Küçükken babamin beni korumaya calistigi uç şey vardi
Her sokağa ciktigimda yan sokakta beni bekleyen katil
Hirsiz , kötü insan, kacak ve
Şekerler
Peki ya simdi
Simdi ne değişmişti !
Çoktan arabaya binmistik ve ben koseye sinmis etrafi incelemek yerine gozlerimi bileklerime kaydirmiştim parmaklarimla bileklerimi ovalamaya başlamamla birlikte parmaklarim yanmaya baslamisti.
Babamin sertçe tutup hirpaladigi , nefret saçan savuruslari gözlerimin önünden bir film sahnesi gibi geçmeye ve parmaklarimin yandigi gibi gözleriminde yandiğini hissettim.
Her ne kadar yaptiklarini hatirlarken içimde nefret ve hüzün karisimi hisler beni sarsada bir tarafim bunlari hiçe sayip beni hep korumaya calisan adamı, babami ozluyordu. Ben bunlari ne zaman dusunsem hep koca bir siyahlikta yavaş yavaş kayboluyordum. Surekli kacmaya calisiyordum bu düşüncelerden. Ama ne zaman kaçsam düşüncelerim bir duvar oluyor ve benim dört tarafimi çevreliyordu ve suanda da bu oluyordu. Beynimi daha fazla yormasina izin vermek istemiyordum. Bu yüzden hic istemesemde kafami kaldirip etrafi izlemeye basladim. Gözlerim önünden hizla geçmeye devam eden nesneleri, evleri, agaclari ve diger hiçbirşeyi ayirt edemez hale geldiğinde yavaşca kapandi.
''Hey Beria uyan artik!'' gözlerimi aralarken annemin beni durtuklemesiyle doğrulmaya caliştim .
'' acele et bagajdan bavulunu al beni takip et '' annemin sinirli sesi benimde sinirlenmeme neden olmustu ama bir o kadar da kendime gelmemi saglamisti. Uykunun vucuduma vermiş olduğu agirlikla annemin dediğini yapmak için arabadan bir kaplumbağa gibi cikmaya calistim. Etrafi inceleme istegiyle dolmuştu birden içim. Ama eğer bunu yaparsam annem biraz daha sinirlenir ve biraz daha fazla bagirirdi. O yüzden bagajdan bavulu aldigim gibi arabanın yanindan uzaklastim. Eve dogru yururken bir elim bavulumu tutarken diğer elimi saclarimin arasından geçirip agzima girmesine ramak kalmis dalgali tutamlari geriye doğru attim. Kafami kaldirip artik yasayacagim eve bakmaya basladim. Baya hostu ve sadece Moray teyzemin yaşamasına rağmen büyük ve gorkemliydi. Birden kapinin acilmasiyla tüm dikkatim kapiya yönelmişti. Beyaz atleti turkuaz sortu ve o her teli kızıl rengini muhteşem tasiyan saclariyla tam karsimizda Moray teyzem duruyordu istemsizce gulumsedigimi farkettim. Moray teyzem anneme gore daha rahat daha sevecen bir kişiliğe sahipti. İkisi çok zitti. Bir miknatisin arti ve eksi yükleri gibilerdi. Bunun ikiside farkindaydi. O an sanki annem düşündüklerimi duymuş gibi bana baktigini hissettim. Hic kafami cevirmeden Moray teyzeme doğru koşmaya basladim. Bunu anlamis olacakki kollarini bir ahtapot gibi acti. Kolllarimi bir hışımla boynuna doladim bana karsilik olarak oda kollarini belime doladi. Onu ozledigimi o an anlamistim. Boynuna doladigim kollarimi gevşeterek yüzünün görüş alanima girmesini sagladim. Öyle gülümsüyordu ki tüm dişleri ortadaydi.
''Bebegim hoşgeldin! Tanrim ne kadar da buyumussun. Seninle neler yapacagimizi bir bilsen'' dedi ve benim bir şey dememe izin vermeden bir eline bavulumu bir elinede kolumu alarak beni içeriye sürüklemeye başladı. Annem ise bizi sessizce izlemiş ayni sekilde sessizce içeri girmisti. İçeri girmemle agziminda acilmasi da ayni anda olmuştu. Moray tarzi her yerde kendini belli ediyordu. Moray teyzemin tarzi hem degisik ve bu degisklik bir o kadar da hostu ben etrafi izlemeye dalmisken birden Moray teyzemin kolumdan tutup beni cekistirmesiyle kafami ona doğru çevirdim.
''Odani görmeye ne dersin hadi cikalim!'' küçük bir çocugun heyecani dolmuştu içine bu beni de heyecanlandirmisti. Ona ayak uydurarak hizlica merdivenlerden cikmaya basladim. Bu arada annem sanki evi biliyormus gibi bir odaya girdi sanki buraya daha onceden gelmis Moray teyzemle gorusmus gibi. Sonunda merdivenler bitmis ve merdivenin karsisinda bir odanin önünde benden once çıkan teyzem duruyordu. Benim gelmemle birlikte odanin kapisini acti ve beni içeriye itti. Odayı su andan itibaren benim olan odayı görünce buyulenmistim. Siyahin ve morun hakim olduğu odada beyaz olan tek sey yatakti. Mor yatak örtüsü, giyinme odasi ve muhteşem perdeler.
''Tanrim burasi cennet gibi'' diye mirildandim. Bütün bu güzelliklere arkami donup teyzeme baktigimda oda carpik bir gulumsemeyle bana bakıyordu.
''Hadi bavuluna bakalim '' diyerek bavulumu kaldirip yatagin ustune birakti. Surgusunu açarak tüm kiyafetlerime göz gezdirmeye başladı. Hayatında hic kiyafet gormemis gibi bakıyordu ya da benim kiyafetlerim gibisini görmemiş. Bana dönerek ciddi olamassin dercesine bir bakis atti. '' Beria! Kiyafetlerin tam bir katliam, sadece pantolon ve tisortlerden olusuyor'' Gerçi istesemde elbise ve sort tarzi şeyler giyemezdim çünkü annem oyle seyler giymeme izin vermiyordu. Fazla kuralci ve fazla baskici bir annem olduğunu bir kez daha hatirlamis olmuştum ki teyzemin bavulumu camdan atmasıyla neye ugradigimi sasirdim.
''Moray teyze ne yapıyorsun!?!''
'' Bunların hepsi cop Beria. Tanrim bunlari alirken ne dusunuyordun'' dedi ve ben yerdeki kiyafetlerime bakarken odadan cikti. Tam onun peşinden gidecekten disardan bir bagiris sesi duydum. Yine cama yoneldim ve gördüğüm şeyle kalakaldim.