6. Bölüm-Jones'lara Ne Oluyor?

68 3 0
                                    


Bu bölüm , enolatewksbury 'ye ithafen yazılmıştır.









































X'ten
Onun bugün Riverdale'a geleceğini biliyordum. Bütün gün Jones'ların evini izledim. Gladys'i yalnız yakalamam gerekiyordu. Gladys elinde bavuluyla eve geldi. Bir süre sonra evden bağırış sesleri gelmeye başladı. Jughead ve Betty de eve geldi. Sonra Gladys hızla evi terk etti. Bu benim için harikaydı. Onu , gittiği yere kadar takip ettim. Issız bir yerde , bir karavana girdi. Karavanın penceresinden gizlice onu izledim. Ağlıyordu. Daha sonra ceketini çıkarıp yatağına uzandı. Gözleri yavaş yavaş kapandı. Bir süre tam olarak uyuması için bekledim. Bunu fırsat bilerek sessizce karavanın kapısını açtım ve yanımda getirdiğim bir beyzbol sopasıyla hızlıca kafasına vurdum. Kollarından tutup yere indirdim ve onu sürüklemeye başladım. Biraz ilerdeki arabamı karavanın yanına çekip Gladys'i arabama bindirdim. Daha sonra kasabanın en uç noktasında , neredeyse Greendale'da olan boş bir hurdalığa gittim. Onu arabadan indirip uzun bir masaya yatırdım. Daha sonra şeytanın aklına gelmeyecek işkencelerimi ona etmeye başladım. Nasıl böyle bir insana dönüştüğümü bilmiyordum. Evet , bana da çok kötülük yapmışlardı. Ama onları böyle cezalandırmak doğru bir tercih miydi? Ellerime plastik eldiven geçirip , Gladys'in ikiye kestiğim vücudunu poşete sarıp arabama koydum. Onların bulması için onu Elm Sokağı'nın arkasındaki çöp kutularının yanına yerleştirdim. Ayrıca cesedin hemen yanına benim işaretim olacak mavi eldiveni yerleştirdim. Bu kasabada işleyeceğim ilk ve son cinayet değildi ve içimdeki nefret asla bitmeyecekti.

***************

Jughead'den
Riverdale Register gazetesinde yazan başlığı okudum. DEHŞET KASABASINDA YENİ VAKA. Gerçekten öyleydi. Bu gazetenin bugüne kadar yaptığı haberleri düşünecek olursak , ki aralarında , babamın , Jason Blossom'ı öldürdüğünü itiraf ettiği bir başlık bile vardı. Bu gazetenin sayfalarının arasından , kasabanın terörü fışkırıyordu. Alice ve babam iş yerlerindeydi. Betty ise muhtemelen bana görünmemeye çalışarak otopsiye gitmişti. Jellybean dünden beri odasından çıkmamıştı. Ben ise mutfak masasında oturmuş , gazeteyi karıştırıp olanları düşünüyordum. Karnımın guruldadığını hissettim. Hep söylerim. Gerici olaylar yaşandığında insanların iştahları kesilir , benimki ise on kat artardı. Kendime ve Jellybean'e kahvaltılık gevrek ve sütle birer kase hazırladım. Jellybean'i aşağıya çağırmak yerine kasesini odasına çıkarmaya karar verdim. Elimdeki kaseyle kapıyı çaldım. "Jellybean! İçeri girebilir miyim?"
Cevap gelmedi. "Jellybean orada mısın? İçeri giriyorum."
Odaya girdiğimde karşımda gördüğüm şey karşısında şoke olup elimdeki kaseyi yere düşürdüm.

***************

Betty'den
FP'nin uzattığı dosyaları elinden aldım. Teşekkür edip odasından çıktım. Bize , vaka ile ilgili bilgilerin bir kopyasını vermişti. Beni , dışarıda bekleyen Veronica'nın yanına gidip "Hadi eve gidip elimizde ne varmış görelim." dedim. Eve doğru yola çıktık. Vardığımızda evde kimse yoktu. Jughead ve Jellybean'in burada olması gerekiyordu. Endişe içinde Jughead'i aradım. Çaldı. Çaldı. Ama açan olmadı. Veronica ile eve geçip vaka dosyasının içindeki dokümanları masaya dizmeye başlamışken telefonum çaldı. Arayan Archie'ydi .
-Archie ?
-Betty , hemen Riverdale General'a gelseniz iyi olur. Jughead burada ve şey... Jellybean... o-
-Aman Tanrım! Archie , ne oldu çabuk söyle!
-Hayır Betty , o iyi . Jughead , Jellybean'in odasına girdiğinde onu bilekleri kesilmiş halde bulmuş. Daha sonra hemen beni arayıp arabamı getirmemi söyledi. Birlikte , Jellybean'i hastaneye götürdük. Bileklerine dikiş atmışlar. Doktorun söylediğine göre durumu iyiymiş. Erken müdahale sayesinde.
-Ah olamaz. Archie , lütfen Jughead'e destek ol. Ben ve Veronica hemen geliyoruz.

Hastaneye vardığımızda Jughead'i gördük. Köşede yere çökmüş hıçkırarak ağlıyordu. Bir koluyla yüzünü kapatmış , diğer koluyla onun ayrılmaz parçası olan beresini tutuyordu. Hemen yanına gidip ona sarıldım. Annesinden sonra kardeşini de kaybedecek olma ihtimali onu mahvetmişti. Jughead , ıslak gözleriyle bana bakıp "O ölebilirdi Betty , anlıyor musun? Eğer gecikseydim o ölebilirdi. " Ellerimle gözyaşlarını silip dudaklarımı alnına bastırdım.
"Ama ölmedi Jug. O yaşıyor. Senin sayende."
Jughead'i sakinleştirdikten sonra Archie'ye , Jellybean'in nerede olduğunu sordum. 23 numaralı odada olduğunu ama şu an ziyaretçiye açık olmadığını söyledi. Ne yapacağımı bilemez bir halde koridorda dönüp dururken telefonum çaldı. Arayan annemdi. Ona ne diyeceğimi bilemediğimden meşgule attım. Jones ailesi kelimenin tam anlamıyla yıkılıyordu.

***************

Cheryl'dan
"Günaydın tatlı TeeTee."
Toni'nin yanağına bir öpücük kondurdum. Gülümseyerek bana "Günaydın Cheryl." dedi.
Aylardır birlikte yaşıyorduk ve çok mutluyduk. Jason'dan sonra en sevdiğim kişi Toni olmuştu. Günlerimi onunla geçiriyor , gelecekle ilgili hayaller kuruyor ve bazı şeyleri yeniliyordum. Annemin kaçışı ve babamın ölümünden sonra başıboş kalan akçaağaç şurubu fabrikamızı canlandırmaya karar vermiştim. Kısa sürede toparlanıp fabrikayı yeniden işletmeye başladım. Şirketi olabildiğince geliştirip , Toni'yle üniversiteye gittiğimizde uzaktan yönetecektim.

Aşağıya inip Toni'ye , bana ve Rose Nine'ye kahvaltı hazırlamaya başladım. Sıcak waffle'ların üstüne akçaağaç şurubu döktüm. Yanlarına süt , tereyağı ve çilek koydum. Toni'ye seslenip , Rose Nine'yi odasından mutfağa getirdim.
Oturup yemeye başlamışken Toni:
-Tatlım. Biliyorsun , bugün Jughead'in annesinin cenazesi var. Rose Nine'yi de alıp öğlen 3 gibi gideceğiz. Elini tutup "Tabii ki Toni. Jughead'in ne kadar büyük bir acı yaşadığını tahmin edebiliyorum. Üstelik Kevin'dan duyduğuma göre dün , küçük kardeşi Jellybean intihara kalkışmış. Zavallı , tuhaf bereli Jughead." dedim. Jughead'le hiçbir zaman yakın bir arkadaşlığım olmasa da bana yardımları dokunmuştu. Değer verdiğin birini kaybetmenin ne kadar acı olabileceğini deneyimlemiş biri olarak , Jughead'e destek olacaktım. Artık , bazıları için , soğuk kanlı , acımasız , burnu havada Cheryl Blossom yoktu.
Soğuk tarafımı sadece , sevdiklerime ya da bana zarar verme cesaretinde bulunanlar görecekti. Ben , yayım ve oklarım , düşmanlar için daima beklemede olacaktı. Fakat bu bekleyiş çok da uzun sürmeyecekti.

RIVERDALE AfterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin