|42. Bölüm: Kaçırıldıktan Sonra Olanlar |

228 23 98
                                    

Alluriana haber kanallarında rastgele gezinmeye devam etti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alluriana haber kanallarında rastgele gezinmeye devam etti. Bir gece önce olan her şeyin bir tekrarı vardı, haber kanalında. Alluriana'ya önceki geceye dair anıları sorulacak olsaydı... sisli olduğunu söylerdi.

Hepimiz Birimiz İçin ile konuştuğunu hatırlıyordu ama sohbete dair hiçbir kelime aklına gelmeyecekti. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın kocaman bir boşluk vardı hafızasında. Annesi ve Lenora'da duyduğuna göre onu bulduklarında kendinde değildi.

Konuşmalarından kısa bir süre sonra bayılmış mıydı? Hepimiz Birimiz İçin ile savaşmış ve yenilmiş miydi?

Ne olduğu hakkında kafası karıştığı kadar, Miseria'dan da cevap alamadı. Miseria... her zaman konuşarak onun canını sıkan Miseria, şüpheli derecede sessizdi. Endişelenmek istemedi ama endişeleniyordu. Miseria onun için Lenora veya Erelah ile aynı önemi taşıyordu.

"Artık herkes biliyor." dedi Lenora, oturma odasına girdiği zaman. Elinde çatalı sapladığı kocaman kek parçasını tutuyordu. Ekranda Toshinori Yagi'nin zayıf formu farklı açılarla gösterildi. Kanlı bedeni, kambur duruşu ve hâlâ ayakta durmaya çalışması taktire şayandı.

Alluriana rahatsız bir homurdanmayla kanalı değiştirdi. Toshinori'nin hastanede yattığını bildiği için kanallarda yeni bir bilgi arıyordu. Eskilerin tekrarından başka bir şey olmayışından dolayı hayal kırıklığına uğradı.

Lenora tüm olay boyunca hastanede yattığı için kendini biraz suçlu hissetmekten kendini alamadı. Alluriana onu bayılttıktan sonra Gaea ile uğraşmak zorunda kalmış, Gaea ile uğraşırken uyanma fırsatını bulamamıştı. Sonuç olarak gazdan etkilendiği varsayılarak hastaneye yatırılmıştı.

"Onu ziyaret etmeli miyiz? Biliyorum... onu görmezden gelmeyi seçtik ama gerçekten çok fazla çabaladı. Belki bir şans vermemiz gerekiyordur. Bugün ölecek olsaydı ona kötü davrandığım için kendimi kötü hissedecektim." Lenora, Alluriana'nın alışılmış huysuzluğunun nedenini iyi bilerek kendi kendine konuşmaya başladı

Diğerinden hiçbir tepki almamasına rağmen gülümsemeye devam etti. Alluriana hiçbir şey duymamış gibi televizyon kanallarında gezinmeye devam etti. Polisiye dizilerin gösterildiği bir kanalda durduğu zaman Lenora'ya doğru bakma zahmetinde bulundu.
"Gitmek istiyorsan git. Benden izin almana gerek yok, sana kızacak değilim. Zaten evden çıkmam yasak. Polisler dışarıda." dedi ölü bir cesedi incelemekle meşgul olan insanları gösteren ekrana dikkatini vermeden hemen önce.

Lenora şaşkın şaşkın baktı ikiz kardeşine. Kaçırıldığı sırada kişilik değişikliğine mi uğramıştı? Hiçbir şey hatırlamadığını söylemişti oysa. Alluriana şaşkın bakışlarına karşılık gülümsedi ve devam etti sözlerine.
"Amerikalı Psikiyatrist Elisabeth Kübler Ross'a göre Yasın 5 Evresi vardır. İnkar Etme, Öfke, Pazarlık, Depresyon ve Kabullenme. Yasta değilim ama ona benzer bir şey yaşıyorum. Babamızın All Might olduğunu inkar ettim içten içe. Sonra da ona karşı öfke duydum. Şimdi pazarlık sürecindeyim. Yakında bunu kabullenmem çok yakın olduğu için depresyona gireceğim. Sonra kabullenip hayatıma devam edeceğim. Muhtemelen o adamın hayatımıza girdiği kısımda bu."

Lenora'nın yüzündeki şaşkınlığın yerini saf mutluluk aldığında Alluriana küçük bir gülümseme sundu ikiz kardeşine. Babasını kabullenme aşamasını Yasın 5 Evresi'ne benzettiğini fark etti ve görmezden geldi Lenora. Yediği kekin son parçasını attı ağzına, uzandığı koltuktan zıplayarak kalktı. Kucağına kıvrılmak için yaklaşan kedisini de rahatsız etmiş oldu. "Ben gidiyorum o zaman! Bahsettiğin aşamalardan iki veya üç tanesini atlıyorum. Kek götüreceğim, çiçek alacağım ve söylediklerinin aynısını ona ile- ayh!" Lenora'nın neşeli sözleri yüzüne gelen yastıkla kesiliverdi.

"Yapmana gerek yok." dedi mırıltı gibi çıkan sesiyle Alluriana. Yüzünde alışılmadık derecede çocuksu görünen bir ifade vardı. Yanaklarını şişirmiş somurtuyordu...
"Miseria sessiz olduğu zamanlarda beynini ele geçiren çocuksu bir tarafa sahipsin Riana." Lenora gülümsemesini gizlemeye çalışmadan ikizine sırtını döndü.

Alluriana yavru köpeği Nikolai'yi kucağına aldı. Evde hiçbir şey yapmadan oturmayı severdi. Bu sefer öyle değildi. Tüm bedeni ona hareket etmesini, öylece evde kalmamasını söyledi. Okul kapalı olduğu için evde oturmaktan başka seçeneği de yoktu. Evinin dışında bekleyen polislerinde yararı yoktu. Anıları ya da Miseria olsaydı böyle hissetmeyeceğini biliyordu.

Anılar... öylece kaybolan şeyler değillerdi. Hafıza kaybına sebep olabilecek özgünlük olabilirdi ama Hepimiz Birimiz İçin bu tür özgünlüğe sahip miydi? Alluriana ile yaptığı konuşmanın anılarını silmek iki taraf içinde kayıp değil miydi? Neden? Neden hiçbir şey hatırlayamadı?

"Düşündükçe daha da sinirleniyorum..."

Lenora hastane odasının girişine geldiği zaman güvensizliğinin onu ele geçirdiğini hissetti. Alluriana olmadan geldiği için kendini kötü hissetti. Endişesini, yersiz endişesini, topraklaması için birine ihtiyacı vardı... Hayır! Kötülerle yüzleşirken Alluriana'nın yardımına ihtiyaç duymuyorsa kendi babası ile yüzleşmek içinde ikizine ihtiyaç duymamalıydı.

Hastane odasının kapısını yana iterek açtı, kapıyı çalmayı tamamen unutarak. İçeride Gran Torina ve bir polis memuru vardı. Daha önce birkaç kez gördüğü ile aynı polis memuru. Naomasa Tsukauchi miydi ismi?
Önemli konular hakkında konuşuyorlarmış gibi görünüyorlardı. Lenora kendini rahatsız hissederek kapıdaki yerinde kıpırdandı.

Diğer yandan konuşmalarını çoktan unutan Toshinori parlak bir gülümseme ile kendini ziyarete gelen kızına el salladı, sargılı olmayan elini. "Lenora!" dedi heyecanla.
"Elindekiler ne? Benim için mi getirdin? Alluriana nasıl? Uyandığını duymuştum."

Lenora odanın içine doğru adımlarken gülümsedi. Yolda gelirken aldığı lale buketi, çikolata kutusunu ve kendi elleri ile yaptığı portakallı keki hasta yatağının yanındaki komodine bıraktı. "Ne sevdiğini bilmiyorum ve internette arama yaparak bulmak istemedim. Bana senin söylemeni isterim. Neyse çiçek ve çikolata almanın hasta ziyaretine giderken güzel bir jest olduğunu okumuştum bir yerde. Evde de yaptığım kekten vardı. Nasılsın? Ağrın çok mu kötü?"

Tsukauchi ve Gran Torino, biraz aile zamanı geçirmeleri gerektiğinde hemfikir olarak diğer ikisi fark etmeden odadan sessizce çıktılar. Gittikleri ikili tarafından fark edilmedi bile.

"İyiyim. Sargıları çok abarttılar. Ziyaretin ve getirdiklerin için teşekkür ederim."

"Önceki soruların için... Alluriana iyi. Bildiğine eminim ama anıları sisli olduğu için biraz huysuz. Ah! Ve seni affetmeye hazırlandığını söyledi. Yani olmadığın zamanı telafi etmen için sana engel olmayacağız ya da artık sana kaba davranmayacağız demek oluyor bu."

"Gerçekten mi? Bunu mu söyledi? İstiyor musunuz... Sizin yanınızda olmamı istiyor musunuz?"
Toshinori'nin sesi umut doluydu. Mavi gözleri parladı, oldukça şaşkın görünüyordu. Lenora kıkırdadı. Bir numaralı kahramanın görünüşü ona oldukça komik geliyordu.

"Evet, evet. Tam olarak söylemedi ama kabullenme aşamasına yakın olduğunu söyledi. Bu da aynı anlama geliyor bence. Ayrıca yanımızda olmanın eğlenceli olacağını düşünüyorum!"

─────────────────────────
─────────────────────────

Merhaba!

Evet, bölüm geldi. Uzun zaman sonra geldi ve kısa biliyorum ama geçiş bölümü oldu bu ;-;

Nasılsınız Kahramanlarım ve Kötülerim?

Bölüm hakkında herhangi bir eksik varsa buraya yazın.

Medya, Lenora'nın sesi.

Diğer bölümde görüşmek üzere...

𝒀𝒂𝒓𝜾𝒏𝜾𝒏 𝑰̇𝒌𝒊𝒛𝒍𝒆𝒓𝒊 [𝐵𝑜𝑘𝑢 𝑛𝑜 𝐻𝑒𝑟𝑜 𝐴𝑐𝑎𝑑𝑒𝑚𝑖𝑎]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin