These'den
Sabah olduğunda ben ve Smyrna aynı anda uyanmış ve koala gibi birbirimize sarılı olduğumuzu görmüştük. Buna işin iç yüzünü bildiğimden çok daha fazla şaşırmıştım. Bu şaşkınlıktan sonra Smyrna bana gülümsemiş ve hemen üzerinde dantel işlemeleri olan pudra pembesi sabahlığını giyinmişti. Ardından yine gülümseyerek bana "Uyanmaya niyetin yok sanırım kocacım." demişti. Ben ise birbirimize uyurken sarılmamızın şaşkınlığını daha üzerimden yeni yeni atıyorken şimdi de Smyrna'nin gülümsemesi ve bana "kocacım" derkenki sesinde kaybolup gitmiştim. Derken Smyrna bana "Hey! Daldın sanırım." diyip elini yüzümün önünde sallayınca kendime gelmiştim.
"Tamam...Tamam hayatım, kalktım."
Sonunda Smyrna dolaptan mavi, beyaz çiçekli, pamuklu bir bluz ve beyaz, keten bir pantolon alıp banyoya gitti. Bense beyaz bir gömlek ve siyah bir pantolon alıp hızla hazırlandım. On dakikada ikimiz de hazırlanıp kahvaltıya indik ve kahvaltının henüz hazırlanmakta olduğunu gördük. Hatta henüz Katina halam ile babam bile gelmemişti. Smyrna "Acaba ben en çok neyi severdim kahvaltıda?" diye sesli düşünüp kısık bir sesle bu soruyu kendi kendine sorarken ben ona bu konuda verecek bir cevabım olmadığı için bir kere daha içten içe kahroldum. Ben böyle düşünürken ikimiz de çoktan masaya oturmuştuk. Ancak Smyrna benim aksime onca kahvaltıdan birinden bile bir lokma almadan bekliyordu. Neden böyle beklediğini anlayamasam da merak etmiştim belki de dalmış olabilirdi. Ona bir şeyler yemesi gerektiğini hatırlatmaya karar verdim.
"Smyrna hadi yesene." dediğimde
"Olmaz These, daha halan ve baban gelmedi. Onlar gelip yemeye başlasınlar ben de yemeye başlarım. Aksi türlüsü saygısızlık olur." demişti mahcup bir sesle ve bu duyduğum ile Smyrna'nin aileme karşı duyduğu saygının büyüklüğü karşısında şoke olmuş, susup kalmıştım. Bu kızın ailesi çok şanslı diye düşünmüştüm. Derken rahmetli annem Veronika'nın eski bir Türk arkadaşı Meryem teyzemi hatırladım. Meryem teyzem de gençliğinde kendi anne ve babasına karşı böyle bir şey yaptığını ve bunu saygıdan ötürü yaptığını bana büyük bir sevecenlikle söylemişti. Böyle olunca da "Acaba Smyrna Türk olabilir mi? Buraya en yakın Türk toprağı İzmir, İzmir'den denize falan düşüp Yunanistan'a kadar sürüklenmiş olabilir mi?" diye aklımdan geçti.
Vasili'den
Leon'un yaptıklarını ve yaşanan onca rezaleti düşünmekten sabaha kadar uyuyamış, sabaha karşı zar zor uykuya dalmışım. Onca yıllık arkadaşıma rezil olmuştum, yetmediği gibi ortaklık için devraldığım hisseleri de verecektim şimdi. Bunca derdin içinde uyuyamamıştım. Hal böyle olunca da sabaha dek uyuyamayıp sabaha doğru bir gömlekle pantolonu giyip banyoda işlerimi hslletikten sonra kahvaltıya normalden biraz daha geç de olsa inmiştim. Tam salona girerken kardeşim Katina ile karşılaştım. Çok lazımmış gibi bir d e o kızla aynı masaya oturacaktım. Bunu düşündükçe daha da sinirleniyordum. Ne vardı sanki o kızla evlenecek, bunu anlamıyordum. Kardeşim yine onun kocasının yıllar önce ona aldığı krem renk elbisesi giymişti. Kısaca birbirimize günaydın dedikten sonra birlikte salona girdiğimizde oğlumun karısı olacak olan kız biz gelmeden kahvaltı yapmanın saygısızlık olacağını söylüyordu. Onlar bizi henüz görmemişlerdi ama biz o kızdan bunu duyunca şaşırmıştık. Bunu hem kendimi bildiğim için hem de kardeşimin yüzünden anlamıştım. Yine de bu durumu takdir etmemek benim elimde değildi ama içimden "Bu kız bu yaptığı ile tam Türk gibi davrandı. Adı Smyrna değil de Ayşe, Meryem, Fatma ne bileyim Hilal olsa neyse de ne şimdi bu? Aman neyse, saygı saygıdır." demiştim. Yine de acaba bu kız bize kendini sevdirmek için mi bunu yapıyor, aslında bu kadar saygılı olmayabilir mi? Diye düşünmeden de yapamamıştım. Ben böyle düşünürken biz çoktan masaya oturduk ve hepimiz birbirimize günaydın dedikten sonra ve kahvaltı etmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Evlilik
FanfictionTürk Diİli ve Edebiyatı ile Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı bölümlerinden çift anadal yaparak mezun olmuş bir kızdı Hilal. Leonidas ise bir Yunan teğmen. Birinin hayatını kurtarabilmek adına söylenen yalandan bir evlilik doğdu. Ancak, yalan bir evli...