Gözlerini kısarak uzakları daha rahat görmek istese de başarılı olmadığını anladığında öne doğru uzattığı kafasını geriye çekti. "Manzarası da güzeldi oysaki."Hyunjin oturduğu koltuğun arkasına yaslanarak elindeki kağıdı masaya koydu. Buraya geleli neredeyse iki hafta olacaktı. Bu iki hafta içerisinde hırsızlık, adam yaralama, kayıp gibi bir sürü vaka almış daha da üstü gelmemişti.
Baktığı mavi gökyüzü Kore'de az rastlanırdı. Gözlerini alamıyordu bu nedenle ama masada çalmaya başlayan telefon onun sıkıntı ile iç çekmesine yol açmıştı. "Hwang Hyunjin."
Eline aldığı telefonu kulağına götürüp her zamanki kısa açılışını yapmıştı. "Hwang acilen Station'a gel." telefonda duyduğu ses BangChan'a aitti. O görmese bile kafasını sallayıp 'hmm' sesi ardından telefonu kapattı.
BangChan'ın Station olarak bahsettiği yer sorguları ya da gelen dosyaları konuştukları geniş, loş ışıklı bir odadı. Ayağa kalkarak Minho ile ortak olarak kullandığı odasından çıktı. Buraya alışmaya başlıyordu mesela onların odasının hemen yanındaki oda Jisung'un odasıydı. BangChan kendisini aradıktan hemen sonra onu arıyordu yanı birazdan Jisung odadan bağırarak çıkacaktı.
"Sonunda!" ellerini yumruk yapıp havaya kaldıran ve üzerindeki kısa deri ceketin yukarıya kıvrılıp üstünün açılmasını sağlayan 'Patron oğlu' Jisung her zamanki asi olarak adlandırdığı stili ile odasından bağırarak çıkmıştı. "Hyunjin? Hadi beraber gidelim."
Neden şaşırdığını anlayamamıştı sonuçta iki haftadır aynı şekilde onu görüyordu. Hyunjin içindeki düşüncelerini bastırıp kafasını salladı ve ilerledi. Gereksiz konuşmalar yapmayı sevmeyen birisi olarak Jisung onun bu konuşmadan anlaşmalarına laf etmiyordu.
İkili beraber geniş beyaz koridorun en sonundaki geniş kapıya yaklaştığında Hyunjin geçişi ona vermek isteyerek bir adım geri çekilince Jisung içeriye bodoslama bir şekilde girdi. "Jisung!" içeriden gelen bir bağırışla Jisung özür diledi. Ne zaman odaya böyle anında girse HwanWong korkup bağırıyordu.
"Tek eksiğimiz Felix." Minho kapıya bakarken Hyunjin eli ile kapatmak için kapıyı ittirdi. "Üzgünüm!" kapanan kapının daha saniyesi dolmadan tekrar açılmasıyla hemen yanında bulunan Hyunjin hızla öne bir adım attı. Atmasa lafa travması geçirebilirdi. Polisler hep deli yürek oluyorlardı. "Sonunda tamamlandık."
SeongHwa'nın bıkkınlık dolu sesiyle Hyunjin kapıyı hızlıca açan Felix'e sinir dolu bir bakış attı. "Kapının yanında durmamalısın. Çekil şimdi." Felix ise her zamanki gibi onun ne diyeceğini anlamış olacak ki lafını yine esirgememişti.
Buraya ilk geldiği gün Minho ile anlaşıp beraber plan yaparak çözdüğü olaydan sonra Felix'in ona sinir olma seviyesi artmışa benziyordu. Sırıtarak onun geçmesi için çekildi ve masadaki yerini aldı.
(İki hafta önce Barda)
"Hyunjin aferim." barda bulunan ve ekiple beraber gelmiş komiser sert elini Hyunjin'in omuzuna geçirdiği zaman ifadesiz yüzünde bir mimik olmaması için büyük uğraşlar verdi. "Sağ olun."
"Bu nasıl olur?" Jisung öne doğru uzattığı silahını şaşkınlık dolu bakışlarıyla yere doğru indirirken Komiser ve Minho ona döndü daha doğrusu onlara.
"Her şey bir plandı." komiser kafasını sallayarak Minho'nun devam etmesini işaret etti. Hyunjin ise ona bakan Felix, Jisung, BangChan ve HwanWong'a bakmayı keserek yanına gelen kıza doğru eğilip kulağını çevirmişti. Kulaklık gerçekten rahatsız ediyordu.
"Hyunjin buraya gelmeden önce bu dava zaten masamın üzerinde duruyordu. Mafya lideri Yang Songhoo yolsuzluk işlerinde bulunuyordu ve onu yakalamamız için kanıtlar ve bir olay gerekiyordu. Aslında komiserim ve ben avukatı öldüreceğini beklemiyorduk ama tahmin ediyorduk çünkü bu işte deli gibi bir para var kadın bunu kullanmak istemiş olabilir diye düşündük.
![](https://img.wattpad.com/cover/243768878-288-k108738.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎
FanfictionHʏᴜɴJɪɴ» 𝐓𝐨 𝐡𝐢𝐦, 𝐢𝐭 𝐰𝐚𝐬 𝐥𝐢𝐤𝐞 𝐚 𝐡𝐨𝐮𝐬𝐞 𝐨𝐟 𝐡𝐞𝐥𝐥. 𝑩𝒖𝒕 𝑭𝒆𝒍𝒊𝒙 𝒍𝒐𝒗𝒆𝒅 𝒇𝒊𝒓𝒆. ☁︎☁︎☁︎ Hyunjin ardında sakladığı büyük bir sır ile beklerken ona kollarını açan Felix'e hayır diyemez. ☘︎ 𝚂𝚝𝚊𝚛𝚝»06/11/2020 𝙵𝚒𝚗𝚒�...