R

1.3K 107 101
                                    

Lisa

Kaçan yaralı geyiği yakalamaya çalışırken yorulmuş ve ağaçların azaldığı bir yerde durmuştum. Büyük bir kule gördüğümde gülümsedim. Bu eski kule tıpkı bir zamanlar okuduğum kitaptaki kuleye benziyordu. Kuleye biraz yaklaştığımda siyahlar içinde, soluk tenli bir kadın gördüm. 

Karşımdaki güzel leydi siyah eteklerini tuttu ve dizlerini kırarak selam verdi. Belli ki soyluydu. Bende aynı nezaketle şapkamı çıkardım ve tek elimde tutarak selam verdim. Siyah ve parlayan gözlerine bakarak düzgün İngiliz aksanımla konuştum;

"Adınız neydi güzel leydi?"

Küçük bir gülümseme gönderdi. Az bildiğim bir dil olan Fransızca konuşuyordu bu güzel leydi. Baştan çıkartıcı ve mükemmel olan Fransız aksanıyla kendini tanıttı;

"Moi je m'appelle Mademoiselle Noir. Et comme vous pouvez le voir; je ne souris, ni ris, ni vis."

"Benim adım Matmazel Siyah. Ve gördüğün gibi; gülümsemiyorum ne kahkaha atıyorum, ne de yaşıyorum."

Et c'est tout ce qu'elle a dit.

Ve tüm söylediği buydu.

Söylediklerini duyar duymaz gözlerim korkuyla açıldı ve şehre doğru koştum. Telaşlı halimle birçok kişiyi etrafıma topladım ve herkese anlattım.

"Az önce çok uzun siyah saçları olan bir leydi gördüm ve sanırım o yaşayan bir ölü!"

Herkes benim gibi çok korkmuştu. Herkes silahlarını ve kılıçlarını alırken bende yayımı aldım ve onlarla beraber kuleye döndüm. 

Geldiğimizde herkes soluk tenli leydiyi görmüştü ve onlarda leydinin söylediklerini tekrar duyduğunda dehşete kapılmıştı. 

"Moi je m'appelle Mademoiselle Noir. Et comme vous pouvez le voir; je ne souris, ni ris, ni vis."

"Benim adım Matmazel Siyah. Ve gördüğün gibi; gülümsemiyorum ne kahkaha atıyorum, ne de yaşıyorum."

Ve onun tüm söylediği buydu. Yine de herkes neler olduğunu anlamıştı. Kendini Matmazel Siyah diye tanıtan bu leydi şüphesiz ki cehennemden gelen bir İblisti. Etrafımdan gelen komutlarla üzerimdeki kazağın bir parçasını yırttım ve okumun ucuna bağladım bir kibrit yardımı ile kumaş parçasını yakıp oku yayıma taktım ve İblis'in siyah saçlarına doğrulttum.

Hiç ıskalamadığım gibi bunu da ıskalamadım ve İblis'in siyah saçlarını tutuşturdum.  Ateş yavaş yavaş onu da yakacaktı.

Yazardan

Yaktıkları leydi bir İblis değil sadece yalnız bir ruhtu. Tıpkı bir zamanlar okudukları kitaptaki gibi. Saçları yanarken hala avcısının onu kurtarmasını bekliyordu. Ve leydi son kez dedi ki;

"Moi je m'appelle Mademoiselle Noir. Et comme vous pouvez le voir; je ne souris, ni ris, ni vis."

"Benim adım Matmazel Siyah. Ve gördüğün gibi; gülümsemiyorum ne kahkaha atıyorum, ne de yaşıyorum."

Et c'est tout ce qu'elle a dit.

Ve tüm söylediği buydu.

İnsanlar onu kötü ve şeytani olarak gördüler çünkü onunla aynı dili konuşmuyorlardı. Bizden farklı olanı yanlış anlar ve kötüleriz.

Kötülediğimiz şey masum ve güzel olsa bile bunu öğrenmek istemeyiz. Mademoiselle Noir kalbi kırık bir kadındı. Tek yaptığı kendini biraz bile olsa ifade etmeye çalışmaktı. Kendisi ruhu gibi siyaha bürünmüştü. Teni soluktu ve hasta görünüyordu. İçten içe yardım istiyordu.

İnsanlar onun bu halini anlamak istemediler. Aynı dili konuşmadıkları için gerçekte ne söylediğini anlamadılar. Görüntüsünden ötürü söylediklerini şeytani olan şeylerle bağdaştırdılar.

Ona iblis dediler ve onu tıpkı cadıları yaktıkları gibi yaktılar. Kadın ise ölüm onun için gelirken bile onu kurtaracak avcısının gelmesini bekliyordu.

Son bir umut ile sözlerini söyledi ama insanlar asla anlamadı. Sonunda ise yandı ve öldü.

Rapunzel'in hikayesi bu dönemdeydi. Rapunzeli sadece bir peri masalı olarak görüp güzel olduğunu düşündüler ama sonra gerçek hayatta gerçekten bir Rapunzel ile karşılaştıklarında onu bir canavar olarak gördüler. Peri masalında bunun tatlı ve masum olduğunu düşünmüşlerdi. İnsanlar farklı olan şeyleri sevmez ve yok etmek isterler.

Sarı saçları olan çekici bir Rapunzel yerine kalbi kırılmış ve siyaha bürünmüş bir Rapunzel gördüklerinde yaptıkları gibi.

Son...

Mademoiselle Noir /JenLisa (G!P)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin