1| Min Yoongi'nin Min Jimin'i

6.1K 354 283
                                    

ethereal

Boştaki sol eliyle ensesini kaşıyarak kendi kendine mırıldandığı şarkıyla birlikte kaldırım taşlarına bakarak yürümeye devam etti. Akşam güneşi alnına dökülen turuncu saçlarının arasına, gür kirpiklerinin gölgesiyse yanaklarına düşüyordu. Üzerindeki geniş yakalı kazak köprücük kemiklerini gözler önüne sererken kaslı baldırlarını ikinci bir deri misali saran kot pantolonunun üzerinde daha birkaç saat önce yaptığı boyama etkinliğinden kalma parmak boyası izleri vardı. Botları nisan yağmurlarından kalma oldukça derin bir su birikintisine bastığından dolayı ıslaktı. İnce bileğini saran zarif metal bilekliği ve parmağını süsleyen evliliğinin nişanesi olan güzel yüzüğü güneşin son ışıklarının etkisiyle kamaşıyordu. Ufak parmaklarının sardığı beyaz renkli dosyayı sıkı sıkıya kavramıştı. İçi öğrencilerinden aldığı doğum gününü kutlamak üzere hediye edilen resimlerle doluydu. Dolgun dudaklarını saran güzel bir gülümseme vardı, işini ve öğrencilerini öylesine çok seviyordu ki onları düşündükçe sürekli gülümsemesine engel olamıyordu.

Aklına son zamanlarda davaları yüzünden oldukça yorgun olan eşi gelirken gülümsemesi bu sefer aşkla doldu. Eşini çok özlemişti ve bu akşam güzel bir şeyler yaparak onun yorgunluğunu alabilmeyi umuyordu.

İş çıkış saati olduğundan cadde arabalarla doluyken kaldırımın kenarına durmuş, yayalar için yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Evi iş yerine uzakta değildi, sadece birkaç yüz metre kalmıştı. Gözlerini elindeki dosyadan çekerek etrafta gezdirdi. Milenyum yılına az kaldığı için birçok dükkan kırmızı renkli süslemelerle kaplıydı. Tıpkı Jimin gibi ülkenin neredeyse çoğu yeni bir yüzyıla geçecekleri için heyecanlı olmalıydı.

"Bay Min!"

Jimin kendisine seslenen ince sese doğru döndüğünde sınıfındaki öğrencilerinden biri olan Kim Namjoon'u görmesiyle gülümseyerek ona el sallamıştı. Yanına yaklaşarak kısa boyuna yetişebilmek adına yere eğildiğinde yanındaki annesine kısa bir selam vermiş ve kendisine bakarken gözleri parlayan Namjoon'a bakmıştı. Kim Namjoon altı yaşında olmasına rağmen oldukça zeki ve hassas bir çocuktu, Jimin onun büyüdüğü zaman oldukça iyi yerlere gelebileceğine inanıyordu.

"Tekrar merhaba Namjoon-ah, akşam yemeğini güzelce yemeyi unutma olur mu? Ve ödevlerini yapmayı ihmal etme."

Namjoon derin gamzeleri belli olacak şekilde gülümsemiş ve hevesle kafasını sallamıştı. Gözleri birkaç dakika önce tıpkı Jimin gibi dükkanlardaki kırmızı süslemelerde gezinirken gözlerindeki parıltılar artmıştı. "Bay Min, sizce de çok güzel değiller mi? Yeni yıl hemen olsun istiyorum!" Jimin başını sallayarak onu onaylamış ve Namjoon'un yumuşacık saçlarını karıştırmıştı.

"Bay Min, şu süsler çok güzel!" Jimin Namjoon'un işaret ettiği süs satan seyyar satıcıya bakarken annesinin attığı tiz bir çığlıkla gözleri bir anda yola atlayarak satıcıya doğu koşan Namjoon'a dönmüştü.

"Namjoon-ah!" Min Jimin hiç düşünmeden caddeye atlayıp koşarak yolun tam ortasındaki Namjoon'u yakaladığı sırada gözlerini kamaştıran arabanın farıyla ikinci bir kez düşünmeksizin Namjoon'u annesinin bulunduğu tarafa doğru olanca gücüyle ittirmişti. Zamanında yavaşlayamayan araba bedenine çarparken metrelerce uzağa fırlayan bedeni sert bir şekilde asfalta düşmüştü. Gözleri acıyla kapanırken yaşamının son demlerinde başında toplanan insanları ve öğrencisi Kim Namjoon'un ağlayarak bedenini sarstığını hissedebiliyordu.

"Bay Min! Bay Min! Bay Min lütfen uyanın!" Namjoon haykırarak ağlıyordu. Jimin uyanmak istiyordu, gözlerini açarak Namjoon'a sıkıca sarılmak ve her şeyin geçtiğini söylemek istiyordu fakat yapamıyordu işte. Gözleri kısılarak aralandığında Namjoon'un kanayan başını ve ağlayan yüzünü görebilmişti. Namjoon'un annesi Bayan Kim de ağlıyordu. Ağlamamasını söylemek adına dudaklarını aralasa da birkaç sözcük yerine çıkan kanlarla oldukça yavaş inip kalkan göğsü durumu, orada bulunan insanlara yeterince açıklıyordu. Uzaktan yükselen ambulansın siren seslerini duyabiliyordu. Elinin hemen yanında duran ekranı kırılmış olan telefona ve sonrasında da kanlanmış yüzüğüne gözleri iliştiğinde dudaklarının arasından dökülen kanların yanı sıra tek bir isim fısıldadı. "Yoongi."

ethereal | yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin