Mademoiselle Noir /JenLisa (G!P)

D

The Show'u izleyemeyenler bana ulaşsın yemek tarifi linki vericem

Lisa

Öğleye doğru kasabadan ayrıldım ve Matmazel Siyah'ı gördüğüm yere gittim. Etrafıma bakındığımda onu görememiştim. Kulenin merdivenlerine baktığımda oradaydı.

Elinde bir kitap ile oturuyor ve meraklı bakışlarını satırlarda gezdiriyordu.

"Leydim?"

Kafasını kitaptan kaldırıp bana baktı. Yine kırmızı olan dudaklarına bir gülümseme oluştu.

"Gel."

Yanına doğru adımlayıp yanındaki basamaklara oturdum.

"Kitap okur musun?"

"Pek sayılmaz leydim."

Yakınlığımızı umursamadan bana döndü.

"Erkeklerden hoşlanır mısın?"

Ne sorduğunu anlamıştım.

"Pek sayılmaz leydim. Ya siz?"

Kitabına dönüp kaldığı yeri açtı.

"İnsan olan herkesi severim. Fransızca biliyor musun?"

Kafamı salladım.

"Biraz biliyorum leydim."

"Bir gün eski bir kulede yaşayan aşıklar varmış. Adam bir gün ölür ve kadını yalnız bırakır. Siyahlar içinde yaşayan kadın artık yaşamıyordu. Yaşar mı sanıyorsun? Her nefes alan. Kadının tekrarladığı tek şey aşkıymış. Aşkına güvenir ve kendini ona adarmış. Onu gören insanlar onun bir Şeytan olduğunu sanar. Fakat kadın bir Şeytan değildir. Sadece aşkını tekrarlamaktan yorulmuş yalnız bir ruhtur."

Okuduğu kitabı bana özet geçmişti. Gerçekten güzel bir kitaba benziyordu, tıpkı kendi gibi.

"Beğendin mi?"

"Evet leydim. Oldukça anlamlı bir kitap."

Elindeki siyah eldivenlerden birini çıkarıp kahverengi saçlarıma daldırdı.

"Neden dokunmuyorsun bana?"

"Eğer dileğiniz buysa önce evlenmemiz gerek leydim."

Gülümseyip elini saçlarımdan çekti ve siyahlar içindeki eldivenini geri taktı.

"Adın ne?"

"Lalisa leydim. Fakat herkes Lisa der."

"Aşk neden günah olsun Lalisa?"

"Kurallar leydim."

Ayağa kalkıp küçük adımlarla merdivenden indiğinde onu takip ettim. Siyah gözleri gözlerimdeyken konuştu;

"Ben ki güzel Şeytan'ın asil ve kusursuz kanatlarıyım. Siz ise saf ve masum (!) olan Melek'in başındaki Hale misiniz?"

"Şeytan'ın lanetlediği herşey günahtır leydim."

"Bize aşkı gösterdi. Fakat biz baştan çıkarma olarak anladık. Bize güzelliği gösterdi, tek takıntımız güzellik oldu. Hayatlarımıza bir anlam katmak için uğraştı ve güzeller güzeli cennetten kovuldu. Ve ona ceza olarak Şeytan mı diyoruz?"

Yerimden kıpırdamadan onu dinliyordum. Eldivenlerini çıkartıp yere attı ve bana yaklaştı. Sol elini bana uzatıp konuştu;

"Elimi tut melek. Rüzgâr saçlarınızın arasına karışırken yaprakların arasında dans edelim günah işleyerek."

Sıcak elini kavrayıp onu kendime çektim. Siyah gözleri artık daha siyahtı. İnce belini kavradığımda ise günah işlemek ilk defa bu kadar iyi hissettirmişti.

Narin elleri omuzlarımı kavrarken boynundaki yerimi almıştım. Temiz ve güzel kokan kokusu tüm düşüncelerimi kaçırmıştı.

Cehennemde gitmek hiç bu kadar cazip olmamıştı.