Kamp

116 2 1
                                    

(Multimedia da Ayaz var arkadaşlar)

"İreeeem. Hadi uyan artık uykucu. Geç kalıcaz bak". "Tamam be tamam kalktık işte" dedi. Zorla da olsa kalmıştı. Tüm gece horul horul uyudu benim ise heyecandan gözüme uyku girmemişti. Güzel bi gün olucak gibime geliyordu. Çantamızı akşamdan hazırlamıştık.

İrem de uyandıktan sonra ikimiz de sırayla duş aldık ve yeni aldığımız kıyafetleri giydik. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı hızlıca yiyip evden çıktık.

Okula gittiğimizde daha çok fazla kişi gelmemişti. Ama Ayaz ordaydı. Ona yakın bi yerlere gittik ve Iremle biseyler konusurken Damla geldi. Hemen Ayazın yanına gitti tabiki. Onlar da biseyler konusmaya başladılar. Baktığımı anlamasınlar diye arkamı döndüm.

Bi süre sonra sesleri yükselmeye başladı. Onlara dönüp baktığımda kavga ediyorlardı. Damla biraz sonra arkasına bile bakmadan hızlı hızlı uzaklaştı.

Ayazın morali bozuk gibiydi içimden yanına gitmek geliyordu. Ama en son tartışmıştık ve terslemesinden korkuyordum.

İrem 'bakıp durma git konuş işte' dedi. İçime bi cesaret doldu ve 'tamam gidiyorum şans dile' dedim ve Ayaz'a doğru yürümeye başladım.

Yanına gidince yumuşak bi ses tonuyla 'iyi misin' diye sordum. 'Evet sağol' dedi ve o sırada bizi kamp alanına götürecek otobüsler gelmişti. Otobüse gitti ve İrem de benim yanıma geldi. Sonra biz de İremle otobüse bindik. Ortalarda bi yere oturduk. Ayaz arkalardaydı.

Yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğunun atkasından sonunda kamp alanına gelmiştik. Hocalarımız sağolsun zamanımız kısıtlı diye çadırları önceden hazırlatmışlar. İkişerli olarak çadırlara geçtik biraz dinlenmek için. Yatım saat kadar falan zamanımız vardı.

Çadırlarda biraz dinlendikten sonra dışarı çıktık. Ormanda yürüyüş yapacaktık. Herkes çadırından çıktıktan sonra yürümeye başladık.

Temiz hava oh mis gibi. Kuş cıvıltıları desen ayrı bi güzel. Resmen insanın içine huzur doluyo diye düşünürken ayağım takalıdı ve tam yeri öpücükken bi kol beni kendine doğru çekti.

İşte şimdi içim daha fazla huzurla dolmuştu. Beni tutan Ayazdı. İlk defa onunla bu kadar yakınlaşmıştık. Çok heyecanlandım. Domates gibi olduğuma emindim.

Bi süre sonra Ayaz kolumu bıraktı ve kulağıma eğilip 'bi dahakine yanında ben olmam daha dikkatli ol' dedi ve hızlıca öndeki arkadaşlarının yanına gitti.

Kalbim ağzımdan çıkıvericekmiş kadar çok atıyordu. Hayatımın en güzel anını yaşamıştım resmen ya. İlk defa sevdiğim çocukla bu kadar yakınlaştım.

Ve en önemlisi de beni tuttuğuna göre artık bana kızgın değildi. Yani kızgın olsa niye tutsun ki dimi. Yes bee. İşte bu. Sonunda Ayazla aram düzeldii. Ya da ben öyle sanıyorum.

Neyse kötü düşünüp bu anı bozmama hiç gerek yok. İremle baya arkada kalmıştık ve koşa koşa diğerlerine yetişebildik sonunda. Ara ara bazı yerlerde duruyoduk ve hocamız ağaçlarla ilgili birşeyler anlatıyodu.

Yaklaşık bir-bir buçuk saatlik yürüyüşün ardından tekrar kamp alanına geldik. Burada çok fazla zamanınız olmadığı için ve öyle çok profesyonelce bir kamp olmadığından yemekler hazır gelmişti.

