"2-0."
Kazanmanın vermiş olduğu mutlulukla beş kişi,maçın yıldızı olan çocuğun üzerine doğru gelirken çocuk ürkerek geri adım atmıştı.Bundan kaçamayacağını bildiği için kendisinden kalıplı arkadaşlarının altında can çekişmeyi göze alarak gözlerini kapadı.Takım arkadaşları tarafından bir köpekmiş gibi sevilirken maç boyu bir halta yaramayan çocuk,arkadaşının başarısı ile övünmeye başladı.
"Bir tane bile gol atamadınız.Top ayağınıza değdi mi?"Pişkin pişkin sırıtan çocuk karşı takımdan daha berbat haldeydi ama yıldız oyuncu buna aldırış etmeden kendini çimlere doğru attı.Kısa bir maçtı,gerçek maçlardaki gibi bir uzunluğa sahip değildi.Takımının iki golünü de kendisi atmıştı ve fazlasıyla yorulmuştu.Alnı boncuk boncuk ter olmuş,güneşin parlaklığı da gözlerini kamaştırıyordu.Derin derin nefesler alıp kendini sakinleştirmeye çalışırken takım kaptanı oğlanın yanına geldi.
"Yatmaya devam mı edeceksin?"
"Yoruldum."Nefes nefese kalan genç soluğunu düzene sokamadan çitlerin arkasından seslenen kıza baktı.
"Ten,seni bekliyoruz."Şansına küfreden çocuk ona elini uzatan kaptanın elini tutup olduğu yerden kalktı.
"Gitmem gerek."Kaptana veda edip soyunma odasına dönmeden önce kıza bağırdı."Duş alıp geleceğim on dakikaya."Kız iç çekip yoluna devam ederken Ten de duş almak için soyunma odasına gitti.Üzerindeki terli formaları çıkartıp boş olmanın verdiği rahatlıkla kendini hemen bir kabinin içine attı.Üzeri leke olan formalar yerde kıvranırken Ten ise kendini sıcak suya bırakmıştı.Keyif çıkarmak istese de kızların ona kızacağını bildiği için hemen sudan çıktı.Saçlarını şampuanlamadan beline bir havlu bağladı ve ıslak saçlarıyla giyinmeye gitti.Üzerinden özensizce çıkardığı ve dolaba tıktığı giysileri geri giydikten sonra ise futbol kulübünden çıktı ve koşar adımlarla tiyatro salonuna doğru yol aldı.
"Yine geç kaldın."İki güzel kız çoktan sahnenin ışığını yakmış ve karşılıklı bir şekilde otururken Ten ise özür dileyen bakışlarla onlara baktı.
"Maçtan geliyorum."Maçtan geldiği her yönden belli olan genç saçlarından akan damlalara aldırış etmeden kızların yanına gitti büyük kapıyı kapatarak.Onlar gibi bağdaş kurup otururken gözlüklü olan kız konuştu.
"Neden aynı anda iki kulüpte yer almak zorundasın ki?Birini seçersen kendini daha iyi odaklamaz mısın?"Kızın dediğine hak vermiş olsa bile karşı çıkmadan da duramamıştı.
"Burada yaptığımız hiçbir şey yok."
"Çünkü sadece üç kişiyiz."Gözlüklünün aksine kızıl saçlı hayıflanırken Ten de gülümsemişti.Üniversite üçüncü sınıf öğrencisiydi ve hem futbol kulübünde hem de tiyatro kulübünde yer alıyordu.Futbolda başarılıydı,ülke çapında maçlara çıkıyorlardı üniversiteler arası ama aynı şey tiyatro kulübü için geçerli değildi.
Oldukça küçük ve beş katlı bir fakülteydi okuduğu okul.İçerisinde birbirinden alakasız bölümler vardı,her katta farklı bölümler yer alırdı.Kısacası fazla öğrenci yoktu çünkü tercih edilen bir üniversite değildi.Bu yüzden tiyatro kulübünde sadece üç kişi yer alıyordu.Hatta çoğu kişi tiyatro kulübünün var olduğunu bile bilmiyordu.Kızıl saçlının özel isteğiydi bu kulübü açtırmak.Kendisi resim öğretmenliği okuyordu,bölümünün başkanı da akrabası olunca üç kişiyle açtırmıştı kulübü."Kulüp için birilerini bulsak fena olmaz."Gözlüklü kıza diğeri de hak verirken Ten yine fikrini söylemekten geri kalmamıştı.
"Kimse bu kulübe kaydolmak istemiyor."
"Neden?İnsanlar neden tiyatroyu sevmez?"
"Sinemaya gittikleri için olabilir."Ten çocukluk arkadaşı olan gözlüklü kıza bilmiş bir edayla yanıt verince kafasına çok da sert olmayan bir tokat yemişti.
"Böyle bir zihniyete sahip biri varken çok normal insanların neden tiyatroyu sevmediği.''Ten kızlara göz devirmekle yetinmişti.Haklıydı ve bunu onlar da biliyordu.Sadece üç kişi için boşuna elektrik harcıyorlardı burada.
