''Demek takımın yıldızıyla oynuyorum.Çok sonra haberim oldu.''Ten Taeyong'un dediği ile içten içe övünürken karşısındakinin yeteneğini de görmezden gelememişti.
''Tecrübelisin değil mi?''
''Neyde?''
''Futbolda.''Ten ve Taeyong her zamanki gibi sahanın içinde,çimlerin üzerinde,hafif esintili bir havada,güneşin batışını tamamladığı saatlerde yan yana otururlarken ve her bir kelimelerini birbirlerine bakarak konuşurlarken Taeyong bakışlarını kaçıran ilk kişi olmuştu.
''Anlayabiliyor musun?''Sesi her zamankinin aksine daha duygulu çıkarken Ten başını salladı.
''Evet,tüm gücünle topa vurmadığını anlayabiliyorum.''Taeyong Ten'in dediği ile usulca başını aşağı yukarı hareket ettirirken Ten karşısındakinin üzerine çöken kasveti hissetmişti.''Yanlış bir şey mi söyledim?''
Oldukça masum çıkan ses tonuna karşılık oldukça ciddi bir ses işitti kulakları.''Top oynayamam.''Taeyong kendinden emin bir şekilde Ten'e baktı.
''Şu an oynuyoruz ama.''
''Bu oynamak değil,sadece kendimi avutmak.''
''Neden top oynayamazsın?''
''Başka bir şehirden geldim.Orada çok iyi futbol oynardım,sakatlandım.''
''Anladım.''Ten fazla uzun olmayan tırnaklarıyla dizlerine daireler çizerken Taeyong büyük bir hayal kırıklığı ile konuştu.
''Bu yüzden daha geri dönemem.Bacaklarım pek bir işe yaramıyor artık.''Karşısındakinin bu denli kesin konuşması onu rahatsız ediyordu ama bunu belli etmeden tırnaklarını dizlerine daha fazla batırdı.
''Her gün ve her gün aynı şeyi yapıp duruyorsun ama.''Taeyong da Ten'in ne demek istediğini anlıyordu.Her gün ve her gün atış çalışması yapmak hiçbir yararına değildi.En azından ilk başlarda böyle düşünüyordu ama düşüncesini değiştiren bir şey olmuştu.
''Sen zevk alıyorsun değil mi benimle oynamaktan?''Kollarını kendine doğru çektiği dizlerine yaslarken başını da Ten'e doğru eğmişti Ten'i deli edecek gülüşüyle.
''Ne demek istiyorsun?''Karşısındakinin bir anda pozisyon değiştirip ona böyle yaklaşması sesinin titrek çıkmamasına engel olmamıştı.Kendine küfür etti bu denli kolay etki altında kaldığı için.
''Her gün ve her gün bir daha asla futbol oynamayacağımı bilmeme rağmen antrenman yapıyorum çünkü sen mutlu oluyorsun,değil mi?''Taeyong ne söylemek istediğini çoktan anlamış ama anlamamış ayağına yatan Ten'e uzun uzun açıklama yaptı.Hoşuna gidiyordu karşısındakini bir anda tökezletmek.
''Aynı giden hayatımda tek farklı olan şey sensin.''Ten kendini toparlayıp algısını değiştirmek için başını başka taraflara çekerken Taeyong da ondan uzaklaşıp sırtını çitlere dayadı.
''Bunu bir kere daha söylemiştin.''
''Yarın tekrar maçımı izlemeye gelir misin?''Ten başını geriye doğru atınca adem elması fazlasıyla belli olan çocuğa baktı.Gözleri bile sıradan olan şeylerin onda bu denli mükemmel duracağına inanamazken konuşmasıyla birlikte nasıl hareket ettiğini izledi.
''Bugün gollerini bana armağan ettin yarın ne yapıyorsun?''Aralarındaki bu söyleşiler hoşuna gidiyordu ikisinin de.Yaptıkları tek şey günün belli bir saatinde top oynayıp sohbet etmekti ama ikisine de tüm gün yaşadıklarından daha fazla zevk ve heyecan veriyordu bu bir iki saat.
''Belki de yarın senin sırandır?''
''Benim sıram mı?''
''Attığım gollerin karşılığını vermen gerekmez mi?''Ten Taeyong'un boğazında kalan bakışlarını çekip dudaklarını diliyle ıslatmışken Taeyong lafı başka bir yere çekmişti.
''Her gün maçın mı var?''Ten duyduğu soru ile birlikte cevap verdi bıkkınlıkla.
''Evet.''
''Tekrar geleceğim.''
''Gel-''Ten dünkü maçtaki gibi ilk yarı bitiminde onu izlemeye gelen Taeyong'un yanına koşmuş ve ilk yarıda yine aynı şekilde iki gol atmıştı.Taeyong'un sözünü yerine getireceğini bildiği halde içindeki heyecan yerinde durmazken daha ağzından tek bir hece çıkmasıyla susmak zorunda kalmıştı Taeyong'un lafa girmesiyle.
