Y/N: Korece bilmiyorum. Olur da bir yanlışım olursa düzeltin lütfen.
Başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.
Hoşgeldiniz.Multimedya: Joon Hyuk
kafamdaki karaktere en uygun Lee Min oldu, bu fotoğrafı çok beğendim ama net hali yoktu. İdare edelim.Bölüm şarkısı: Melanie Martinez - Pacify Her (Slowed)
"Kıza nasıl sarıldığına bir baksana!'' ellerimi birbirine çarparak alkışlamaya başladım. ''Sen de anca evde böyle otur.''
Halam kıkırdadığında Eslem elini kalbine koyarak ağlamaya benzer sesler çıkartmaya başladı.
Benzer diyordum çünkü gerçekten ağlayan birisi Eslem'i görse kendisiyle dalga geçtiği için kafasına bir tane geçirirdi. ''Ya! Seul'de yaşamak vardı.'' dudaklarını bükerek kucağındaki yastığa biraz daha sıkı sarıldığında gerçekten ağlayacağını düşünüp sere serpe yattığım yerden doğruldum. ''Ağlıyor musun sen?'' elimdeki kumandayla diziyi durdurarak son bir kez kaldığımız sahneyi kontrol ettim.
"Tabi ki ağlıyorum. Şapşal! nasıl evde oturduğumu suratıma bu şekilde çarparsın?'' Eslem ellerini gözlerine kapattığında derin bir iç çektim. İnsanın duygusal bir kuzeninin olması zordu. Fakat Eslem duygusalın da ötesinde bir insan olduğundan her seferinde sınırlarımı zorluyordu. ''Ona sarılacağına sana sarılsın, bana sarılsın. Neden o?'' az önce ağladığını iddia eden kız, kafasını kaldırıp ekrana doğru orta parmağını sallayınca aralanan dudaklarımla kızıl arkadaşımı izlemeye başladım.
''Yuh Eslem! yapma annecim şöyle şeyler.'' halam ne kadar ayıp bakışlarını kızından çekip bana döndü. ''Hem Cihan erkek, ona sarılacağına sana sarılsın.'' şaşkın bakışlarla boğazımı temizleyerek, büyümüş gözlerimi halamdan çekip televizyon ekranına döndüm.
Eslem çocukluktan beri en yakın arkadaşım, aynı zamanda kuzenimdi. Onunla birlikte vakit geçirmeyi seviyordum. Özellikle de ne hissediyorsa onu belirtmesini ve hep benimle aynı karakterleri birbirine yakıştırması beni acayip moda sokuyordu.
Eslem ile vakit geçirmekten daha çok sevdiğim tek bir şey vardı ki, o da kore dizilerini izlemekti. Ve emin olun Eslem gelmiş geçmiş en iyi dizi arkadaşıydı. ''Ne var yani?'' diyen arkadaşım, uzatmamaya karar vermiş olacaktı ki ''Hadi devam edelim.'' diye tamamladı cümlesini. ''Hem sen gitsene anne, ne diye hala bizimlesin?''
''Senin hatırına mı kalıyorum sanki? çocuk ne yapacak onu merak ettim.'' daha fazla uzatmamaya karar vermiş olacaklardı ki arkamdan gelen ses kesildiğinde - arkamdan diyordum çünkü dizi izlerken televizyonun hemen önünde oturur ya da yatardım- oynatma tuşuna basarak ekrandaki görüntünün kaldığı yerden devam etmesine izin verdim.
Genç kız kollarını patronunun üzerinden çekerek sesli bir şekilde yutkundu. ''Ben.. üzgünüm.'' diye fısıldadı gergin bir biçimde. ''S-sizin aşkınıza karşılık veremeyeceğim.'' suratındaki şapşal ifade patronunun ona bir bu kadar soğuk bir bu kadar sıcak davranmasının şokunu taşıyordu.
Adam dengesiz herifin tekiydi. ''Aşkıma mı?'' dedi alay eder gibi. ''Ne aşkından bahsediyorsun?'' kadını hızla kendinden uzaklaştırarak işaret parmağıyla kapıyı işaret etti. ''Şu kadının seni sevgilim sanması ve gitmesi için yaptım.'' kız bakışlarını patronunun odasının önünde duran kadına çevirdiğinde, elinde duran el yapımı kurabiyeleri fark ederek derin bir nefes verdi. Demek gelen kadın patronuna ilanı aşk edecekti. ''Yani o kadını uzaklaştırmak için mi bana sarıldınız?'' elinde duran dosyaları göğsüne bastırarak hissettiği hayal kırıklığını bastırmaya çalıştı. ''Sen ne sandın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davetsiz Misafir (GAY)
Romanceboyxboy hikayedir. Eşcinsel karakterler barındıran bir kitap olduğundan, homofobiklerin okumaması önemle rica olur. - "Umudun olduğu yerde mucizeler çiçek açar."