The Mountain (L.S)

6//8

Yıllardır sapasağlam inşa edilmiş olduğundan (her ne kadar döküntü gibi durması çelişkiye yol açsa da) yıkılmamış olan kulübenin camları kulakları delip geçen bir gök gürlemesi sonrası titredi,camların çıkardığı tıkırtı sesleriyle karlı dağa inat birbirlerine sımsıkı sarılıp ısınmış olan iki beden aynı anda gözlerini araladı,önce uykunun mahmurluğundan olsa gerek ikisi de uzunca bir süre hiç konuşmadan durdular öyle,gece uykuya dalmadan önce yaşananlar onlara dolu dolu hatırlatıldığında ilk iç çeken Harry oldu,elini Louis'in bel kıvrımından uzaklaştırıp çektiğinde Louis geri kaçıp onun yeni uyandığından dolayı şişmiş göz altlarına baktı.

Birbirlerine söyleyip aktarmak istedikleri onca şey varken öylece bakıyorlardı yüzlerine,gök ikinciye kuvvetli bir şiddetle gürlediğinde Louis yerinde sıçrayıp kafasını terlettiği yastıktan uzaklaştı ve doğruldu,buradan hem gitmek istiyor ama aynı zamanda kalmak istiyordu,gitmek istemesinin nedeni daha çok durmaya devam ederse Harry'e fazlasıyla bağlanacağının farkında olmasıydı,kalmak istemesinin nedeni ise son 24 saattir hissettiklerini uzun süredir tanıdığı kimseye hissetmemiş olmasıydı.

Çelişkilerle gidip gelirken Harry'de onun arkasından doğrulup tereddütte kalmasına rağmen elini onun üstündeki kumaşın terlemesiyle nemlenen  sırtına götürüp sıvazladı,"Hey iyi misin?Gök gürlemesinden korktun sanırım."

Louis ona hiçbir cevap vermeden yatağın içinden çıktığında Harry'nin eli havada asılı kaldı ve arkasından kırgınlıkla bakakaldı,Louis gece telefonunun şarjı bittiğinden dolayı kapandığını hatırlayınca kendi kendine geveleyip odadan çıktı ve karşısında ona şüpheyle bakan Niall ile göz göze geldi,gece Niall su içmeye kalktığında Harry'nin odasından gelen yüksek sesli bir inleme işitmişti ve bunun akabinde de Louis ile göz göze gelince ne yapacağını bilememişti,Louis onun bakışlarından suç üstünde yakalanmış gibi hissederken gergince alt dudağını koparacak kadar ısırdı,"Uhmm b-ben...g-günaydın."

Niall sadece kafasını sallayıp elindeki zencefilli çaydan boğazını rahatlatan bir yudum aldığında Louis geçmek için yana çekildi ve koltuk üstünde duran sırt çantasına ilerledi,Niall bir süre onu şüpheyle süzmeye devam ettikten sonra Harry'nin odasının kapısını bir kere tıklattı ardından kapıyı açtığı gibi içeri girip kapıyı hışımla geri kapatıp yatağın içinde kalbine batan ağrılarla oturup kalmış olan arkadaşının yanına ilerledi.

"Harold,gece neler oldu?"

Harry dikkat ederek protez bacağını yere bastırdıktan sonra diğer bacağıyla da güç alarak ayaklandı ve Niall'ın garip bakışları altında kıyafet dolabına ilerledi,"Sana bir soru sordum.",Harry dolabından çıkardığı açık sarı yünlü kazağı kafasından geçirirken "Sorma" diye havadan bile daha soğuk bir sesle cevap verip bu sefer kendisi için bir eşofman altı çıkardı,Niall içinden arkadaşının üzgün haline lanetler ederken elindeki çay kupasını komodinin üstüne bıraktı ve yanına ilerledi,"Yardım edeyim."

Harry onu sertçe ittirdiğinde gözünden bir damla yaş düştü,"İ-istemiyorum bırak,kendim giyebilirim,kimsenin yardımını istemiyorum,bana acınıldığı için öpülmek ya da ertesi gün uyandığımda yatakta bir paçavraymışım gibi bırakılmak istemiyorum,hiçbir şey istemiyorum Niall!"

Harry üst üste sinir krizi geçirir gibi bağırdığında Niall şokla arkadaşının kollarından tutup sakinleşmesi için bir şeyler düşündü,belli ki canı çok yanıyordu ve arkadaşına yardım edebilmek için elinden bir şey gelmediğinden de suçlu hissediyordu kendini,odanın dışına kadar çıkan haykırışlar sonrasında Louis duyduklarıyla odaya geri gelmişti,Niall'ın üstüne attığı suçlayıcı bakışları bir kenara bırakıp yüzü kıpkırmızı olmuş olan Harry'e ilerledi,Niall Harry'nin kollarını tutmaya devam ederken Louis onun bağırırken şişmiş ve ağlarken de ıslanmış olan yanaklarını kavradı,"Sikeyim tam bir aptalım,Harry çok üzgünüm,amacım seni kırmak değildi,sana acıdığım için öpmedim seni."