Chaeyoung ağlayarak itikledi masayı. "Olmuyor, kafayı yiyeceğim!" Yakınlarında oturan Ryujin biraz süzdü Chaeyoung'u. Ardından Chan'e mesaj attı, durumu özetler biçimde. "Rastgele karşılaşmışsınız gibi davran." yazmayı da atlamamıştı tabii.
Chan bildirim sesiyle elindeki kitabı bırakıp telefonuna baktı. Gördüğü mesajla kitabını eline aldığı gibi ayağa kalktı ve kafeteryaya koştu.Kampüsün kafeteryasına.
Kapının biraz ilerisinde, sağdaki ikili masada oturuyordu. Hemen çaprazında da Ryujin vardı. Chan içeri girdi sakince. Biraz yürüdükten sonra sağa döndü. Neyse ki bahanesini bulmuştu, hemen Chaeyoung'un arkasında duran kahve standı sayesinde.
"Kahve almaya gelmiştim."
Chan kaşlarını çattı, şaşurmış gibi davranarak. "Chaeyoung, neden ağlıyorsun?"
Chaeyoung iç çeke çeke konuştu. "İki gündür üç saatlik uykuyla şu ödevi yapmaya çalışıyorum ama hiçbir şey değiştiği yok!"
Chan hemen Chaeyoung'un karşısında duran boş sandalyeyi Chaeyoung'un yanına taşıdı. Ardından dizüstünün ekranını kendine çevirdi.İlk olarak yapması gereken word dosyasını daha düzenli hâle getirmekti. Chan gülümsedi. "Sil gözyaşlarını da defterinde kaldığın notları aç."
Chaeyoung kafa sallayarak elinin tersiyle gözyaşlarını sildi, hemen ardından zaten hali hazırda açık duran defterini itti Chan'e doğru, masanın üzerinden."Gayet güzel gidiyormuşsun aslında Chaeyoung, sadece gereksiz cümleler ve dağınıklık var." Chan omuz silkti. "Bu dersi almadığım için bilmiyorum bu yüzden sen yazmaya devam et. Bazı yerlerde sana yardımcı olacağım."
...Chaewon bir adet soğuk latte almak için girdi kafeteryaya. Kahve standına yürürken gördüğü manzarayla gözlerini büyütmüştü. Ablası, Chan'in omzuna başını yaslamış mışıl mışıl uyuyordu. Tabii Chan de kendisine 'sus' işareti yapıyordu. Chaewon konuşmak üzereyken ağzını kapatıp göz kırptı Chan'e. Chan aralarında hiçbir şey olmadığını anlatmak için başını iki yana sallasa da Chaewon inanmıyordu.
Aralarında bir şey yoktu ama Chan, sırf daha çok uyusun diye dersini ekmişti.
Chaewon kahvesini aldığı gibi el sallayarak çıktı kafeteryadan. Chan ekrana iki kez tıklayarak ekran üzerinden -dizüstü dokunmatik ekran olduğu için- dosyayı kaydetti. Tabii fazlaca kımıldadığı için gözlerini açtu Chaeyoung. "Chan?"
Chan 'efendim' der gibi başını iki yana salladı. "Saat kaç?" diye sordu Chaeyoung. Chan saate baktı. "Saat akşam dokuzu üç geçiyor."
Chaeyoung gözlerini büyüttü. "Hemen dosyayı yollamalıyız. Yarım saatten az kalmış!"
Chan kafa salladı. "Tamam ama telaş yapma, telaş yaparsan işler sarpasarar. Ödev tamam zaten, sadece siteye girip yüklemesi kaldı, sakin ol Chaeyoung."Chan, Chaeyoung'un tatlı telaşını gülümseyerek izlerken, Chaeyoung sonunda ödevini teslim etmeyi başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parfume 💢 rosé + bang chan ✔
FanfictionFarklı bir ülkede tek bir koku bıraktılar zihinlerinde. Ve bu koku, onları başka bir ülkede buluşturdu. Chaeyoung'un parfümü, kısmetinin kapılarını açmıştı. 2021 | duestrade© 「@monoita」 ↪ Wattpad'de ki ilk BangSé kitabıdır.