"İsterim",dedi Harry ruhundan kopan büyük bir sevinçle.
Sonuçta Louis'i bir daha görmeyeceğini ve bu yüzden de başından geçenleri sanki tek bir seans terapiye gitmiş gibi anlatabileceğini düşündü,Louis onun kendisini hazır hissetmesini bekleyip bakışlarıyla onu rahatlatmayı umarken Harry özellikle kendi canını yakacağını bilerek sert bir şekilde yutkundu,boğazından tır geçmiş gibi hissetse de Louis'in gözlerindeki o ışıltı tırı yok etmiş gibi görünüyordu.
Harry'nin gözünden bir damla yaş süzüldüğünde Louis müdahale etmedi,belli ki ne anlatacaksa onun getirdiği bir yoğunlukla süzülen yaş olduğunu düşündü,Harry yorganın kendi tarafındaki kısmını hafif kaldırıp yorganın altındaki protez bacağı gösterdi,"Bir zamanlar basketbol takımında yıldız oyuncuydum,hem takım kaptanı hem de koçun gözdesiydim,bunun dışında her zaman doğa ile iç içe olmuşumdur,dışarıda geçirdiğim zamanlar evde geçirdiğimden daha fazladır."
Kısa süreli bir duraklama yaşayıp parmak uçlarıyla yorganın ucunu kavradı,"Sabah ayazında yola koyulur doğaya atardım kendimi,basketbol dışında amatör olarak lisedeyken okulun jimnastik takımında da yer almıştım,aklına gelebilecek her türlü sporla içli dışlı olmuşluğum var aslında."
Louis kafasını sallayıp yorganın altında duran ellerinden birini çıkardı ve Harry'nin koluna götürüp destek olmak istermiş gibi yavaşça okşadı,Harry'nin gözünden ikinci yaş düştüğünde can yakıcı kısmın geldiğini anladı,"Geçirdiğim motorsiklet kazası sonrası bacağımı kaybettim,kazadan iki ay sonra da nişanlım tarafından terk edildim."
Harry üçüncü hatta daha fazla yaşın geleceğini burun deliğinin sızlamasından anladığında hemen yüzünü Louis'in tersi yönünde çevirip kafasını tekrardan tavana doğru kaldırdı,"Gerçi zoraki bir ilişkiydi,ailelerimizin şirket ortaklığı dolayısıyla nişanlanmıştık,yine de sırf bacağını kaybettin diye terk edilmek fazlasıyla acıtıcı olabiliyor."
Harry'nin son cümlede sesinin soba cızırtısı kadar çatlamasıyla Louis bu sefer bir müdahalede bulunup elini onun yanağına götürdü ve kuruyup kalmış göz yaşlarının üstünde ufak ufak daireler çizdi,Harry'nin çene kemiği fazlasıyla belirginleştiğinde Louis yan profilden oluşan görüntüyle bir iç çekti,"Babam şirket hisselerinin yarısını üstüme yaptı,haftada iki gün falan şirkete gidip imza atıp çıkıyorum o kadar,yoksa şirketle ilgili bildiğim bir şey yok,ailem bir ülkeyi doyuracak kadar zengin ama bu yine de benim dünyadaki en yalnız insan gibi hissetmeme engel değil."
Louis yattığı yerden doğrulup onun yanağında duran elini yavaş yavaş aşağılara doğru götürdü ve çenesinin ucundan tutup kafasını tavandan uzaklaştırıp kendi yüzüne doğru çevirdi,Harry'nin tavana bakarken cümleleri arasında dudaklarını kelimelerine kattığı acıyla ısırdığını anlamıştı,alt dudağının köşesinde göze çarpan ufak kırmızı sıvıyı baş parmağının ucuyla yok etti,Harry onun dokunuşları sayesinde gittikçe rutubet kokan ve kendini gerilere atmış olan hislerinin gün yüzüne çıktığını görebiliyordu,Louis onun dudaklarına doğru eğildi ve Harry'i nasıl bir durumun içine soktuğunu düşünmeden dudağıyla çenesi arasındaki o pürüzsüz bölgeyi öptü,"Harry,yalnız değilsin."
Harry gözlerini sımsıkı kapattı,"Lanet olsun hem de öyle bir yalnızım ki" diye tısladı sıktığı dişlerinin arasından,gözlerini yarım yamalak araladığında bu sefer Louis ile aralarında hiç mesafe yoktu,dip dibe olmaları dağdaki bütün karları eritecek kadar bir sıcaklık yaratmıştı,"B-biz...yani Niall ile ben her sene bir ya da iki kere buraya geliriz,şehirden bir saat bile olsa uzak kalmak çok iyi geliyor,Niall benim için kadim dostun beden bulmuş hali."
Louis onların dostluğunun kalp atışlarını neşeyle hızlandıran etkisine gülümseyip beklettiği bütün nefesini Harry'nin suratına doğru üfledi,Louis'in bakışıyla Harry'nin bütün vücudu baştan ayağa ürperdi,özellikle de bacak arası,seneler sonra yaşadığı bu ürperme onu en heyecanlı dalgaların arasına atıp kaçmış gibiydi.
O heyecan dalgalarının içinde boğuşurken Louis'in nefesi onun nefesine karıştı,her yakınlıkta nefesler daha da birleşiyordu,Louis dudaklarını onun dudaklarının üstünde hizaladı ve tekrar etti,"Yalnız değilsin."
Harry'nin gözlerinde yine yaşlar toplanmıştı ama bu sefer acıdan değil,mutluluktan.
İkisinin de aldığı derin nefesler sonrası Louis'in ağzı Harry'nin dudaklarına kitlendi,dili Harry'nin üst dudağına hafifçe dokunuyordu,Harry inleyerek ağzını daha çok açtığında Louis'in dudaklarında hiçbir şekilde tarif edemeyeceği eşsiz lezzetler var olduğunu fark etti,Louis kendini Harry'nin sert bedenine doğru yaslayıp göğüslerini onun göğüslerine doğru bastırdı.
İkisi de birbirlerinden yayılan arzunun belirtilerini kalçalarında hissediyorlardı,Louis onun dudaklarından nefes nefese kalıp çekildiğinde Harry zamanın durmasını ve tanışıklıklarından daha yirmi dört saat bile geçmeden kendini kaptırdığı oğlanın hiç gitmemesini diledi,Louis'i her şeyiyle isterken boxerının üstüne yerleşen el ile gözlerini kocaman açıp Louis'in elinin üstüne kendi elini koydu,"L-Louis b-ben...u-uzun zamandır yap-yapmadım."
Louis onun elinin altında gittikçe büyüyen sertliğini çıldırtacak bir yavaşlıkla okşarken "Şşh" diye fısıldayıp Harry'nin önce nemli alnını sonra da saçlarının üstünü öptü,"Rahatla tamam mı?Seni rahatlatmama izin ver."
Louis bedenini aşağıya uzatmadan önce tekrar onun dudaklarından öpüp saniyeler sonra dudaklarını uzaklaştırdığında göz göze geldiler,"Seni istiyorum" dedi,Harry nefes nefeseyken onun uçsuz bucaksız okyanuslarıyla kalbi tekledi,"Ben de seni istiyorum Louis.",Harry onu kollarının arasına alıp sımsıkı yüreğine bastırmak isterken Louis üstlerindeki yorganı attı ve Harry'nin boynundan başlayarak kasıklarına kadar diliyle şehvetli ve ıslak bir yol çizdi,Harry dirsekleri üzerinde yavaşça doğrulup onun ne yapacağını merakla izlerken Louis boxerı indirmeden önce biraz daha aşağılara kaydı ve protez bacağın üstünü öptü,Harry'nin hem zevkten hem de anın büyüsüyle oluşan duygusallıkla gözlerindeki yaşlar dağlayıcı bir biçimde akarken kafasını yastığın üstüne bırakıp boynundaki damarları ayrıntılarına kadar ortaya serdi.
Boxer onun bacaklarından kayıp giderken göz yaşları da onun yanaklarından akıp giderek tenini yıkıyordu,Louis baş parmağını Harry'nin aletinin üzerinde gezdirerek daireler çizerken Harry yüksek sesle bir inleme bıraktı,o kadar yüksekti ki kulübenin dışına bile çıkabileceğinden korkarak dudaklarını birbirlerine bastırdı,bu yüzden biraz utanmıştı,Louis'e bahsettiği gibi gerçekten o kadar uzun süre olmuştu ki tek bir dokunuş bile içinin kıpır kıpır olmasına yetmişti,üstelik bu öylesine birine ait dokunuşta değildi,gördüğü ilk andan beri etkilendiği Louis'e ait bir dokunuştu.
Louis sıcak ağzının içinden onun aletini serbest bıraktığında dudaklarının kenarında Harry'e ait sıvı duruyordu,bu görüntünün alıp kimsenin göremeyeceği bir yerde muhafaza edilecek kadar değerli olduğunu düşündü Harry,Louis tekrar bedenini onun bedeninin üzerinden yükseltip onun sıvısıyla ıslanan dudaklarını Harry'nin dudaklarına bastırdı.
Geri çekildiğinde Harry ömrü hayatında hissetmediği kadar müthiş bir yorgunluk hissediyordu,"B-ben a-affedersin demin ki yüksek inlemem için...",Louis kibar bir biçimde eliyle onun ağzını kapatıp diliyle dudaklarının üstünü yaladı ve gülümsedi,"Sesin beni daha çok tahrik etti."
Louis yüzünü onun boyun girintisine götürüp belirgin kemiğin üstünü nefesiyle okşadığında Harry onun sırtında ter içinde kalmış avuç içlerini gezdirdi,"Neden daha önce karşılaşmadık ki Louis?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mountain (L.S)
FanficLouis kaybolmuştu ve dönüp dolaşıp sürekli aynı yere çıkmaktan başı döner hale gelmişti,gür yapraklı bir ağacın arkasından aniden beliren yeşil gözlü genç adamla yerinde sıçradı.