Öncelikle... Çok oldu bittiye gelmesin diye bu kadar uzattığımı söylemek isterim...
Sonuçta siz de çok sıkıldınız evet biliyorum. Bu sıralar polisiye ve cinayet değil de çiftlerimizin olduğu uzun bölümler yazacağım.❤️
~~~~~~~~~
"Al bakalım." Felix elinde tuttuğu yeşil renkli ve oldukça büyük olan kupanın içerisindeki çayı, küçük bir kaşık yardımı ile karıştırmayı bırakarak yanında oturduğu bedene dikkat ederek uzattı. "Dikkatli ol."
"Felix, bebek değilim." Hyunjin elleri arasına aldığı sıcak kupayı bağdaş kurduğu ayağına yaslarken güldü. Yanındaki beden ise onu resmen dinlemiyordu. Önünde bulunan masadan aldığı mısır kasesini kucağına çekmiş açık televizyona bakıyordu. "Beni dinliyor musun sen?"
"Hayır seninle konuşmuyorum." Felix ağzına cümlesinin bittiği anda birkaç tane mısır atarak televizyonda açtığı programa bakıyordu. Adamlar evlerini yeniliyorlardı ve kim ne derse desin bu eğlenceliydi. "Nasıl cevap verdin o zaman?"
Hyunjin'den gelen ani bir atak ile ağzına yeniden mısır atacakken elini durdurdu. Ona bakmamakta ısrar ediyordu, kırgındı. "Hadi Felix. Bana ne olduğunu söyle."
İki gün önce HyunJin bir gün kaldığı hastaneden çıkmış eve gelmişti. Komiser ekip A olarak masa başı işlere geçmesine ve onların görevlerini Ekip B'ye vereceğini söylemiş hatta emretmişti. A'nın içerisinde kendi oğlu da olunca adam endişeleniyordu tabi.
O nedenle bir süre masa başı iş yapacakları için HyunJin ve Felix aynı anda 1 haftalık tatil izni istemişlerdi. Komiser de onlara şaşırtıcı bir şekilde izin vermişti. Hala komiserin bu iyi niyetinin altından bir işin çıkacağını düşünüyorlardı ama Şuanlık boşvermek istemişlerdi.
Hyunjin kendi evine geçerken sarılı kolu ile bir iş beceremeyeceğini düşünen Felix de çantasını toplayarak onun yanına koşmuştu. HyunJin bayılınca istemsiz bir şekilde kolunu demire vurmuştu ve incinmesini sağlamıştı. Kullanmaması gerekiyordu elbet ama bu Felix'in bir bahanesiydi sadece.
Ama dünden beri Felix onunla sadece ihtiyaç için konuşuyordu. Bu durum Hyunjin'in canını sıkıyordu. "Hadi Felix. Söyle bana neyin var." Uzanarak onun önünde bulunan mısır kasesini eline aldı ve çekti. Bu sayede Felix kendisine bakmıştı. "Sonunda bana bakabildin. Anlat neyin var?"
Hyunjin onun gözlerinde karışık duygular görmüştü ama anlamamıştı bu sefer. Her duyguyu çıkaran gözleri bu sefer anlamamıştı.
Felix tamamen ona döndü. Elleri kucağına doğru düşmüş yüzü asıktı. İki gündür içinde bir şeyleri tuttuğu belliydi. "Korktum."
"Ne için korktun gün ışığı?" Arada ona seslendiği güzel lakap ile seslenince Felix zorla bir gülümseme verip biraz yaklaştı. Uzansa sarılırdı boynuna o kadar yakındı şimdi. Üç karışlık boşluk vardı.
"O gün... Tanrı aşkına neden yaptın ki bunu? Ya sana bir şey olsaydı?" başını eğerek ona bakmaktan tekrar kaçındı ve baş parmakları ile oynadı. "Nükleer bir santral, bilmediğimiz bir yer, ya yanlış yapsaydın?"
Haklıydı, yanlış yapma olasılığı %80 ya da 90 arasındaydı ama yapmamıştı değil mi? "Bana yapmadım ama diye bir şey söyleme HyunJin. Dalgaya vurma bu konuyu. Ne kadar ciddi olduğumun farkına var lütfen. Neden yaptın bunu?"
Hyunjin laf ağzına tıkılınca gözlerini Felix'in oynaşan ellerine dikti. Ciddi olduğunu biliyordu evet ama kendisi ne diyeceğini bilemiyordu." Bak Felix, ya ölüm ya yaşam... Bu bizim mesleğimizin bir parçası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎
FanfictionHʏᴜɴJɪɴ» 𝐓𝐨 𝐡𝐢𝐦, 𝐢𝐭 𝐰𝐚𝐬 𝐥𝐢𝐤𝐞 𝐚 𝐡𝐨𝐮𝐬𝐞 𝐨𝐟 𝐡𝐞𝐥𝐥. 𝑩𝒖𝒕 𝑭𝒆𝒍𝒊𝒙 𝒍𝒐𝒗𝒆𝒅 𝒇𝒊𝒓𝒆. ☁︎☁︎☁︎ Hyunjin ardında sakladığı büyük bir sır ile beklerken ona kollarını açan Felix'e hayır diyemez. ☘︎ 𝚂𝚝𝚊𝚛𝚝»06/11/2020 𝙵𝚒𝚗𝚒�...