''Gidiyorum.''Bazen karşısındakinin bu denli umursamaz davranması onu sinirlendirse de şimdi uysal bir kedi gibi mırıldanmıştı.
''Neden?''
''Sıkıcı.Dünden hiçbir farkı yok.''Ellerini pantolonun cebine atıp onu gerisinde bırakan çocuğa baktı.Sinirlenmişti takındığı bu tavra ama mutlu da olmuştu dünden bir farkı yok deyişiyle.
''Taeyong bunu fark eden tek kişisin.''Taeyong'un bunu söylemesi içinde bir şeyler uyandırırken Taeyong anlamayan gözlerle ona baktı durup.
''Ne?''
Taeyong'a beklemesi gerektiğini söyleyip takım arkadaşlarının yanına döndü.Sinirini dışarıya salıp kendini rahatlamaya bıraktı.İlk defa birinin fark etmesinin verdiği heyecanla kendinden büyük olan takım kaptanının yanına koştu.''Oyunu bırakıyorum.''Gülerek söylediği için takımdaki herkes ona şok içerisinde baksa da bunu engelleyememişti.
''Sen deli misin?Sen olmadan ne yapacağız?''Kaptan her zamanki gibi gerginliğini belli ederken Ten'in gözlerindeki kararlılığı görünce kendini frenledi ve devam etti.''Bunun sorumluluğunu alıyor musun gerçekten?Sorumsuzca davranıyorsun.''Kaptan ruh halini oldukça iyi belli etse de Ten aldırış etmedi.Nasıl olsa anlık bir hayat yaşıyordu.
''Özür dilerim ama kazanacaksınız,güvenin bana.''İçinden gelmeyen ama kurma zorunluluğu olan cümleleri kaptanına söylerken arkadaşlarından biri lafa atladı.
''Ten saçmalamayı keser misin?''Takım arkadaşları karşı çıkarken Ten umursamayıp onları geride bıraktı ve sahanın dışına çıkıp onu bekleyen çocuğun elini tuttu bir hamlede.Arkasından edilen küfürleri duyabiliyordu ama ne önemi vardı?Günlerdir aynı ilerleyen döngüde birinin bir şey fark etmesi onu bu bataklıktan çıkarabilecek bir ipucu olabilirdi.Taeyong'un sımsıkı tuttuğu eliyle koşuşturmaya başladı üzerinde forması ile.Nereye gittiğini bilmeden sadece yüzündeki sırıtış ile koştular.
Yeteri kadar sahadan uzaklaştığını düşünerek Taeyong'un bırakmak istemediği elini bıraktı.Kampüsün arka bahçesine doğru gelmişlerdi.Taeyong karşısındakinin deli gibi akan duygularına karşılık soğukkanlılıkla konuştu.''Ne yapmak istediğini anlamadım.''Anlamayan biri için oldukça sakin yaklaşan çocuğa baktı gözleri ışıl ışıl parlarken.
''Kırdım.''Gülerek söylediğinde neden bu kadar mutlu olduğunu anlayamamıştı.
''Neyi?''
''Döngüyü.''
''Ne?''
''Yarın yine aynısı yaşanacak zaten önemli değil,unutacaklar.''
''Ben anlamıyorum.''Taeyong söyledikleriyle farklı şeyler düşünüyordu ve Ten de bunu hissedebiliyordu.Belki de hissettiği için takılı kaldığı döngüyü ona açıklama gereği duymuştu.
''Her şey dünküyle aynı gitti değil mi?Golü atmamım dakikası,düdüğün ötme anı...Her şey aynıydı,sen de dedin.''
''Evet.''Yaptığı açıklamayı anında kapan çocuğa baktı onun hakkında ne düşüneceğini umursamadan.
''Çünkü hayatımın son iki haftası her gün aynı şeyleri yaşayıp duruyorum.Seninle tanıştığımdan beri.''Son kelimeleri içinde gizli bir mesaj barındırırken Taeyong da bunu anlamıştı.
''Benimle tanıştığından beri.''
Ten sevdiği kıza açılan bir erkek gibi hissederken Taeyong'un onu yanlış anlamasından da korkuyordu.Garip bir şekilde güveniyordu karşısındakine ama içinde korkular da barındırmıyor değildi.Yine de Taeyong'un sakinliği onun rahatlamasını sağlıyordu.''Sadece seninle yaşadığım anlar farklı.Senin dışındaki her hikayem aynı ilerliyor.Bana deli gözüyle bakman-''
''Biliyorum.''Ten pratiğini yaptığı cümleleri yarıda kesen Taeyong'a baktı.
''Neyi biliyorsun?''
''Bunu daha önce söylemeni bekliyordum.''
![](https://img.wattpad.com/cover/257938796-288-k70934.jpg)