s e v e n

518 44 18
                                    

"Ne oldu sana sarışınım?"

Ayşegül karton bardaktaki çayını elinde sıkıntıyla döndürürken derin bir nefes alıp verdi.

Fatma'nın "sarışınım" demesi ona Can'ı hatırlattı. Tabii o "sarışın" diyordu sadece.
Ondan önce de Ayşegül'e böyle seslenen çok olmuştu ama duydukça istemsiz aklına o geliyordu.

"Hiç."

Fatma gözlerini devirdi.
"Anlamamak için salak olmak lazım."

"Ozan'la bozuştuk biraz."
"Daha dün birlikte unlandığınız Ozan?"

Ayşegül sinirle Fatma'ya döndü.
"Başka Ozan mı var hayatımızda Fatma?"

Fatma dudağını bükerek cevap verdi.
"Valla olsa iyi olurdu, onu da bana yapardık."

Ayşegül Fatma'nın omzuna sertçe vurdu.
"Yuh yuh! Hem Hilmi neyine yetmiyor senin?"

"Hilmi mi?" Ayşegül Fatma'nın sahte şaşırışlarına alışkındı.
"Hilmi de kim? Yok ben tanımıyorum öyle biri!"

"Aynen Fatma, aynen."

   ...

Akşam eve geldiğinde çantasını ve montunu odasına bırakıp mutfağa girdi.
Tezgahında dünden kalan birkaç kurabiyeyi alıp salona geçti.

Telefonundan gelen sesle odasına dönüp telefonunu aldı.

Naber sarışın?

İyi diyelim Can.
Senden?

Hayırdır ne oldu?

Aynı.

Hm.
Ben de aynı.

Soracağım soracağım
unutuyorum.
Senin sarışından
naber?

Benim sarışın mı?

Geçen bahsetmiştin ya.

Anladım da,
nereden benim
oluyor?

Kız hakkında güneş
gibi parlıyor dedin.
E yok mu bir şey aranızda?

Yok.

Ben her şeyi uzun
uzun anlatayım, sen
yok diye geçiştir.

Ayıp oluyor Can.

Off, ne diyeyim şimdi
sarışın?
Aşkımdan ölüyorum falan mı?

Neden olmasın?

Olmasın.

Birini sevmek sana
korkutucu mu geliyor?

Onu sevmek bana
korkutucu geliyor.

Neden? Ne özelliği var?

Çok güzel bir gülümsemesi
var. Onu soldurmak hakkım
değil.

Soldurmazsın ki.
Sen çok incesin.

ozay | highHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin