12

1K 106 140
                                    

Okuldan geldiğim gibi kendimi attığım yatağımda sol tarafa doğru yuvarlanıp prize bağlı duran şarj kabloma uzanmış ve ucunu telefonuma takmıştım.

Bugün Hyunsuk'la sanki geçen gün deli gibi öpüşenler ve bir gün boyunca birbirinden kaçanlar biz değilmişiz gibi davranmıştık. Birlikte ödevimizi sunmuş ve tam puan almıştık. Bunun üzerine Hyunsuk bana en az on sekiz kere teşekkür etmişti. Eğer bir daha teşekkür ederse onu camdan atacağımı söylememiş olsaydım da muhtemelen bu sayı doksanı bulurdu.

Düşüncelerim beni gülümsettiği sırada tıklatılan kapım üzerine annemin beni yemeğe çağırmak için geldiğini düşünüp yerimden hareket etmeden içeriye gelmesini söylemiştim.

Fakat sandığımın aksine gelen annem değildi, Hyunsuk'tu.

Onu gördüğüm gibi yatağımda doğrulduğum sırada Hyunsuk odama girmiş hemen arkasından da annem girmişti.

"Park Jihoon, seni kaç kere uyardım. Okul formasıyla yatağa yatılmayacak diye. Okuldan geleli iki saat oluyor hala formalarını çıkartmamışsın. Ayrıca-"

Annem beni azarlarken yanında ki Hyunsuk'u unutmuş olmalı ki onu hatırladığında bir anda yüzünde ki sinirli tutmaya çalıştığı ifade kaybolmuş ve her zaman yüzünde olan güzel gülümsemesi eşliğinde "Hyunsuk'un annesini bize çağırmıştım. Annesi evde kalırsa bilgisayar oyunu oynar diye Hyunsuk'u da getirmiş yanında. Misafirimize karşı kibar ol. Ben aşağıda olacağım, bir şey isterseniz seslenin." demiş ve odamdan çıkmıştı.

"Hoş geldin."

Gülümseyerek konuştuğumda Hyunsuk'ta aynı benim gibi gülümseyerek "Hoş buldum." demişti.

O sırada bense onun hala ayakta olduğunu farketmiş ve yatağımın solunda kalan iki kişilik koltuğu göstererek oturabileceğini söylemiştim.

Aynı zamanda da ayağa kalkmış ve "Ben üzerimi değiştireyim." deyip dolabına doğru ilerlemiştim. Hava biraz serin olduğı için siyah bir sweat ve altıma da düz siyah bir eşofman almış ardından da odamda ki tuvalete doğru ilerlemiştim.

Hyunsuk bize geleli yaklaşık bir saat geçtiğinde yarım saat kadar önce açtığımız bilgisayar oynunu oynamaya sonunda ara vermiştik.

Annem on dakika kadar önce odama gelerek bilgisayar oyunu oynadığımızdan dolayı bizi biraz azarlamış sonra da limonata ve kurabiye bırakıp gitmişti.

Limonatamdan büyük bir yudum içtiğimde yarım saattir bekliyor olduğundan içinde ki buzların eridiğini ve tadının değiştiğini farketmiştim.

"Eğer dediğim gibi sağa gitmiş olsaydın oyunu kazanırdık."

Limonatamı masaya koyarak limonatasını içen Hyunsuk'a hitaben konuştuğumda hızlıca bana dönmüş ve "Asıl sen beni dinleyip sol tarafa gelseydin kazanırdık." demişti.

Konuşması üzerine hemen onun dediğine itiraz edip kendi fikrimin doğruluğunu savunmaya devam ettiğim sırada Hyunsuk "Bekle sana daha iyi bir şekilde açıklayayım." demiş ve elinde ki limonatayı masaya bırakmak için göz temasımızı kesmişti. Fakat tam da o sırada olanlar olmuş Hyunsuk'un elinde ki limonata bardağı kaymış ve tüm limonata Hyunsuk'un yeni aldığını söylediği beyaz sweatinin üzerine dökülmüştü.

Yaşadığı şokla gözleri kocaman açılan Hyunsuk önce deli gibi gülmeme sebep olsa da biraz sonra yüzüne yerleşen ifade gülüşümün yok olmasına sebep olmuştu.

Yeni bir sweat alıp giydiği ilk gün üzerine limonata dökmüş olmak onu üzmüş olmalı ki dudaklarını büzmüş ve yüzünde ki hüzünlü ifadeyle sweatine bakmaya başlamıştı.

Onun üzülmesi üzerine önce ne yapacağımı bilemesem de bir süre sonra aklıma gelen fikirle hızlıca yerimden kalkmış sonra da yanımda ki sandalyede oturan Hyunsuk'u kaldırmıştım.

Hyunsuk onu yerinden kaldırmama anlam veremezken nazikçe elinden tutmuş ve onu dolabımın önüne getirmiştim. Hiç istemyerekte olsa elini bıraktıktan sonra dolabımı açmış ve aradığım şeyi bulmaya çalışmıştım. Bu sırada da kafamı arka tarafıma döndürerek Hyunsuk'a "Üzerindekini çıkart." demiştim.

Tekrar önüme dönüp dolabıma bakmaya başladığımda sonunda bulduğum sweat ile hızlıca dolbımın kapağını kapatarak Hyunsuk'a dönmüştüm.

Fakat söylediğimin aksine üzerindekini çıkartmamış olduğunu gördüğümde "Hyunsuk üzerini çıkart dedim ya, böyle limonatalı limonatalı mı duracaksın?" deyip cevap beklercesine bakmaya başladığımda ses çıkartmaması üzerine elimde ki sweati koltuğuma bırakarak Hyunsuk'la aramızda ki mesafeyi hızlıca kapatmıştım.

"Dondun herhalde sen, ben sana yardım edeyim."

Alaycı ifademle konuştuğumda aynı zamanda elimi boynuna atarak yavaş hareketlerle boynunda ki fuları çıkartmıştım. Bunu yaparkense tepkilerini kaçırmamak için tek bir an bile gözümü kırpmamıştım.

Çıkarttığım fuları koltuğa bıraktığımda Hyunsuk sonunda kendine gelmiş gibi utanarak "Tamam, gerisini ben hallederim." diyerek bir adım geriye çekildiğinde onun bu haline gülümsemiş ve koltuğun üzerinde duran, sol göğüs kısmında minik mor bir kalp olan sweatimi tekrar elime almıştım.

"Dolabımda ki çoğu şey gibi bu da siyah ama onların aksine bunun üzerinde mor bir kalp ve mor senin en sevdiğin renk. O yüzden bunu sevebileceğini düşündüm."

Konuşmamın üzerine yüzünde kocaman bir gülümseme oluşan Hyunsuk'a sweati uzattığımda onu elimden almış ve teşekkür etmişti. Ardından da benim hala arkamı dömüyor oluşumdan dolayı bana kızmış ve ben onunla dalga geçince de yatağımda ki yastığımı kafama fırlatmıştı.

 Ardından da benim hala arkamı dömüyor oluşumdan dolayı bana kızmış ve ben onunla dalga geçince de yatağımda ki yastığımı kafama fırlatmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümün sonu aşırı saçma oldu ama çok yoruldum. O yüzden burada bitirdim. Çok bekletmeden yeni bölümü atarım<33

first l is h ↦ hoonsuk ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin