(Multimedia da Elif var)
Sabah biraz daha erken kalktım ve duş aldım. Dün gece erkenden uyumuştuk çünkü çok yorgunduk. İremi de kaldırdım. O da duş aldı.
Formalarımızı giydik ve saçlarımızı kuruttuk. İrem saçlarını düzleştirdi, ben de hafif maşa yaptım ve rimel eyliner sürüp aşağıya indik.
Annem kahvaltıyı hazırlamıştı. Hemen hızlıca yiyip evden çıktık.
Okula geldiğimizde hoca derse girmek üzereydi. Ondan önce koşarak gittik ve sınıfa girdik. Sınıfa girdiğimizde Ayazın yüzü güldü ve sessizce 'günaydın' dedi. Aynı şeyi ben de yaptım ve arkaya sıramıza geçtik.
Sıkıcı bir edebiyat dersinin ardından sonunda tenefüs. İremle dışarı çıktık ve boş bi banka oturduk. Az ilerideki çardakta Ayazla Damla vardı. Yine tartışıyolardı. Ayaz bi süre sonra kalktı ve okula girdi. Damlaya bakarak gülüyordum. Damla bi anda arkasını gördü ve ona güldüğümü gördü. Eliyle sen bittin işareti yaptı ve o da okula girdi. Aman çokta umrumdasın kızım sen.
Biz de Ayazın arkasından okula girdik. Tam sınıfa girecekken İremin telefonu çaldı. Kayıtlı olmayan bi numaraydı. İrem telefonunu merakla açtı. Telefonu kapatana kadar karşıdaki kişiye hiç bişey söylemedi.
Telefonu kapattıktan sonra yüzü bembeyaz olmuştu. Dengesini kaybetti tam düşücekken son anda bana tutundu. Banka oturtup ne olduğunu sordum. Ağlamaya başladı. Ne olduğunu iyice merak etmiştim. Kötü bişey olduğu kesindi ama acaba kimle ilgiliydi. (+:Elif -:İrem)
+İrem hadi anlat korktuyosun beni noldu?
-Elif çok kötü bişey oldu benim gitmem lazım.
+Ne..nereye kime noldu İrem.
-Annemle babam...
+Evet.
-Trafik kazası..
+Durumları nasıl yaşıyolar dimi?
-Durumları ağır dediler Elif gitmem lazım.
+Bende geliyorum.
Ne diyceğimi gerçekten bilmiyodum. Yanımda öylece ağlıyodu ben de ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ben onun başında duruken Ayaz geldi. 'Ne oldu iyi misiniz?' dedi. Ben 'Evet ya değiliz aslında bizim gitmemiz lazım hemen sınıftan çantalarımızı getirebilir misin?' dedim koşarak gitti ve çantalarımızı getirdi.
'Ee noldu' diye meraklı bi şekilde sordu. Ama gitmemiz lazımdı. 'Sonra konuşalım mı İremi görüyosun çok kötü' dedim. Giderken arkamdan 'bana haber ver merak ederim' diye seslendi. Arkamı dönüp başımı salladım.
Eve gittiğimizde annemler evde yoktu. Hemen annemi aradım olanlatı ve bana okuldan 1 hafta için izin almasını söyledim. Annem 'anahtarlığın altında para var onu alıp otobüs bileti alın kendinize dikkat edin dedi' ve telefonu kapattı.
Odama çıkıp ikimize de giyecek bişeyler aldım. Hemen aşagı indik. Bi taksi durdurup terminale gittik. Biletlerimizi aldık. Şanslıydık ki otobüs 15 dakika sonraydı. Boş bir yer bulup oturduk. İrem kafasını omzuma koydu ve gözlerini kapattı.
Artık ağlamıyordu. Aslında ailesiyle arası o kadar da iyi değildi. Babası üveydi. Annesi de sürekli İrem ve eşi arasında kalıyordu. Çoğu zamanda eşinin tarafında oluyodu. Yani bir nevi İrem onların yokluklarına alışık gibiydi.
Yolculuk bittiğinde otobüsten inip bi taksi tuttuk. Hemen hastaneye gittik.Girişten hemen annesinin ve babasının yerini öğrendik ve hemen o kata çıktık. Çıktığımızda bi koşuşturma vardı. Irem teyzesini gördü ve istemese de yanına gitti neler olduğunu sordu. Teyzesi: babanı kaybettik şimdi de annen için kosusturmaya başladı doktorlar durumu hiç iyi degil dedi.
İrem sessizce o benim babam değil dedi ve duvarın dibine cöktü. Ne kadar babası olarak görmese de üzülmüştü.
Aradan bi iki dakika geçti ve doktor başı önde yanımıza geldi. Aslına bişey söylemesine gerek yoktu. Yüzü herşeyi anlatıyordu. Ağzından şunlar döküldü: üzgünüm diğer hastamızı da kaybettik. Geldiklerinde ikisinin de durumu çok ağırdı elimizden geleni yaptık fakat bi sonuç alamadık. Üzgünüm, başınız sağolsun.
İremin teyzesi resmen yıkılmıştı. İrem beklediğimden daha az tepki gösterdi. Aslında annesiyle arası çok iyiydi. Babası ölene kadar tabi. Babası öldükten hemen sonra annesi başka bi adamla evlenmis ve İrem o günden beri annesini affedemiyordu. Hatta bazen onlarla değil yurtta kalmayı bile düşünüyordu. Ama annesiydi sonuçta.
Teyzesi zar zor kalkıp kendine geldi ve İremi de kaldırıp ona sarıldı. Üzülmesin diye ona biseyler söylüyordu ama İrem kendini tutamayıp ağlamaya baslamıştı bile. Aslında çok güçlü bi kızdı. Ama bu durumda ne kadar güçlü olunabilir ki.
İki üç gün içinde cenaze işlerini hallettik. Bu sırada annemle babam da gelmişti. Annem gelince İremin hep yanında olmuştu. Iremin bazen annemi kendi annesinden bile çok sevdiğini hissediyordum. Annem de İremi çok severdi. İrem annemin yanında biraz daha toparlamıştı.
Odada annem Irem ve ben otururken İremin teyzesi gelip annemi çağırdı ve konuşmak istediğini söyledi.
Kapının önüne çıktılar ama yinede sesleri duyuluyordu. İremin teyzesi İreme bakamıycaklarından falan bahsediyordu. Annem sözünün devamını dinlemeden odaya girdi beni ve İremi alıp eşyalarımızı topladı. Sonra hiç bişey demeden evden çıktık. Teyzesi resmen Iremi istememişti.
Babam geldi bizi aldı ve uzun bi yolculuğun ardından evimize döndük. İrem artık bizimle kalıcaktı. Zaten benden bir yaş büyük olduğu icin (ailevi nedenlerden sınıfta kalmisti) 18 yaşında oluyordu. Yani bizle kalması sorun olmazdı.
Eve geldiğimizde Ireme duş alıp biraz yatmasını söyledim. O uyurken ben de telefonumu elime aldım ve Ayazdan birkaç meaaj gelmişti, onları yanıtladım. İnanamadığım bi şekilde beni merak etmişti.
Ertesi sabah babam İremin okul işlerini vesaireleri halleti. Artık İrem bizle kalıcaktı. Çocukluktan beri kardeşim dediğim kız şimdi gerçekten de kardeşim gibi olucaktı :).