chapter #thirteen

2.9K 299 48
                                    

•••


Son mesajdan sonra kafasını arkasındaki vurduğu aynadan çekti ve aynı hızla doğruldu Jeongin. Tek eli özenle acıyan başındayken gözleri etrafta çalışan diğer arkadaşlarına kayıyordu. Bu sadece daha fazla paniklemesine sebep olmuştu.

Mesajlaşma normal başlarken nasıl olduysa dönmüş ve birden kendisine gelmişti. Üstelik o kendisine ne demişti? Bebek ekmek? Hayır, bebek ekmeğim.

Buraya gelince kendisiyle nasıl konuşacağını bilmiyordu, el kol hareketlerini ve yakın davranışlarını kaldırabilir miydi emin değildi. 

Hwang Hyunjin böyleydi çünkü. Ona yazmasının sebebi etkilenmesi ve yakın olmak istemesiydi. Birkaç terslemeden sonra hesabı kapatıp işine bakacağını düşünmüştü. Kesinlikle işler kontrolünden çıkmış ve ona yazmaya devam etmişti. Tahmin etmediği şey ise siyah saçlı bedenin ona cevap vermesiydi.

Bu yüzdendi korkusu, planlamadığı şeylerin artması ve önüne geçemeyeceğinin endişesi.

Çıkış yapabilirlerse onlar birer idol olacaktı. Çoğu kişi onların insan olduğu gerçeğini göz ardı edecek ve sadece programlanmış bir robot olarak görecekti. Onu dilediği gibi izleyemeyecek, gözlerini onda dolaştıramayacaktı.

Bu diğerleri için yanlıştı. Belli ettiği en ufak bir şey sadece yıkıma sebep olurdu. Belki de sonuçların böyle olmaması için hâlâ daha konuştuğu kişinin o olduğuna kendini inandıramıyordu.

Seslice nefesini vererek kendi kendine girdiği arayı tamamen izne dönüştürme kararını saniyeler içinde alırken kulaklığını eşofmanının cebine sıkıştırıp kalktı. Geçtiği köşeden hızlı adımlarla kapıya vardığında yavaşça açmış ve başını uzatarak koridoru kontrol etmişti ilk önce.

Tabiki Hwang'ı dinlemeyecekti. Arkadaşına nasıl denk gelmişti de konuşmuştu en ufak bir fikri yoktu ama şu an onunla karşı karşıya geleceği gerçeğiyle bunu bile aklından atmıştı.

Bir yerlerden çıkacağı düşüncesi diş tellerini umursamadan dudaklarını ısırmasına sebep oluyordu. Terleyen avuç içlerini eşofmanına sildi ve acıyan yanaklarını umursamadan odadan çıktı. Derin bir nefes alıp eşyaları için üst kata yöneldi.

Temkinli adımlarla tutunarak merdivenlere başladığı sırada gördüğü bedenle sendelerken bir basamak geri gitmesini engelleyememiş, açık gözlerine bir de düşüp rezil olma heyecanını eklemişti.

Henüz merdivenlerin başındaki siyah saçlı beden ise gördüğü gençle gülüşünü saklamadan adımlarını hızlandırıp yanına ulaşmıştı. Aralık dudakları ve büyüyen gözleriyle kendisine bakan bedenin çenesine elini yerleştirip hafifçe ittiğinde kapanmasıyla gülümsemesini büyüttü.

Kaçmaya çalışması nedensizce hoşuna gitmişti. Kim olduğunu öğrenmesi onu bir nebze olsa da rahatlatmış ve onunla konuşacak olması ise tam anlamıyla her şeyi açıklığa kavuşturacaktı.

Sürekli yutkunup duran küçük olanın yüzünde gezdirdiği gözlerini gözlerine sabitledi ve ellerini eşofmanının cebine soktu.

"Yakalandın." Aralarında pek boy farkı olmasa da altlı üstlü durdukları merdiven biraz fark oluşturuyordu. Öyle ki Jeongin şimdiden başını yukarı kaldırmaktan acımaya başlayan ensesine elini götürmek istiyordu ama yapamıyordu.

"Hayır. Kaçmıyordum, sadece... Eşyalarım, onlar için yukarı çıkıyordum. Burada konuşmayız diye düşündüm." Düşünmeden söyledikleri kendisine vurma istediğini arttırırken önündeki beden omuz silkerek önden yukarı çıkmaya başlamıştı.

desert fox | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin