"Hayrolsun?"
"Hayrolsun mu?"Ayşegül içinden "odun" dediyse de dışarıya göstermemeye çalıştı.
"Biraz konuşmak istiyorum. Mümkün mü?"
Ozan tam konuşacakken köpeği Magnus içerden onlara doğru koştu.
Ayşegül korkup kapıdan uzaklaştığında Ozan köpeğini sakinleştirip ona getirdiği topu evin içine attı ve onu uzaklaştırdı."Korkmana gerek yok. Bana geliyordu, yeni insanlara pek yaklaşmaz."
Ayşegül anlayışla kafasını salladı fakat hala Ozan'dan bir cevap bekliyordu.
Ozan bunu fark ettiğinde kapıyı tamamen açıp eliyle içeriyi işaret etti kibarca.Ayşegül Ozan'ın evini gözleriyle çaktırmadan süzdü.
Evdeki bütün eşyalar mat renklerdeydi, bu eve bir karizma katmıştı.
Duvarlardaki mat gri-maviye çalan renkse içeriyi ferah kılıyordu."Etraf dağınık kusura bakma."
Ayşegül beklediğinden daha toplu olan eve dağınık denilmesine şaşırarak tekli koltuğa oturdu.
"Çatkapı geldim, kusur bana ait."Ozan da çaprazında ama yakınında bulunan koltuğa oturdu.
"Ne konuşmak istiyordun?"Ayşegül derin bir nefes aldı. Buraya gelmeyi aniden kafasına koymuştu, ne diyeceğini düşünmemişti.
Sadece Ozan gibi naif birini kırmak istemiyordu, onu mutlu etme düşüncesine ona verilmiş bir görev gibiymişcesine tutunmuştu.
"Ah pardon, aç mısın? Bir şeyler yiyelim mi?"
Ayşegül aldığı derin nefesi rahatlarcasına verdi.
Ozan'ın aniden aklına gelen misafirperverliği ona zaman kazandırmıştı."Sen açsan ye, ben değilim. Beklerim."
Ozan ayağa kalkıp salonuyla arasında pencere olan mutfağına yürüdü.
Kapalı olan pencereyi Ayşegül'le konuşmaya devam edebilmek için açtı.
"Saat daha erken, yememişsindir bir şey. Hem yediysen de bir çay içersin. Olmaz mı?"
Ayşegül gülümsedi.
"Olur, açık içerim.""O bir çay istemişti, trenin içinde,
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde.
ben yalnız kalmıştım, senin içinde.
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin."Ayşegül, çay koyarken sessizce şiir mırıldanan Ozan'a bakakalmıştı.
Ama Ozan sanki aklına takılan bir şarkıyı mırıldanmış gibi normal davranıyordu.
Demek ki bu onun için rutin bir şey diye düşündü Ayşegül.
Kaç kişi kahvaltı hazırlarken şiir mırıldanırdı ki bu dünyada?
Kaç kişinin kafasında şiirler dolaşırdı?Yavaşça mutfağın kapısına ilerleyen Ayşegül, ona katılmak istedi ve dudaklarından aklına ilk gelen sözler döküldü.
"Seni çay içerken izlemek, seni çay doldururken, seni demlerken çayı, kimseler inanmasa da düpedüz sevap."
Ozan bakışlarını şaşkınlıkla ona çevirdiğinde kapının pervazına yaslanarak gülümsedi.
"Alper Gencer."
Ozan'ın da dudakları kıvrılmıştı. Demliği ocağa koyup buzdolabına döndü.
Ayşegül içeri girip tezgaha bakındı.
"Yardım edilecek bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ozay | high
Teen Fictiona: neden beni sadece sarhoşken arıyorsun? o: çünkü duygularımı sadece sarhoşken gösterebiliyorum.