"Kulüp başkanı ben olduğum için herkese bir görev veriyorum.Bir hafta içerisinde en az bir kişi bulacaksınız kulübe kaydettirmeye."Kızıl saçlı liderlik rolünü üstlenirken Ten kaşlarını çattı.
"Ciddi misin?"
"Evet.Eğer bulamazsanız diğer kulüplerin temizlik işlerini yaparsınız."
"Zaten futbol kulübününkini ben yapıyorum."
"O zaman yapmaman için birini getir buraya."
Ten ve kızıl saçlı kendi aralarında atışırken ikisi de üçüncü bir kişinin varlığını teyit etmek için gözlüklü kıza döndü.İlk kız arkadaşına sonra da Ten'e baktı gözlüklü.Ardından çekingen bir tavırla konuştu."Hiç kimse gelmek istemeyecek buraya."Çocukluk arkadaşının dediğini duyan Ten tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi.
"Hey!Topu fırlatsana."Ten'in bir başka kulübü de bitip güneşin batışına yakın eve giderken üniversitenin arka tarafında bulunan sahada kaleye doğru top atamayan birini gördü.Kaleye doğru aldığı topun açısı kaleden sapıp kendisine doğru gelirken topu tuttu ve karşısındaki çocuğa fırlattı.
"Tek başına mı oynuyorsun?"Çocuk topu alıp ayağına uygun bir pozisyona yerleştirirken Ten'in sorusu ile kaleyi işaret etti.
"Hayır,kalede biri var."Boş olan kaleye bakıp ufak bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve Ten çocuğun yanına doğru ilerledi.
"Ayağında sivri uçlu bot varken topa mı vuruyorsun cidden?"Çocuğun yanına ilerlerken üzerindeki siyah paltodan ayağındaki parlak deri botlara kadar incelemiş ve kendini alakadar etmeyen bir tavırla konuşmuştu.
"Nesin sen futbolcu falan mı?"Karşısındaki çocuğu küçümser gibi bir havaya sahip olan Ten'e karşılık da çoktan gecikmemişti.Ama Ten bu duyduğu ile şımarık bir şekilde gülümsedi.
"Evet okul takımındayım ve biraz bilgiye sahipsen ülke çapında maçlara çıktığımızı bilirsin."Kendini övmeyi sevmeyen çocuk en azından kulüpteki en çok gole sahip olan kişi olduğunu söylememişti.
"Kaleye geç o zaman."Ten'in dediği ile ilgilenmeyen oğlan kaleye geçmesi için öncelik tanıdı karşısındakine.
"Kaleci değilim."
"Berbat oynuyorum top kaleye yaklaşmayacak bile."Çocuğun verdiği yanıt hoşuna giderken ikiletmeden dediği gibi kaleye geçti.
Belki yirmi dakika belki otuz dakika,ne zamandır ayakta dikildiğini ve hiçbir harekette bulunmadığının farkına varan gencin artık bedeni uyuşmuştu hareketsizlikten.
Kahverengi saçlı oğlan topu bir kere bile olsun kaleye isabet ettirememişti hatta yakınından bile geçirememişti.Ten artık boşuna dikildiğinin kanısına varırken alanını terk edip kale direğinin yanına gitti.Direğe başını yaslarken de huysuz bir çocuk gibi konuşmayı ihmal etmemişti."Ne zamana kadar daha burada dikileceğim?"Karşısındaki yanıt vermek yerine çimlere yerleştirdiği topa kalan son gücüyle öyle sert vurdu ki top,Ten'in başını yasladığı direğe çarpıp pekte sağlam olmayan paslı direğin titremesine sebep oldu.Ten neye uğradığını şaşırır bir şekilde direkten uzaklaşıp oğlana baktı."Bilerek yaptın."
"Şansa bak oysaki hedefim filenin içiydi."Bu sefer pişkin bir şekilde gülümseyen kendisi değilken Ten bozulup bunu belli etmemek için konuyu değiştirdi.
"Gelişmek istersen kulübe yazılabilirsin.Sıfırdan başlayanlar için eğitim veriyorlar."Elinde kalan malı satmaya çalışan bir esnaf ayağıyla çocuğun yanına geldi.
"Sıfırdan eğitim almam gerektiğini düşündüren şey ne?"Çocuk ise kendisinden birkaç santim kısa olan çocuğun altında kalmamak için büyükleniyordu.
"Berbat atış yapıyor olman?"Ten çocuğun havasını çok çabuk söndürmüştü fakat bu onun umurunda değildi.Kenara fırlattığı çantasını alıp kolunun altına yerleştirdiği topla sahadan uzaklaşırken konuştu.
"Gidebilirsin işim bitti."Arkasına bakmadan yoluna giderken Ten sinirle bağırdı.
"Rica ederim."Adam hiç oralı olmadan sahadan uzaklaşırken Ten kendi kendine söylendi."Kendini beğenmiş herif."
