyordu ama kadınları asla sevememişti.
Madem bu kadar iğrencim diye geçirdi içinden madem bu kadar iğrencim Tanrım neden bana izin verdin?
Sıra Yixingdeydi. Yixing Sehuna soruyordu. Sehunun sesini duyunca gülümsememek için kendini sıktı büyük adam. O velete hala güveniyor olamazdı değil mi?
Birine güvenmek belki zordu ama güvenini kaybetmek sanki her şeyden kolay gibiydi.
-Cesaret!
-Luhan hyunga bir öpücük ver!
Yixingin sesi o kadar aly dolu çıkıyorduki Luhan kendini yerin dibinde hissetti. Sanki gittikçe daha çok batıyordu aşağıya...
-Hayır.
Sehun gülerek söylediğinde Luhan kalbinin kırılış seslerini net bir şekilde duydu kulaklarında. Bazen görememek en iyisiydi eğer Sehunun yüzünü görseydi daha çok kırılırdı...
Çalan telefonuna ilk defa dua etti Luhan. Burda daha fazla kalmasına gerek yoktu.
-Siz devam edin çocuklar.
Luhan gülümsemeye çalışarak oturduğu yerden yavaşca kalktı. Telefonunu açıp kardeşinin cırtlak sesini duyduğunda gözleri dolmaya başlamıştı. Ondan gözlerini alan Tanrı neden göz yaşlarını bırakmıştı ki?
-Tatilinizin iyi geçmesine çok sevindim Baekkie.
-Hyung neden sesin titriyor? Ne oldu?
Kardeşinin endişeli sesiyle gülümsedi Luhan. Odasına giden yolu bulması uzun sürmemişti. Göremesede yıllardır burdaydı öyle değil mi?
-Sadece biraz üşüttüm Baek. Boğazım acıdığı için böyle endişelenicek bir şey yok.
Baeke laf anlatmakla geçen uzun bi süreden sonra telefonu kapatıp yatağına uzandı Luhan. Yatağında cenin pozisyonunu alırken küçük savunmasız bir çocuktan farkı yoktu.
Sehun nerdeydi? Dışarı çıkarken ona güvenip sadece elini tutmasını söyleyen Sehun...
Ona sevildiğini ve önemli olduğunu hissettiren Sehun...
Bu kadar kısa sürede nereye kaybolmuştu?
Belkide arkadaşlarının yanında rezil olmak istememişti.
Sonuçta Luhanın yanından ayrılsa bile arkadaşlarını görmeye devam edicekti.
Oysa Luhan alışmıştı onun kokusunu hissetmeye...
Sesini duymaya...
Belkide Luhan sadece onu bir gün görebilirim umuduyla mutluydu.
Aşağıdan gelen kahkahalara inat Luhanın yorgun gözleri sızlıyordu. Tanrım bu çok zalimce değil mi? Savunmasız bir şekilde odasında göz yaşı döken adam ve alt katta kahkahalarla gülen bi kaç velet ah birde o adamın değerlisi...
Belki dakikalar belki saatler geçmişti.
Luhan kahkaha seslerinin kesildiğini bile farketmemişti.
Yatağında öylece yatarken başını pencerenin olduğu tarafa çevirdi. Asla göremiyceği gökyüzüe boş gözlerle bakıyordu. Zihninde canlandırmayı denediği görüntüler yerlerine oturmuyordu.
Laciverte çalan simsiyah bir gökyüzü canlandırmak istedi zihninde... Binlerce parlak beyaz lekeyle birleşen simsiyah gökyüzü...
Kapının açıldığını bile farketmemişti.
Yatağında hissettiği ağırlıkla boş yere açık olan gözlerini kapattı. Burnuna o tatlı kokusu dolarken ona kızamazdı. Luhan belki hala farketmemişti ama Shun gitmişti zihninden... Eskiden her anı onu düşünerek geçirirdi. Ona bir kez bile kızmamıştı şimdiye kadar ama bu gece ilk defa ondan nefret etti.
Sehunun arkadaşları yanında düştüğü rezil durum yüzünden ondan nefret etti.
Asla kendisini görmediği için,
Ondan gözlerini aldığı için,
Ondan Sehunu görebilme şansını aldığı için
Belki de en önemlisi ona Sehunu gönderdiği için...
Bu gece ilk defa Shundan nefret etti Luhan.
-Hyung uyudun mu?
-Hayır.
Luhan sessizce mırıldanıp doğruldu. Sehun belki bir el kadar yakınındaydı ama ondan kilometrelerce öteye kaçmak istiyordu. Bu kadar büyümesine rağmen nasıl hala korkak bi çocuk olabilirsin diye kızdı kendine. 45 yaşındasın büyü artık!
-Neden geri dönmedin? Eğleniyorduk işte.
Sehun hafifçe kıkırdayarak söylediğinde Luhanın kulaklarında cam kırıkları bir kez daha patladı.
-Eğlenmek? Arkadaşların benimle dalga geçerken eğleniyor muydun Sehun? Senin için eğlence kaynağı olduysam ne mutlu bana! Erkeklerden hoşlanmam sizin gözünüzde hastalık olabilir! Ah babana aşık olan bi adamla dalga geçmek hoşuna gitti değil mi? Kör olsam bile hissedebiliyorum Sehun!
Luhan içindeki çığlıkları susturduğunda yavaşca ıslak yanaklarını sildi.
-Baban gibisin Sehun. Onun kadar körsün.
Son söylediğini kendi bile duyamamıştı kör adamın.
Ye yo yb ! Gene Luhana çok kıyamadım iyisinizkkkkk. Bu arada sıkıldınız mı ficlerimden eskisi kadar sevmiyorsunuz sanki beni :( hepinizi öptüm yorum please!
![](https://img.wattpad.com/cover/27640900-288-k429781.jpg)