Birkaç gün geçmişti ikilinin konuşup görüşmeme kararı aldığı günden beri.Daha doğrusu tek taraflı bir şeydi bu,Ten daha kararını söylememişti.Fakat bir iki gün dinlenmesi için de karşı tarafa izin vermişti.Gözleri hala o sahadaydı,aklı hala o gülüşteydi.Yine de kendini dizginleyip bir iki günü onsuz geçirmeyi başarmıştı.Bir de bir şey denemek istiyordu.
Taeyong'un tezini çürütmek.Günlerden cumartesiydi ama Ten için günlerin bir önemi yoktu.Hafta sonu olsa bile olayların aynı ilerlediğini fark etmişti.Hafta sonu bile 'maçımız var neredesin' diye mesaj alıyordu kaptanından.
Ve iki gündür de aynı olaylar yaşanıyordu.Yalan söylemişti Taeyong.Onunla görüşmeyi kesse bile aynı olayları yaşıyordu Ten.Madem bu durum bir şeye etki etmeyecekti ne diye gitmişti Taeyong?Her zamanki gibi güneşin gökyüzünü terk ettiği saatlerde yalnız başına beraber top oynadıkları sahada bekliyordu Ten.Bir umut belki gelirdi aradığı adam.Ama gelmiyordu ve gelmeye de niyeti yoktu.Neden karşı tarafı beklemek zorunda olduğunu düşündü ve yola koyuldu.Taeyong'un gösterdiği binaya doğru yürümeye başladı içindeki onca yoğun duyguya karşı.Gururu buna karşı gelse de her zaman kalbini kullanan biri olduğu için kısa sürede gelebilmişti Taeyong'un oturduğu binaya.Kaçıncı katta oturduğunu bilmiyordu,altı katlı bir apartman dairesiydi.Hangi zile basacağını bilmiyordu çünkü Taeyong'un adı yazmıyordu.Bu yüzden dış kapıdan geri çekilip tüm gücüyle sokakta bağırdı.''Taeyong!''Sesi daha ilk bağırıştan acısa bile bağırmaya devam etti belki duyar diye.Ne ara kendini böyle rezil edecek hareketlerde bulunduğunun o da farkında değildi ama yarım kalan defteri kapatmak istemiyordu oradan devam etmek istiyordu.Bu yüzden sokaktan geçen insanların ona bakmasına aldanmadan bağırmaya devam etti.''Taeyong hangi zili çalacağımı bilmiyorum aç şu sikik kapıyı!''Sinirlendiği için küfür ederken gerçekten küfür etmeyi bırakması gerektiğini düşündü.Özellikle yaşlı kişilerinin onu yadırgayan bakışlarının altında daha kibar olması gerektiğini not etti kendine.
''Taeyong!''Defalarca adını çağırmasına rağmen birkaç kişi cama çıkıp Ten'e bakmıştı ama bir türlü istediği o simayı görememişti.Sinirle ellerini yumruk yaptı ve tırnaklarının derisine battığını hissetti.Onun yüzünü görene kadar boğazı acısa bile bağırmaya devam edecekti bu yüzden tam tüm gücüyle havadaki oksijeni içine çekip bağıracakken işittiği ses ile arkasına döndü.''Ten?Ne yapıyorsun?''Elinde market poşetleri olan Taeyong'a baktı Ten.Ne duruma düştüğüne içten içe gülerken daha deminki hırçın halinden uzaklaşıp oldukça uysal bir hale büründü.
''Kapıyı açar mısın?''
Taeyong Ten'e manasız bakışlar atarken cebinden anahtarını çıkardı ve dış kapıyı açtı.''Neden geldin?Sana gitmeni söylemiştim.''Ten bir adım atıp Taeyong'un peşinden içeriye girecekken Taeyong'un kapıyı Ten'in suratına kapatmasıyla Ten içindeki öfkeyi tutamayıp daha deminkinden daha yüksek bir sesle bağırdı.
''Taeyong şu sikik kapıyı aç!''Taeyong duyduğu ses ile kapıyı açıp oldukça kızgın bir ifadeyle Ten'e baktı.
''Ne yaptığını sanıyorsun?''
''Zaten yarın unutmayacaklar mı?''Ten pişkince içeriye geçerken Taeyong da pes edip merdivenlerden çıkmaya başladı.
''Tekrar eden sadece senin hayatın benim hayatım değil.''Sinirle arkasından gelen bedene ağzında bir şeyler gevelerken Ten kadar gergin olamazdı.
''Bu ne saçma bir şey?''
