6| "Türünün tek örneği."

656 97 107
                                    

Akşama doğru bütün işlerini bitirmiş halde elinde içi boş dosyasıyla ofislerine geri dönmekte olan Min Yoongi için günü verimli sayılabilecek bir şekilde geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşama doğru bütün işlerini bitirmiş halde elinde içi boş dosyasıyla ofislerine geri dönmekte olan Min Yoongi için günü verimli sayılabilecek bir şekilde geçmişti. Yaklaşık yirmiye yakın can almıştı bugün ve Tanrıya şükretmeliydi ki ölülerden birisi bile ona gereksiz zorluk çıkartmak gibi bir hataya düşmemişti.

Kanatlarıyla gezinmekten pek hoşlanmadığı için şu an insan gözlere görünür halde öylece kaldırımlarda yürürken tıpkı kendisi gibi işlerini bitirmiş eve dönmekte olan insanları izlemeye başlamıştı öylesine. Bazıları kulağına yasladıkları telefonlarından karşı tarafta biriyle hararetli bir konuşma içerisindeyken bazıları da ellerindeki telefonlara bakarak yürüyordu. Bu dönemin insanları, telefon olmadan bir şey yapamayacakmış gibi görünen içten içe zayıf varlıklardı. Onlara yapılacak herhangi bir işkence için sadece ellerindeki telefonlarını almak bile yeterli olurdu.

Elleri soğuktan değil de boşluk hissinden dolayı üşüdüğünde Yoongi dosyayı kolunun altına sıkıştırarak üşüyen ellerinden birini ceketinin cebine sokup biraz olsun ısıtmaya çalışmıştı hissizleşmeye başlamış parmaklarını.

Tanrıya ölüm meleklerinden hislerini ve tüm tecrübelerini aldığı için teşekkür etmeliydi sanırım, zira her karşılaştığı ölüme üzülseydi akıl sağlığını koruyabileceğini pek de sanmıyordu. Hissizlik kötü gibi gelebilirdi ama en azından akıllarını koruyordu.

Jimin'le tanışana kadar üzüntü hissini bilmiyordu mesela. Onu ilk gördüğü vakit yüreğinde oluşan o sızıyı hiç sevmemişti, ona cenazelerdeki insanları hatırlatıyordu. Park Jimin'e bakmak, ölmüş birinin tabutuna yahut küllerinin olduğu vazoya bakmak gibiydi.

İç çekerek kaldırımda yürümeye devam ettiği sırada hemen yanında rüzgarın keskin bir şekilde kesildiğini ve bir çift kanadın hışırtılarını duydu. Yan tarafına dönmese bile sadece gülüşünden bile kimin geldiğini gayet iyi biliyordu.

"Böyle iç çeke çeke nereye gidiyorsun?"

Hoseok kıkırtıları arasından ona seslendiğinde Yoongi ona dönmek yerine kaldırımdaki taşları incelemeye başladı. Yoongi'ye soracak olursanız bütün meleklerin arasında Jung Hoseok ölüm meleklerinin yüz karasıydı. Onlar ölümü simgeliyorlardı fakat ne zaman görse Hoseok neşeli ve hayat doluydu.

Hoseok'a cevap vermemesinin sebebi onun varlığını umursamaması değildi. Yürüdüğü kaldırımda kendisi dışında pek çok insan vardı ve Jung Hoseok kanatları sayesinde insanlar tarafından görünmüyor olsa bile Yoongi görünüyordu. Dikkatlerin üzerinde toplanmasından nefret eden biri olarak görünmeyen biriyle konuşması caddedekilerin dikkatini üzerine çekerdi.

Hoseok neden bir cevap alamadığını anlamış olsa gerek ara sokaklardan birine doğru yöneldiğinde Yoongi bileğini kaldırıp saatinden bugün evinde biraz keyif yapmak için yeterli vakti olup olmadığına baktı. Geceye doğru iki tane alması gereken can vardı ve akşam olmadan evine giderek kendi kendine sessizliğin tadını çıkartıp güzel bir film izlemek istiyordu.

ethereal | yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin