Veronica'dan
Cenazeden sonra herkes evlerine dağıldı. Pembrooke'taki dairemizin kapısına geldim. Anahtarı koyup açtım. Odama geçip yatağıma uzandım. Kafam düşüncelerle doluydu. Gladys'i öldüren kişinin halâ dışarıda bir yerlerde olduğunu bilmek beni oldukça geriyordu. Ayrıca babamın vurulmasıyla , Gladys'in ölümünün bir ilişkisi olup olmadığını da düşünüyordum. Bütün bu düşünceler kafamda dağılırken , gözlerim yavaş yavaş kapandı. Günün yorgunluğu üstüme çökmüş , beni gafil avlamıştı.Uyandığımda vücudum kalkmaya hazır değildi. Ah Tanrım! Okula hazırlanmalıydım. Annem odamın kapısını çaldı. Uykulu ve henüz açılmamış sesimle "Gir." dedim. Yatağımın başına gelip "Ne oldu mija? Normalde bu saatlerde makyajını bile yapmış olurdun.". Gözlerimi devirerek cevap verdim:
-Biliyorum anne. Bugün biraz halsizim sadece. Sen aşağıya in. Ben hazırlanıp geleceğim.
-Peki mija , kahvaltıya bekliyorum.
Doğrusu durgun olmamın sebebi dünkü cenazede
moralimin altüst olmasıydı. Neden bilmiyorum ama Archie'nin babası öldüğünde bu kadar etkilenmemiştim. Belki de sebebi Archie'nin babasının bir kaza sonucu vefat etmesiyken , Gladys'in bir cinayete kurban gitmiş olmasıydı. Üstelik katilin henüz bulunamamış olması üzerimizdeki baskıyı arttırıyordu. Siyah elbisemi giyip hafif bir makyaj yaptım. Ah olamaz! Bugün okula özellikle erken gitmem gerekiyordu çünkü Müdür Weatherbee'nin söylediğine göre bugün okula 3 yeni öğrenci gelecekti ve onlara okulu gezdirmek benim görevimdi. Hadi ama! Kim mezuniyete 3 ay kala okul değiştirir ki? Üç öğrenciye de okulda rehberlik edecektim. Odamdan çıkıp yemek odasına doğru yürüdüm ve kahvaltı masasına oturmadan anneme "Anne. Hemen çıkmalıyım. Maalesef yemeğe oturmayacağım. Hoşçakal." dedim. Annem arkamdan"En azından biraz panke- ah peki. Görüşürüz mija." diye karşılık verdi.
Aşağıya inip binadan çıktım. Şoför kapımı açtı be benim binmemi bekleyip kapattı. Atik bir şekilde sürücü koltuğuna koştu. Arabaya bindi , dikiz aynasını kontrol edip emniyet kemerini taktıktan sonra sürmeye başladı.Okula vardığımda hızla arabadan inip binanın kapısından geçtim. Okulun önüne bir Masseratti park etmişti. Topuklu ayakkabılarımın müsaade ettiğince hızla , Müdür Weatherbee'nin odasına koşmaya başladım. Kapıyı çalıp içeri girdim. Müdür Weatherbee , "Veronica. Merhaba . Gel de seni yeni arkadaşlarınla tanıştırayım. " dedi. İki erkek , bir kızdı. Erkeklerden biri uzun boylu , dağınık ve uzun saçları olan bir çocuktu. Ela rengi gözleri ve koyu kahve saçları vardı. Diğer erkek ise ondan daha kısaydı. Sarı ile altın arası rengindeki saçları gözlerimi kamaştırıyordu. Gözleri maviydi. Sağ elinin üstünde bir kartal dövmesi vardı. Kız ise diğerlerinden çok daha etkileyiciydi. Siyah saçlarına tezat bembeyaz bir teni vardı. Burnu kısa ve hokkaydı. Dudakları dolgun , gözleri yeşildi. Vücudu tıpkı bir kum saati gibiydi. İnce beli ve orantılı geniş kalçaları , onun kusursuz fiziğinin sadece küçük bir ayrıntısıydı. Müdür Weatherbee uzun boylu çocuktan başlayarak sırayla isimlerini söyledi.
"Roberto, Oliver ve Lydia. Bu Veronica. Size okulu gezdirecek olan arkadaşınız."
Kaşlarımı kaldırıp başımı öne doğru sallayarak onayladım.
"Evet , size okulu ben gezdireceğim."
Hepsi birer dergi modeli gibiydi. Gözlerimi onlardan alamıyordum. Roberto'nun ince beyaz tişörtünün altından şekilli vücudu görünüyordu. Oliver'in parlak gözleri , göz kamaştırıcı gülüşüne eşlik ediyordu. Lydia ise bir tanrıçymış gibi görünüyor , adeta güzelliğini bizimle paylaşıyordu. Önden yürüyerek onlara okulu gezdirmeye başladım. Kütüphane , yemekhane , bahçe , laboratuvarlar derken en son ortak salona geldik. Betty ve Archie oturmuş sohbet ediyorlardı. İkisi de solgun görünüyordu. Cenazede , onlar da çok etkilenmiş olmalıydı. Roberto , Oliver ve Lydia'yı onların yanına getirip , "Çocuklar, bunlar yeni öğrenciler. Roberto, Oliver ve Lydia.". Betty:
"Mezuniyete 3 ay kala okul değiştirecek kadar ne yapmış olabilirsiniz ki?" dedi alaycı bir tavırla.
Oliver histerik bir kahkaha atıp cevap verdi:
"Haklısın. Ne kadar belalı olabiliriz ki?".
Araya girip "Çocuklar. Bu Betty ve Archie. Betty , benim en yakın arkadaşım , Archie ise erkek arkadaşım. Bir dostumuz daha var. Jughead. Ama o... şey o pek iyi değil." dedim.
Roberto öne atılarak "Ona ne oldu?"diye sordu.
Annesinin bir çöp kutusunun arkasında iki parça ve işkenceye uğramış halde bulunmasını onlara bir şekilde açıklayabildim. Lydia kaşlarını kaldırıp "Ne büyük bir acı." dedi. Ortamdaki kötü enerjiyi dağıtmak için konuyu değiştirdim.
-Hey Oliver. Cidden soruyorum. Neden okulunuzu değiştirdiniz?
- Ah sevgili Veronica. Çünkü okulumuzda bir yangın çıktı ve okuldaki öğrencileri rastgele okullara dağıttılar. Ben , Roberto ve Lydia buraya denk geldik. Çok kısa bir süre olsa da burada sizinle olmaktan mutluyum.
-Vay be. Ortama kolayca adapte olabilmene hayranlık duydum. Peki ya siz ikiniz hiç konuşmaz mısınız?
Lydia , beyaz crop bluzunu üste doğru çekerek düzeltti ve konuşmaya başladı:
"Konuşuyoruz Veronica. Sadece Oliver kadar geveze değiliz. Alınma Oliver. Her neyse. 3 ay sonra mezun olduktan sonra bu okuldan defolup gideceğim için pek arkadaş edinmeyi de düşünmüyorum. Soracağım bir şey olursa seni bulurum Veronica."
Lydia yanımızdan ayrıldıktan sonra Roberto'ya döndüm. "Demek Roberto ha? İspanyol musun?" diye sordum. Roberto , asık bir suratla cevap verdi.
"Sadece Rob. Babam İspanyol , annem New Yorklu. "
Oliver ise bizi dinlerken , omzuna asılı çantasından astım spreyini çıkartıp çalkaladıktan sonra ağzına üç kere sıktı. Roberto -ah pardon- Rob:
-Oliver? Astım hastası olduğunu bilmiyordum.
-Öyle Rob. Hatırlarsan önceki okulumuzda pek yakın değildik. Hatta adımı bildiğinden bile şüpheliydim. Sürekli Hunter denen o çocukla dolaşıyordun.
-Kapa çeneni Oliver.
Rob , Hunter'ın ismini duyar duymaz kuyruğuna basılmış kedi gibi atıldı. Oliver'ın üstüne yürüyüp yakalarından tuttu. Aniden herkes , dikkatini bize çevirmişti. Roberto'nun kolundan tutup geriye doğru çekmeye çalıştım ama yerinden kıpırdatamadım bile. Roberto , yakasından tuttuğu Oliver'a yüzünü yaklaştırıp "Bir daha Hunter'ın adını ağzına almayacaksın." dedikten sonra yakalarını bıraktı. Bu gerçekten ilk gün için fazla dramatikti. Betty ve Archie şaşkınlıkla olan biteni izliyordu. Merakla Oliver'a sordum:
-Aman Tanrım Oliver! Rob neden böyle çıldırdı?
Hunter da kim?
-Hunter eski okulumuzdan bir çocuk. Sürekli Rob'la takılırdı. Daha sonra Hunter birdenbire ortadan kayboldu. Öğretmenler başka bir şehire taşındığını söyledi. Tek bildiğim bu.
Oliver hararetle anlatırken , Betty eline küçük bir not defteri almış , Oliver'ın anlattığı her şeyi yazıyordu. Gözlerimi devirip:
"Tanrı aşkına Betty , ne yapıyorsun sen?"
Betty ne yaptığını farkedip not defterini bıraktı ve avucunu alnına vurdu. Bıkkın bir tavırla "Duyduğum şeyleri yazmaya o kadar alışmışım ki... Sanırım dedektifliğe bir süre ara versem iyi olur. Ama kurban , erkek arkadaşımın annesi olduğu için bu pek mümkün görünmüyor."***************
Jughead'den
Yatağımda uzanmıştım. Düşünüyordum. Son birkaç gün içerisinde yaşadığımız şeyleri düşünüyordum. Annemin ölümü , Jellybean'in intihara teşebbüsü , Hiram'ın hem vurularak hem siyanürle suikasta uğraması. Üniversite öncesi için planladığım şeyler kesinlikle bunlar değildi.
Evde kimse yoktu. Betty benle kalmak için ısrar etmişti ama ihtiyacım olmadığını söyledim. Yattığım yerden doğrulup düşünmeye başladım. Beynimin her zerresini kullanmaya çalıştım.
Bunları yapan kim olabilirdi? Kurbanlara bakacak olursak biri Hiram Lodge diğeri ise Gladys Jones. İkisi de baş ucunda mavi eldivenle bulundu. Yani ikisine de saldıran kişi aynı kişi olmalıydı. İkisinin ortak noktaları ne? Zamanında Riverdale'da uyuşturucu ticareti yapmaları. İyi de Riverdale'da uyuşturucu ticareti yapmış ve yapmakta olan onlarca kişi varken neden annem ve Bay Lodge? İşin iyi tarafı Bay Lodge henüz ölmemişti. Eğer uyanırsa belki ondan bir şeyler öğrenebilirdik. Ama doktorunun dediğine göre haftalarca belki de aylarca komada kalabilirdi. Kurbanları bir kenara bırakıp şüphelilere geçecek olursak , aklıma sadece Penelope geliyordu. Kaçtığından beri onu ortalarda gören kimse yoktu. Cheryl , annesinin kasabanın bilinmeyen bir yerinde gizli bir genelev açtığına inanıyordu.
Belki de hem annemin cinayeti hem de Hiram'ın suikastının sebepleri bizlerdik. Ben , Betty , Veronica ve Archie birçok kişinin karşısına çıkmış , mücadele etmiştik. Belki de eski düşmanlarımızdan biri ortaya çıkmış ve sevdiğimiz insanları hedef almıştı. Belki de Ghouliler'di. Belki de Sessiz Şefkat Rahibeleri'nden kalan kişilerdi. Kim bilir? Belki de Griffinler ve Gargoyle'lar oyunu halâ devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RIVERDALE After
FanfictionRiverdale'da her şey yolunda giderken beklenmedik bir vahşet herkesi korkutur. Artık her şey geri dönüşü olmayacak şekilde değişecektir. 18+ | Şiddet, Rahatsız Edici İçerik Hikayeye hakim olmak için Riverdale dizisinin ilk 4 sezonunu izledikten so...