İkili de iki kat çıktıktan sonra eve gelebilmişlerdi.Taeyong Ten'i içeriye davet etmemesine rağmen kendinden önce içeriye giren Ten'in arkasından bakakaldı.Umursamayıp devam etti açıklamalarına.''Acımasız olan da bu ya işte.Döngüden etkilenen tek kişi sensin.Bu yüzden benimle ilişkini kes ve kendi yaşamına devam et.''Ten'in arkasından eve girip kapıyı kapatmıştı.Üzerindekini dolaba elindekini de kendiyle beraber mutfağa götürürken karşısındaki beden de peşinden gelmişti sahibini asla terk etmeyen bir evcil hayvan gibi.
''Seninle arkadaş olmanın bedeli bu mu yani?''Arkadaş.Ten kendi söylediği cümlede buna takılmıştı.''Neden böyle saçma bir şey yaşanıyor ve bu konuda çok bilgilisin?''Karşısındakinin bilmiş tavrı onu rahatsız ederken Taeyong iç geçirdi.
''Sana çünkü deneyim sahibi olduğumu söyledim.''Ten burun kıvırıp masadan çektiği bir sandalyeye oturuken Taeyong da son açıklamasını yapmak üzere masaya oturdu.''Ten,tek kötü yanı bu değil.Benimle devam ettiğin sürece senin gerçek dünyadaki varlığın unutulacak ve en sonunda tamamen kaybolacaksın.Yani sadece bu dünyada,döngüde sıkışıp kalmış halin yaşayacak ve yaşadığını bilen tek kişi ben olacağım.''
''Ne bu böyle?İndirim kampanyaları gibi.''Ten'in benzetmesi komiğine gitse de gülmesi gereken yerde değildi.Ciddiliğini bozamazdı.''Umurumda değil.Gerçek dünyadan silinmem bir şeyi kaybettirmeyecek.''Ama karşısındakinin bu denli rahat davranması onu çileden çıkarıyordu.
''Burada ise her gün ve her gün aynı olayları yaşayacaksın oysa gerçek dünyada futbolda iyi bir yerlere gelebilirsin.''Fakat pes etmeden bir işe yarayacağını düşünmediği fikirlerini ona da söylüyordu.
''Ama o zaman sen olmayacaksın.''Taeyong inanmak istiyordu bu kalpten gelen cümleye.Belki de çoktan inanmıştı bu oğlanın dediklerine.Belki de onu bırakmak istemeyen en çok kendisiydi ama yine de vicdanı rahat değildi.
''Neden?Sadece beni iki haftadır tanıyorsun.Neden bana güveniyorsun?''Taeyong onu sorgularcasına ve duygularına bir anlam ararmışçasına konuşurken Ten de onun düşüncelerini inkar edecek şekilde konuşuyordu.
''Neden bana güvenmiyorsun?''
Karşısındakini bu denli üzdüğü için oldukça yıpranmış hisseden genç bakışlarını zemine çevirdi.''Çünkü güvenim defalarca kırıldı.''
Ten bir süre sessiz kaldı,Taeyong bu savaşı kazandığını düşündü.Oysa Ten daha hamlesini yapmamıştı.''Kimin ne yaptığını bilmiyorum ama ben seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.''Ellerini tutan o soğuk ellere baktı.''Sadece senin dünyan devam ediyorsa benim döngüde olan dünyam ve senin dünyan çakışırsa o zaman kimin dünyası devam edecek?Yani futbol kulübüne dahil olursan devam ve döngü çatışmaz mı?Aynı şekilde tiyatro kulübü de diğer şeyler de.''
Gözleri hala ellerini tutan ellerindeyken cevap verdi.''Bunu çok denedik.''
''Peki ya ne elde ettiniz?''
''Ertesi gün tekrar aynı şeyler yaşandı.''Olacaklardan korktuğu için bakışlarını ellerinden çekip Ten'e çevirdi.''Senin çevren ve benim çevrem ayrı şeyler bu yüzden birleşmiyor ki zaten benim artık bir çevrem yok.Kimsem yok,tek başıma bir işte çalışarak geçinmeye çalışıyorum.Arkadaşım yok.Benim yaydığım olumsuzluktan etkilenen kimse yok çünkü kimseye yaklaşmıyorum.Tesadüfen karşıma çıkan sen benim şansızlıklarımın kurbanı olma.''Taeyong bu sefer buruk bir zafer elde ettiğini düşünürken Ten'in dediği ile iyice afallamıştı.
''Yalan söylüyorsun.''
''Ne?''
''Dediklerin birbirine bağdaşmıyor.Mantıklı değil.Hazır değilsen anlatmanı bekleyebilirim.Ne de olsa iki haftadır tanışıyoruz.''Söylediği sözleri ona satması hoşuna gitmezken o soğuk ellerini çekti ve Taeyong buna rağmen ellerinin üşüdüğünü hissetti.
''Gitmem gerek.Görüşürüz.''Nereye gidip ne yapacaktı bu aynı giden hayatında diye düşünmeden edememişti Taeyong.
