Sıkıcı bi okul günü sona ermişti. Artık nihayet hafta sonu geldi. Okula başlayalı sadece bir hafta oldu ama benim başıma gelmeyen kalmadı.
Eve giderken sürekli defteri nerede arıycağımı ve nasıl bulacağımı düşünüyordum. Acaba o defterde ne yazıyordu. Onu kesinlikle bulamam lazım diye düşünürken karşıma Damla çıktı. Kolmdan tuttu ve kulağıma şunları söyledi 'Ayaz Gamzeyle gayet mutlu. Onu üzmiyceksin dimi. Ayazla Gamze senin yüzünden ayrılırsa senin için hiç iyi şeyler olmaz'.
Tabi canım Ayazı o sürtüğe bırakırım ben. Çok beklersin. Tabi bunları söylediğimde Damla çoktan gitmişti. O yanımdayken söyleyemezdim zaten. Korktuğumdan değil de şimdi onunla uğraşamam.
Eve geldiğimde anahtarımı almak için çantamı açtım. Off kahretsin ya sabah aceleyle çıkınca anahtarımı evde unutmuşum. Mecbur babamı bekliycem. Evin önündeki banka oturdum kulaklıklarımı taktım ve babamı beklemeye başladım. En nefret ettiğim şeydir beklemek. Müzik dinlerken hayal kurmayı severim. Tabi hayalini kurduğum tek kişi Ayaz.
Müzik dinlerken gözlerimi kapatmıştım. Sonra birisi Elif diye seslendi. Bu ses.... Ayzın sesiydi. İnanmıyorum ne işi var onun burda. Kulaklıkları çıkarıp efendim dedim. Elif benim sana bişey söylemem lazım dedi. Gülümseyerek seni dinliyorum dedim. 'Tanışalı daha bir hafta oldu ama ... ama ben senden çok hoşlanıyorum'. Ayaz sen ciddi misin peki Gamze? dedim. Onu artık sevmiyorum, onu gördüğümde sesini duyduğumda heycanlanmıyorum. Ama senin adını duyunca bile içimde bi heycan oluyo. Bunun adı Aşk. İnanmıyorum Ayaz sen ciddisin. Madem öyle benim de içimde tutmama gerek yok. Ben de seni çok seviyorum.
Ellerimi tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Gözlerimizi kapatmıştık nefesini nefesimde hissedebiliyodum. Bu dünyanın en güzel hissiydi. Aşık olduğum kişiyle aramda sadece çok az bi mesafe vardı.
Tam dudaklarımız birleşicekti ki babamın 'Eliiif hadi uyan kızım' demesiyle Ayaz kayboldu. Ne yani şimdi bu rüyamıydı. Olamaz ya ama bu haksızlık. Of baba en güzel yerinde geldin sıçtın rüyama. Ne olurdu bi iki dakika daha geç gelsen.
Ben yine böyle düşüncelere dalmışken babam 'Elif ne işin var senin burda, neden eve girmedin' dedi babam. 'Sabah okula geç kaldım aceleyle çıkınca anahtarımı evde unutmuşum. Senin gelmeni beklerken de uyuyakalmışım. Hadi kapıyı açta gidelim içeri' dedim.
İçeri girince direk odama çıktım. Formalarımı kirli sepetine attım ve hemen küveti ılık suyla doldurup duşa girdim. Duştan çıktığımda annem odama geldi. 'Hadi hazırlan bu akşam dışarda yiycez' dedi. Kafa dağıtmak için iyi bir fırsattı. Tamam hazırlanırım dedim. Üstü düz beyaz eteği çiçekli elbisesi giydim. Saçlarımı maşa yapıp aşaği indim. Annemle babam dışarı çıkmışlardı bile. Kırmızı babetlerimi giyip ben de çıktım.
Lokantaya girdiğimizde içerde Damla vardı. Ve yanında bi erkek. Kesin onu da kandırıyodur. Onu görmezden geldim. Bi masaya otrduk ve birşeyler söyledik. Yemeklerin gelmesini beklerken içeri Gamze ve Ayaz geldi. Ayazı görünce kalbim hızlanmaya başladı. Ayaz beni görmedi. Damlaların yanına geçti ve oturdu.
O tarafa döndüğümde Ayazla göz göze geldik. Gülümsedi ve el salladı. Bende öyle yaptım. O sırada yemekler geldi. Yemeğimizi yiyip eve döndük. Sorunsuz bi gece olmuştu. Ama yorulmuştum biraz. O yüzden hemen odama çıkıp uyuycaktım. Telefonuna baktığımda 16 cevapsız çağrı ve 7 mesaj. Birazı İremden birazı da Cerndendi. Onları çok ihmal etmiştim. Ama şimdi çok uykum vardı. Onları yarın ararım diye düşündüm ve uyudum.