Yemekleri yedik ve bir kamp ateşi yaktık. Havanın kararmasına daha vardı ama biz ateşimizi şimdiden yakmıştık. Ateşin etrafına toplandık ve sohbet tarzında bi konuşma ortamı oluştu. Konuşmayı çok fazla sevmediğimden sohbetten biraz geri kalmıştım.

Bi süre sonra hoca serbest bırakmıştı. Ve herkes çadırına geçmişti. Biraz uyuycaktık. Ormanda yürürken baya yorulmuştuk.

Hava kararana kadar uyudum. Daha sonra çadırdan dışarı çıktım. Ateş hala yanıyordu ve ateşin başında Ayaz tek başına oturuyordu. Sanırım aramız yavaş yavaş düzelmeye başlamıştı. Bi cesaret Ayaz'ın yanına gittim ve konuşmaya başladık.

(-Elif, +Ayaz)

-Daha iyi misin?

+Evet sağol ya.

-Gamzeyle ilgili bişey mi var?

+Yani evet.

-Anlatmak istersen dinlerim.

+Aslında iyi olur. Sen onun beni aldattığını söylemiştin dimi. Emin misin peki. Yani çünkü ben de öyle düşünüyorum. Ama dediğim gibi düşünüyorum sadece. Gerçek mi değil mi bilmiyorum. Bunu öğrenmem lazım.

-Bak Ayaz ben durduk yere neden sana yalan söyliyim. Neden aranızı bozmaya çalışıyım. Ben onu seni aldatırken gördüm. Hatta Damlayla iş birliği yapıyolar. Bana inan nolur. Yoksa çok üzülürsün.

+Elif sana inanasım var ama bunu ispatlayamıyosun. Ben onu seviyorum ve bunun gerçek olduğunu öğrenmessem onu bırakmam.

Keşke o da senin kadar iyi olsa.

-Sen merak etme ben bu işi düzelticem. Sen sadece bana biraz olsun güven olur mu.

+Tamam. Teşekkür ederim.

.....................

Ertesi sabah erkenden kalkmıştık. Yemekler hazırdı. Kahvaltımızı yaptık. Daha sonra tekrar yürüyüşe çıktık. Bu sefer dünden daha fazla yürüdük. İremle konuşarak yürürken yanımıza Ayaz geldi.

+Daha dikkatli yürümeyi öğrenmişsin :)

-Haha dalga geçme ya :)

+Tamam ya şaka yaptık. Eee bu kız kim arkadaşın mı.

-Evet. En yakın arkadaşım. Beraber büyüdük onunla. Beni görmeye geldi. Haftaya gidicek adı İrem.

+Hmm anladım.

Memnun oldum tanıştığıma :)

*Bende :)

+Neyse Elif ben Burakların yanına gidiyim. Görüşürüz.

-Görüşürüz :)

'Ooo kardeşim aranız düzelmiş' dedi İrem Ayaz gidince. 'Evet ya sorma, dün gece de ateşin başında baya konuştuk dertleştik. Biliyo musun o da Gamzenin onu aldattığını düşünüyo.' dedim. 'Bu çok iyi o zaman ama ispatlamamız lazım' dedi. 'Evet tek şansımız o defter, neyse ya hadi gidelim onu düşünürüz sonra'

Biraz daha yürüdükten sonra tekrar kamp alanına geldik. Ateşi tekrar yaktık. Etrafına toplandık ve Derya gitar çalıp şarkı söyledi. Tabi kampın olmazsa olmazlarındandır bu. Sesi de gerçekten çok güzeldi.

Biraz daha oturduktan sonra otobüsler geldi toplarlanıp bindik ve yola çıktık. Uzun bir yolculuğun ardından eve geldik. İremle odama çıkıp yataklara uzandık.

Ayaz'ın Ağzından:

Yorucu bi kampın ardından sonunda evdeyim be.

Çok tuhaf hissediyorum. Acaba Gamze'ye karşı duygularım değişiyo mu? Gerçekten beni aldatıyo mu? Allahm delircem kafayı yiycem. Neden o da Elif kadar iyi değil. Of ne yapıcam ben ya.

Hayaldi Şimdi GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin