4.Bölüm

190 4 0
                                    

multimedia da Belin var

---------------------------------
Sabah uyandığımda başımda korkunç bir ağrı vardı. Bu da neyin nesiydi böyle ? Ayağımla üzerimde yorganı kenara atarak ayılmaya çalıştım.
Bir süre kendimle cebelleştikten sonra gözüme daha cazip görünen yatağımdan büyük bir hüzünle (!) ayrılırken gözüme saat çarpmıştı . Daha servisin kalkmasına bir saat olduğunu gördüm. Kendime küfürler ederek yatağa geri döndüğümde yatağımın içini eskisi gibi sıcak bulamamıştım. Oysa ki ben kalktıktan sonra yatağın soğumaması için yorganı üzerine geri örtmüştüm. En sonunda uyuyamayacağımı anladığımda dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. Bu saatlerde deniz kıyısı serindi. Zaten kış yaklaştığı için ayrı bir soğuk vardı. KIışın, en çok sevdiğim yanı ise dışarıda yeni çiselemeye başlayan yağmura karşın evde oturup elimi yakan kahvenin buharıyla kendi nefesimi karıştırır,kahvenin üzerinde çıkan baloncukları izlerdim.

Üzerime dar siyah bir pantolon ve bordo bir kazak geçirdim. Sanki havadaki bu kasvet aynı zamanda da üzerime yansımıştı. Renklerle aramda bir sıkıntı yoktu ama böyle iç karartıcı havalarda cıvıl cıvıl giyinenleride anlamıyordum. Saat daha çok erken olduğu için işe giden birkaç kişinin çıkardığı ayak sesleri , duvara çarpan dalgaların sesi duyuluyordu. Bu, rahatlamama yardımcı olurken , havuzlu bir evin bahçesinden bana doğru gelen büyük ama tatlı köpeğin mümkünmüş gibi gözlerimin içine baktığını hissettiğimde yüzüme belli belirsiz bir gülümseme takındım. Yanıma geldiğinde elimi başına değdirdim. İrkildiğini düşününce vazgeçmiştim ama hoşlandığını belli esen bir ses çıkarınca başındaki tüylerle oynamaya devam ettim. O gittikçe bende peşinden gidecektim ki , başımı kaldırdığımda bahçenin içinde birinin salıncağa uzandığını farkettim. Rahatsız olup, geri dönmeye karar verdiğim sırada ;
"Belin." diye bir ses duydum. Başımı çevirdiğimde Ilgar'ı görmeyi beklemiyordum. Demek ismimi unutmamıştı. Ne? Tabiki de içimden sevinç çığlıkları atıp, 'Adımı hatırlıyor be!' diye geçirmemiştim. Belki biraz daha fazlasıydı.
"Gel Danazor buraya ." dediğinde , içimdeki Belin, yeri yumruklayarak gülmeye başladı. Ne yani köpeğinin adını Danazor mu koymuştu? Dinazoru anlardım da Danazor nedir diye düşündüm. Danazor,Dana-zor bu ne biçim isimdi böyle ? o sırada Danazor denilen şey yani cici (!) köpek bahçenin önüne doğru koşmaya başladı. Ilgar şaşkınlığımı aldırmadı. Yanını göstererek ;
" Otursana " dedi. Biraz kenara kaydıktan sonra, benim sığanileceğim kadar yer açılmıştı . Salıncağa oturup ayakkabılarımı çıkarark ayaklarımı karnıma çektim. Saçlarının dibi yağdan parıldıyordu. Fakat bu ona tuhaf bir şekilde yakışmıştı. Üzerindekileri de değiştirmemişti. Koyu renkli kot pantolonu ve siyah deri ceketi halâ üzerindeydi.
"Üzerini değiştirmemişsin. " dedim. Aynı ifadesizlikle bana dönerek ;
"Dün akşam eve gitmedim." dedi. Ne demek eve gitmemişti ? Bunu kafamda biçimlerdiğimde güzel sonuçlar ortaya çıkmıyordu. Sıkılarak yanaklarımı şişirdiğimde;
"Nereden hatırlıyorsun ? " dedi. Sakin bir sesle ;
"Neyi nereden hatırlıyorum ? " dediğimde yüzüme baktı.
"Dün üzerimde bu kıyafetlerin olduğunu." soru sorar gibi söylemişti ve tek kaşını havaya kaldırmıştı . Hadi ama ben onu yapamıyordum ki !
"Dün seni dinlerken sürekli yakanla oynuyordun ve halâ aynısını yapıyorsun." dediğimde elini yakadından çekti. Tiki vardı sanırım. Adamın tiki bile güzeldi.
"Eviniz güzelmiş ." dedim. Konuyu alakasız bir yere çekerken. Onunda tuhafına gitmiş olacak ki yüzünden bir şaşkınlık ifadesi geçti.
"Evim." dedi.
"Evim?" diye sorduğumda kısaca ;
"Tek başıma yaşıyorum." dedi. Bu koskocaman eve ben ordu sığdırırdım be . İzmir'de de alışık değildim. Hem sıkılmıyor muydu ? bu böyle tek başına ya . Ben kesinlikle yaşayamazdım. Tuhaf bir şekilde bir yanım bunun eğlenceli olacağını söylüyordu ki iç sesimi susturup Ilgar'a döndüm .

"Sıkılmıyor musun sen ya ? " diye bir soru yönelttiğimde , alaycı bir sesle ;
"Genelde geceleri evde olmuyorum. " dedi çarpık
gülümsemesiyle ve bana göz kırptı . Tamam belki şu an buna sevinmem, sevinç dansı yapmam gerekirdi ama şu an düşünelecek daha önemli bir konu vardı. Geceleri evde olmuyorum demişti. Beni düşüncelerimden ayıran ses , onun o karizmatik , çeki... ımm neyse işte onun sesiydi.
"Daldın gittin. Bu kadar şaşıracağımı bilseydim söylemezdim." dedi.
Telefonunda ki saati gördüğümde telaşlanarak ayakkabılarımı giydim. Servisin kalkmasına on dakika vardı ve ben halâ giyinmemiştim.
"Nereye ?" diye sorduğunda
"Yurda dönmem gerek . Okula geç kalacağım ." dedim .
" Gel bugün asalım ." dedi umursamaz bir tavırla ne kadar rahattı böyle. Saçmalama der gibi ona baktım. Mesajımı almış olacak ki ;
"Ya hadi bir güncük " dedi en tatlı gülümsemesiyle . İçimdeki Belin'i susturmaya çalışırken kendime yenik düştüm.
"Kimseye haber vermedim ." dedim .
"Boşver , gerek yok zaten senin için sıkıntı olur mu ? " Olmazdı. Arkamda endişelenecek biri yoktu . Arkamdan endişelenecek bir ailem yoktu. En fazla yok yazılırdım .
----------------------------------------
Bu kesinlikle hönkürerek güldüğümüz bir bölümdü ve yazarken çok eğlendik beğenmeniz dileğiyle ... 💜💜💜

ÖyleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin