-9- 'Kaderin sevmediği çocuk.'

1.2K 117 31
                                    

9. Bölüm : 'Kaderin sevmediği çocuk.'

Bölüm şarkısı : Brucia La Terra - Nino Rota

~
Kırık bir aynanın önünde yüzünü arıyor.
Parçalana parçalana köşe bucak kaçıyor.
Susturulmuş bütün kayıplarının sesi,
Kara bir bahtın talihini andırıyor.

Ve nafiledir gidişleri yazılmış kaderinden,
Sonunda gelecek giden, kaderine yeniden.
~

29 Ekim 2012 - Ankara / TÜRKİYE

Sevgi sonsuz bir uçurumdu, Ceyhan o uçurumdan hiç düşünmeden kendini atmıştı. Hâlâ daha düşmeye devam ediyordu, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle birlikte.

İlişkilerine başlayalı neredeyse 11 ay olmuştu. Bu süreçte Ceyhan liseden mezun olmuş, Ankara'da ki Kara Harp Akademisine başlamıştı. Okul çok yoğun bir tempoda ilerliyordu, buna Mehmet'in sıklıkla çıktığı yurtdışı seyahatleri de eklenince görüşmek için pek vakit bulamıyorlardı. Sürekli fırsat yaratmaya çalışıyorlardı ama ikisine de yetmiyordu.

Bugün Cumhuriyet Bayramı'ydı, Ceyhan Anıtkabir'de ki resmî törene katılmak için hazırlanıyordu. Pardesüsünü üzerine giyip düğmelerini ilikledi, topuz yaptığı saçlarına tekrar göz attıktan sonra bir iki adım geriye gidip kendisine baktı. Sonra odasından çıkıp alt kata indi. Kerim, Miraç ve babası antrede onu bekliyorlardı. Babası ve Miraç siyah takım elbiseleriyle jilet gibi olmuşlardı. Kerim ise 13 yaşında olmasına rağmen uzun boyuyla ne giyse dikkat çekiyordu.

"Ağaç olduk abla." dedi Kerim sıkılmış bir ifadeyle.

"Özeniyorum, ne yapayım?" diye sordu Ceyhan merdivenlerden inerken.

"Çok güzel olmuşsun aşkım, hadi çıkalım artık. Korteje katılacağız, gecikmeyelim." dedi Erkan Demirağ. Üzerine siyah paltosunu giydi.

Hep beraber evden çıktılar, dışarıda dört tane siyah makam arabası vardı. "Ceyhan, sen benimle gel." dedi Erkan bey, ikinci sıradaki arabaya yürüyerek. "Miraç, Kerim'le sende arkadaki arabaya geçin."

Ceyhan babasının bindiği arabaya doğru gitti ve arka koltuğa oturdu. Dört araba malikaneden ayrılırken Ceyhan'ın yüzünde heyecanlı bir ifade vardı. Çocukluktan beri her milli bayramda korteje ve Ata'ya saygı için Anıtkabir'de ki resmî törene katılırlardı.

Ama Ceyhan'ın bugün bir bayramı daha vardı. Mehmet'in doğum günüydü bugün. Ancak Mehmet iki haftadır Birleşmiş Milletler genel toplantısı için Amerika'daydı. Bunu hatırlayınca suratı asıldı. Cebinden telefonunu çıkarıp baktı ama bir bildirim yoktu. Dün gece tam 12 de onu aramıştı Mehmet'in telefonu kapalıydı ve henüz geri dönüş olmamıştı. Anıtkabir'e yaklaştıklarında dışarıda büyük bir kalabalık vardı. Geçit töreni için Ceyhan bu yıl Harbiyeli olarak kortej yürüyüşüne katılacaktı.

"Baba, biz şurada toplanacağız." dedi parmağının ucuyla ilerideki topluluğu göstererek.

Erkan bey kızına döndü. "Tamam bebeğim, dikkatli ol. Adımlarını şaşırma sakın." dedi kızına takılarak.

Ceyhan göz devirip bilmiş bir ifadeyle babasına baktı. "Ben 14 yaşımdan beri törenlerde yürüyüş yapıyorum ve bir kez bile yanlış adım atmadım."

Erkan bey keyifle gülerken içi giderek Ceyhan'ı izledi. "Biliyorum aşkım, sen mükemmel bir asker olacaksın." deyip yanağından öptü. "Törenden sonra yemeğe gideriz."

"Tamam." dedi Ceyhan, babasını öptükten sonra arabadan indi ve arkadaşlarının yanına gitti.

Dakikalar sonra yürüyüş için sıraya girmişlerdi bile. Cadde o kadar kalabalık ve coşkuluydu ki Ceyhan'ın içi içine sığmıyordu. Bir çok grup vardı çevrede. Cumhuriyet'in ilk askerleri, yeniçeriler, mehter takımı, askeri bando takımı, metrelerce uzunlukta Türk Bayrağı'nı gururla taşıyan erler. Liste böyle uzayıp gidiyordu.

SAKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin